İngiltere’yi 2010-2016 arasında başbakan olarak yöneten David Cameron, sürpriz bir kararla Dışişleri Bakanlığı’na getirildi. Yeni İngiltere Dışişleri Bakanı, Türk kamuoyunca en çok Brexit referandumu öncesi söylediği “Bu hızda giderse Türkiye’nin AB üyeliği 3000 senesini bulur” açıklamasıyla anımsanıyor.
BBC News Türkçe'de yer alan habere göre, Türkiye ile başta ekonomik ve siyasi alanda ilişkilerini derinleştirmek isteyen Londra’nın bu eğilimini Cameron’un bakanlığı döneminde sürdürmesi bekleniyor. Cameron’un başbakanlığı sırasında Recep Tayyip Erdoğan ile kurduğu yakın ilişkinin bu döneme olumlu yansımaları olması da öngörülüyor.
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak’ın eski İçişleri Bakanı Suella Braverman’ı görevden almak için yaptığı atamalar, Dışişleri Bakanlığı’nda önemli bir görev değişimine yol açtı. Sunak, Eylül 2022’den bu yana İngiliz diplomasisini yöneten James Cleverly’i İçişleri Bakanlığı’na, yerine de eski başbakanlardan David Cameron’u atadı. Son 7 senedir aktif siyasette görünmeyen Cameron’un bu makama getirilmesi sürpriz bir gelişme olarak değerlendirildi.
David Cameron, Ankara’da yakından tanınan bir lider. 2010 senesinde göreve başladıktan sonra ilk ziyaretlerinden birini Türkiye’ye yapan ve dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile temaslarda bulunan Cameron, görevde kaldığı süre boyunca başta Erdoğan olmak üzere Türk yöneticileriyle hem karşılıklı ziyaretler hem de uluslararası toplantılarda birçok kez bir araya gelmişti.
Cameron, Başbakan olduktan sadece 2,5 ay sonra yaptığı ziyaret sırasında Erdoğan ile ikili ilişkiler, bölgesel istikrar, savunma, uluslararası güvenlik ve anti-terör konuları, yasadışı göç, enerji güvenliği, kültürlerarası diyalog, eğitim ve kültür alanlarında ortak taahhütleri içeren “Stratejik Ortaklık” belgesini imzalamıştı.
Aynı ziyaret sırasında, Türkiye’nin AB üyeliğine de güçlü destek veren Cameron, “NATO müttefiki olarak Türkiye’nin Avrupa’yı savunmak için yaptıklarını ve bugün Avrupalı müttefiklerimizin yanında Afganistan’da yaptıklarını düşündüğümde, AB üyeliğine yönelik ilerlemenizin bu şekilde hüsrana uğratılabiliyor olması beni kızdırıyor” diyerek Brüksel’e örtülü bir eleştiride bulunmuştu.
Ancak Cameron’un Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin söylemi İngiltere’nin Brexit sürecinde değişim gösterdi. Mensubu olduğu Muhafazakar Parti’nin büyük çoğunluğu AB’den ayrılmak isterken kendisi İngiltere’nin AB’de kalması gerektiğini savunan Cameron, bu süreçte siyasi tartışmalarda gündeme gelen Türkiye’nin AB sürecine ilişkin açıklamalarıyla 2010’daki duruşundan farklılık gösterdi.
IŞİD ile mücadele ve Gezi eylemleri
Cameron’un başbakanlığı sırasında Türkiye ile IŞİD ile mücadele başta olmak üzere Suriye’de yaşanan iç savaş konusu da ağırlıklı olarak ele alınmıştı. Türkiye ve İngiltere, IŞİD ile mücadele için kurulan uluslararası koalisyonda beraber yer alıyorlar.
Cameron’un görev süresinde AKP hükümetine karşı en büyük ve kapsamlı sivil hareket olarak görülen Gezi eylemleri de yaşanmıştı. Cameron’un hükümeti Türk hükümetine yeterince güçlü eleştiride bulunmaması nedeniyle insan hakları örgütlerince eleştirilmişti.
İlişkilerde ilerlemenin devamı bekleniyor
Cameron’un göreve geldiği bu dönem ise Türkiye-İngiltere ilişkilerinin hemen tüm alanlarda ilerlemenin gözlendiği bir sürece işaret ediyor. İngiltere, AB’den ayrıldıktan sonra Türkiye ile daha özel bir ilişki geliştirmeye özen gösteriyor.
Bu dönemin en önemli amaçlarından biri iki ülke arasında 23,5 milyar sterline (30 milyar dolar) ulaşan ikili ticari ilişkilerin güçlenmesi ve yeni ekonomik hedeflere ulaşılabilmesi için modernize edilmiş yeni bir serbest ticaret anlaşmasını imzalamak. Ankara ve Londra, Temmuz ayında yeni serbest ticaret anlaşmasını müzakere etmek için anlaştıklarını açıkladılar. Bu sürecin 2024’te başlaması öngörülüyor.