Haber: Erva Gün

Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e karşı başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu’ndan sonra İsrail’in abluka altındaki Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları her gün artarak devam ediyor. Hamas’ın saldırısının ardından İsrail’in meşru müdafaa hakkı olduğu söylendi ancak Filistinlilerin 1948’den beri yaşadıkları asimilasyon, tehcir, şiddet ve kendi topraklarında ‘ötekileştirilme’ politikalarına karşı meşru müdafaa hakkı hiç konuşulmadı.

İsrail ordusu geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ile Gazze Şeridi’ni kuzey ve güney şeklinde böldüklerini dile getirdi. Filistinli siviller güneye göç etmeye zorlanırken İsrail ordusu kuzeyde şiddetli operasyonlarına devam ediyor. Netanyahu, “Gazze’nin güvenliği İsrail’in kontrolü altında olacak” derken Filistin devletinin varlığını tartışılır bir biçimde yok etti.

İsrail ve Hamas arasındaki çatışmaların ne zaman biteceği belirsizliğini korurken İsrailli yetkililerin açıklamaları ‘iki devletli çözüm’ politikasının rafa kaldırıldığı izlenimini veriyor. İsrail’in Gazze Şeridi’ne ve Batı Şeria’ya yönelik baskıları ‘tek devlet’ motivasyonundan mı kaynaklanıyor? İsrail ve Filistinli gruplar arasında çıkan her krizde ABD’li ve Batılı yetkililer iki devletli çözüm planını yeniden ortaya atıyor ancak gelinen son durumda iki devletten bahsederken hangi sınırdan bahsetmek mümkün? 1948 ve 1968 yıllarındaki sınırlardan bahsedilemeyeceğine göre Filistin devletinin sınırları nasıl çizilecek?

Dış politika uzmanları İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını ve bu saldırılar altında yatan motivasyon kaynağını 24 Saat için değerlendirdi.

“Filistinliler bölünmüş durumda”

İran uzmanı siyaset bilimci Arif Keskin iki devletli çözümün teorik olarak var olduğunu ancak pratikte mümkün olmadığını belirtti. İsrail ve Filistinliler arasındaki müzakere masasının ve ihtilaf konularının kolay çözülebilir konular olmadığının altınız çizen Keskin, Filistinlilerin de şu an bölünmüş bir durumda olduğunu vurguladı.

Filistin Devlet Başkanı ile Arap Birliği Genel Sekreteri, Filistin ve Gazze'yi görüştü Filistin Devlet Başkanı ile Arap Birliği Genel Sekreteri, Filistin ve Gazze'yi görüştü

Keskin, “Şu an da Gazze’yi Hamas yönetiyor. Batı Şeria’da El Fetih var. El Fetih iki devletli çözümü kabul ediyor ancak Hamas son döneme kadar İsrail’in varlığını kesinlikle kabul etmek istemiyor” diyerek El Fetih, Hamas ve Filistinliler arasındaki bölünmeye dikkat çekti.

“İki devletli çözümde hangi haritayı esas alacaksınız?”

İsrail’in Filistin topraklarının büyük bir bölümünü ele geçirdiğini söyleyen Keskin, “Mesela iki devletli çözüm olduğunda hangi haritayı esas alacaksınız? 1948 ve 1968 yılları arasındaki haritayı mı kabul edeceksiniz?” dedi.

Netanyahu’nun “Gazze Şeridi’nin güvenliğini İsrail sağlayacak” açıklamasına da değinen Keskin, “Gazze, İsrail’in dışında bir bölge olacak ama bizim güvenliğimiz altında bir bölge olacak. Bunun anlamı İsrail dışında herhangi bir devlet aygıtının veya herhangi bir yönetim aygıtının ortaya çıkmasına izin vermeyecekler” şeklinde konuştu.

ABD’nin savaştaki öncelikleri ve hedefleri

ABD’nin Hamas-İsrail savaşının ardından bölgede yürütmeye çalıştığı ‘diplomatik’ faaliyetleri konuştuğumuz Keskin, Amerikalıların öncelikli hedeflerinin olduğunu aktardı.

