İş cinayetinde sönen hayaller

Şükrü KARAMAN Daha 17 yaşında, yaşamının ilkbaharındaydı, geleceğe yönelik büyük umutları vardı. Memleketinde işsizlik canından bezdirmişti. Ekmek parasını kazanabilmek için büyü...

Abone Ol
Şükrü KARAMAN Daha 17 yaşında, yaşamının ilkbaharındaydı, geleceğe yönelik büyük umutları vardı. Memleketinde işsizlik canından bezdirmişti. Ekmek parasını kazanabilmek için büyüklerinin “taşı toprağı altın” dediği İstanbul’a gelmişti. Hayalleri, beklentileri vardı. Birilerinin yardımı ile inşaat şantiyesinde iş bulabildi. Ne ki ecel onu çalışma yaşamına atıldığı ilk günde yakaladı. 17 yaşındaki Y.Z ilk iş gününde vinçteki malzemenin kafasına düşmesi sonucu yaşamını yitirdi. Anadolu’nun bağrından kopup İstanbul’a gelen su gibi delikanlı ülkemizin baş belası iş cinayetine kurban gitti. Tanıklar, emekçilerin rüzgarlı havada vincin kaldırılmamasını inşaat sorumlusuna ilettiklerini, ancak dikkate alınmadığını belirtti. Uyarılara karşın emekçiler çalışmaya zorlandı. Ve ihmaller, sorumsuzluk sonucu genç emekçi canından oldu. Yazık değil mi yaşamının baharında bu dünyadan göçen Y.Z’ye ? Akranları yaz tatilinin keyfini sürerken o iş cinayetinde can verdi. Avrupa şampiyonu olduğumuz, dünyada üçüncü sırada bulunduğumuz iş kazalarında ne acıdır ki rekor üzerine rekor kırıyoruz. En çok maden ocakları ve inşaatlarda meydana gelen iş kazalarında günde 5 emekçi canından oluyor. Gerekli önlemlerin alınmadığı madenler ve inşaatlar ekmek parası uğruna kazma sallayan emekçiler için cehenneme dönüşüyor. Ülkenin kanayan yarası iş kazalarında Türkiye istenmeyen rekora koşuyor. Birincilik kürsüsünden inmediğimiz kazalarda Avrupa şampiyonluğunu hiçbir ülkeye kaptırmıyoruz. Her gün 5 işçi sabah sağ çıktığı evine mesai sonu dönemiyor, ardından gözü yaşlı aileler bırakıyor. Ekmeği peşinde koşan garibanlar ihmalin, önlemleri ıskalamanın, yetersiz denetimin ve patronların aşırı kar hırsının kurbanı oluyor. Avrupa ülkelerinde bu denli ucuz emekçi ölümleri yaşanmıyor. Ekmek parası uğruna alın teri akıtan emekçiler artık hiç uğruna ölmesin. İş kazalarını “bu işin fıtratında var” diye nitelemek doğru değil. Zira üst düzey önlemler ve sıkı denetimlerle en aza indirilir, hatta sıfırlanabilir. Yeter ki denetimler aksatılmasın. Geleceğe yönelik hayalleri, umutları, beklentileri olan 17 yaşındaki gariban Y.Z, iş cinayetlerinin son kurbanı oldu, sessizce veda etti yaşama. O düşlerin, küçük dünyanın içinde neler vardı acaba?