“Amerikalılar, Hamas-İsrail savaşının bölgesel bir savaşa sıçramamasını istiyorlar” diyen Keskin, “Hizbullah, Husiler, Irak veya İran’ın sürece dahil olmasını istemiyorlar. Blinken’ın bütün bu Ortadoğu turunun da en önemli sebebi bunun bölgeselleşmesinin önünü kesmek istiyorlar” ifadelerini kullandı.

Amerikalılar ve İsrailliler arasında hem ortaklıkların olduğunu hem de ayrışma olduğunu söyleyen Keskin, “Amerikalılar, İsrail’in Hamas’a yönelik saldırılarının doğru olduğunu kabul ediyorlar ama bunun daha ihtiyatlı, daha kontrollü, sivillere zarar vermeyecek, ara sıra insani ateşkes olabilecek şekilde bir yol istiyorlar” dedi.

Keskin, ABD’nin bölgedeki öncelikleri konusunda en önemli noktanın ise şu olduğunu belirtti:

“Sonuç itibariyle Hamas-İsrail çatışması bölgede Amerikan karşıtlığının yeniden ciddi şekilde artmasına neden oluyor. Bu Amerika açısından önemli bir problem. Amerikalılar bu turlar ile bir şekilde bu karşıtlığı yumuşatmaya çalışıyorlar.”

“İsrail haritası yeniden çizilecek”

Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Poyraz Gürson, İsrail’in hukuki meşruiyetini kaybetmiş bir zeminde saldırılarına devam ettiğini belirtti. Netanyahu’nun imaj kaybını gidermek için şu an bir katliam gerçekleştirdiğini aktaran Gürson, “Aslında 1948 ve 1967 gibi İsrail haritasının yeniden çizileceği dönem ama tek devletli değil” dedi.

İki devletli çözümde kalıcı barışın nasıl sağlanacağını konuştuğumuz Gürson, “Kalıcı barış ancak böyle olağanüstü süreçlerden sonra ancak ortaya çıkabilir” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin pozisyonu ve enerji arzı

Türkiye’nin İsrail-Hamas savaşındaki pozisyonunu kalıcı barışın sağlanmasında yönünde değerlendiren Gürson, “Hindistan’dan Ürdün’e kadar olan bölgeyi kapsayacak şekilde Avrupa’nın enerji arzının sağlanması için yeni bir yol, alternatif bir kuşak yani güney bir yol oluşturma fikri var. ’Bir Kuşak Bir Yol’ projesinin tarafları yani Rusya, Ukrayna, Çin’in olduğu ve İran’ın da yer aldığı projede Türkiye, ‘bu yol bensiz olmaz’ diyor. Jeopolitik olarak da doğru zaten” şeklinde konuştu.

Çatışmanın tek boyutunun Netanyahu veya Gazze olmadığını aktaran Gürson, İsrail-Filistin gündeminin aynı zamanda dünyanın yeni jeopolitik dizilimi ve enerji arzı ile ilgili olduğunu vurguladı.

Gürson, ABD’nin bölgedeki faaliyetlerini ise şu şekilde değerlendirdi:

“ABD’nin gönderdiği gemiler ve uçaklarla Hizbullah’a ‘siz bu işe karışmayın’ diyor ama ABD’nin derdi burada olmak değil. Dolayısıyla ABD’nin 20 yıldır yaptığı gibi jeopolitik, stratejik, akıldan uzak hamlelerinden birini daha izliyoruz. Başta ABD olmak üzere birçok Batı ülkesi burada karışıklık istemiyor. ABD enerji arzı ile ilgili bir hamle yaptı ama İsrail ordusu güçlü olmayınca Hamas’ın saldırısına karşılık veremedi. Bu da ABD’yi bölgeye getiren nedenlerden biri oldu.”

"Tek devletli çözüm sorunu daha da derinleştirir"

Dış politika analisti Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca, tek devlet çözümünün tekrar gündeme getirildiğini söyleyerek şu değerlendirmede bulundu:

“Blinken’ın Türkiye ziyaretinde yaptığı açıklamalar, ABD ve Avrupa’nın açıklamalarından yola çıkarak kimsenin iki devletli çözümden vazgeçmiş gibi görünmediğini söyleyebiliriz. Ama Netanyahu, ‘Biz Gazze’nin güvenliğini sağlayabiliriz’ dedi ve bu kabul edilebilir bir durum değil. O yüzden bu ‘tek devletli çözümün’ sorunu çözmeyeceği gibi sorunu daha da derinleştirecektir.”

Türkiye, Hamas-İsrail savaşında nasıl bir muhatap?

Türkiye’nin Hamas-İsrail savaşında nasıl bir muhatap olduğunu konuştuğumuz Karaca, Türkiye’nin son dönemlerde dış politikadaki pozisyonlarına değinerek şunları söyledi:

“Türkiye, son dönemlerde Ukrayna-Rusya krizi ile beraber ve üstüne üstlük Karabağ savaşı ile beraber gerçekten diplomasi tarihi açısından kitaplara girecek bir diplomasi başarısı sağladı. Şunu da herkes biliyor ki İslam dünyasında muhatap alınabilecek, sorunun çözümüne odaklanacak ve bu sorunu konuşabileceği tek ülke Türkiye’dir.”

“İki devlet formülasyonu günümüzde çok mümkün değil”

Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Barış Adıbelli, iki devletli formülasyonun nasıl uygulanacağını kimsenin söylemediğini belirtti. Adıbelli, “Bugün İsrail’e ait şehirlerin tekrardan Filistin’e devredilmesi gibi çetrefilli bir kısmı var” diyerek iki devletli çözümün günümüzde çok mümkün olmadığına dikkat çekti.

Filistinlilerin elinde sadece Gazze ve Batı Şeria’nın kaldığını vurgulayan Adıbelli, “1967 sınırından çok uzaklaşıldı. İsrail o tarihten beri şehirleri, sanayileri ve yaşam alanlarını kurdu. İsrail bunlardan vazgeçmeyeceği gibi iki devlet şeklinde değil tek devlet modelinde azınlık politikasıyla örneğin Kıbrıs’taki Rumların Türklere dedikleri gibi bir cemaat şeklinde devam etsin diyor” dedi.

“İsrail, egemenliğini kurmak istiyor”

İsrail’in ‘kadim topraklar, vadedilmiş topraklar’ diyerek bölgedeki faaliyetlerinde hak sahibi olduğunu düşündüğünü belirten Adıbelli, “Geldiğimiz noktada İsrail, Filistinlilere ait toprak bırakmadan egemenliğini kurmak istiyor. Burayı daha güvenli bir Yahudi devleti hâline getirmek istiyorlar” şeklinde konuştu.

“Buradaki Filistinliler nereye gidecek peki?” diyen Adıbelli, İsrail’in başından beri dile getirmediği düşüncesinin “İsrail’i Filistinsizleştirmek” olduğunu söyledi. Adıbelli, “Örneğin Gazze’de kalan 1,5 milyon Filistinliye ‘Sina Çölü’ne gidin’ diyor. Filistinlileri Gazze’den çıkararak ‘yerleşimci’ dedikleri insanları getirip buraya yerleştirecekler” ifadelerini kullandı.

“Tek devlet formülünün tek çözümü etnik temizliktir”

Tek devlet formülünün tek bir çözümü olduğuna dikkat çeken Adıbelli, çözüm yolu olarak etnik temizlik yapıldığını belirtti. Adıbelli, İsrail’in 1948 öncesi İrgun, Hagana gibi terör örgütleri sayesinde Filistin halkı üzerinde kurulan baskıyı anımsatarak, “Filistinli nüfusu buradan çıkarırsanız, yıldırırsanız, korkutursanız insanları topraklarından uzaklaştırırsınız. Bu örgütler Arapları, İngilizleri yıldırdılar, korkuttular ve zorla ellerinden topraklarını aldılar. İsrail o günlerden bugüne böyle geldi” dedi.

Editör: Erva Gün