ESKİŞEHİR (AA) - İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, "Esas olan iş yerinde çalışkan olmak, yetkinlik sahibi olmak. Geleceğin mesleği, yetkinlik setinizin zenginliği. Ne kadar zengin bir yetkinlik setine sahipsiniz o kadar seçenekleriniz artar, çalıştığınız iş yerinde o kadar öne çıkarsınız, yükselme şansı kazanırsınız." dedi.
Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanlığının koordinasyonunda "Yetenek her yerde" temasıyla Eskişehir'de düzenlenen İç Anadolu Bölgesel Kariyer Fuarı'nın (İKAF'24) ikinci gününde "Eğitimde Küresel Ufuklar: Yetenek, Deneyim ve Hedefler" konulu söyleşi gerçekleştirildi.
Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay'ın moderatörlüğünde Atatürk Kültür ve Sanat Merkezindeki programda gençlerle bir araya gelen İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, iş dünyasında bir çalışanı diğer çalışanın ya da bir başvuruyu diğerinin önüne geçiren faktörlerden birinin dil yetkinliği olduğunu söyledi.
Erdoğan, doktorayı ve akademisyenliği memuriyet kapısı olarak değil, gerçekten ilme talip olan, meraklı, araştırmak isteyen, dünyayı, işleyişi, birçok şeyi anlamak isteyen, insan yetiştirmek isteyenler için tavsiye etti.
İlim Yayma Vakfının üniversite kurmuş bir vakıf özelliği taşıdığını anımsatan Erdoğan, "İki üniversiteyle yönetici olarak doğrudan ilişkimiz var. İlim Yayma Vakfı olsun, TÜGVA olsun birçok öğrenciye burs verme, öğrencilerin konaklama, barınma ihtiyaçlarını giderme çalışmaları yapıyoruz. Onun dışında İlim Yayma Cemiyeti de çok büyük yurt faaliyeti yapan bir derneğimiz, bizim kardeş kuruluşumuz. Öğrencilere yönelik hizmet veren birçok sivil toplum kuruluşuyla vakıf, derneklerle de yakın çalışıyoruz. Sosyal hizmeti gönüllü eliyle yapmak, memur eliyle yapmaktan daha iyidir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Türkiye'de bu düzeyde herhangi bir akademik ödül yok"
Erdoğan, "İlim Yayma Ödülleri"nin, vakıflarının şu anda en önemli projelerinden olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin en büyük akademik ödülünü verdiklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"2019 yılında ilkini yaptık. 2021 ve 2023 yıllarında da iki yılda bir verdiğimiz bir ödül. 150 Cumhuriyet altınını büyük ödül olarak veriyoruz. Türkiye'de herhangi bir akademik ödül bu düzeyde yok. Bunu neden yapıyoruz? Birincisi, Türkiye'deki akademik çalışmanın kalitesini artırmamız lazım. Biz Türkiye'deki uluslararası yayın sayısı itibarıyla 20 yılda dünyada 22'nci sıradan 16'ncı sıraya gelmişiz ama sayı artarken niteliğin de artmasını gözetmek zorundayız. Onun için iyi olanların ödüllendirilmesi önemli. Türkiye'deki 180 bin civarı akademik personel içinde 'Daha iyi akademik çalışmaya böylesi büyük ödül veriliyor' fikrinin yerleşmesi lazım ki insanlar daha iyi akademik çalışma yapmaya özensinler."
Erdoğan, liselere yönelik de özendirici bazı çalışmalar yapmayı hedeflediklerini aktardı.
İlim Yayma Vakfının 50'nci yılı dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle 40'ı deprem bölgesinde, 10'u İstanbul'da olmak üzere 50 okulda "İlim Yayma Vakfı 50. Yıl Kütüphaneleri" kuracaklarını duyuran Erdoğan, "Bu şekilde de okullara giriyoruz ki İlim Yayma Vakfımızı tanısınlar. İlim Yayma Vakfının, 'İlim Yayma Ödülleri'ni neden yaptığını görmüş olsunlar. Onları daha fazla yüksek lisans, doktora eğitimine yönelmeye teşvik etmiş olduk." ifadesini kullandı.
- "Kültürü koruyacağız ki biz, biz olarak yaşayabilelim"
Katılımcıların sorularını yanıtlayan Erdoğan, her türlü iş kolunda çalışkanlığın çok önemli olduğuna dikkati çekti.
En iyi üniversitenin en iyi bölümünün diplomasının bireyi bir noktaya kadar götürebileceğini ifade eden Erdoğan, "Esas olan iş yerinde çalışkan olmak, yetkinlik sahibi olmak. Geleceğin mesleği, yetkinlik setinizin zenginliği. Ne kadar zengin bir yetkinlik setine sahipsiniz o kadar seçenekleriniz artar, çalıştığınız iş yerinde o kadar öne çıkarsınız, yükselme şansı kazanırsınız." diye konuştu.
Kültürü korumanın, kimliği korumak anlamı taşıdığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kültürü koruyacağız ki biz, biz olarak yaşayabilelim. Bu kültürel kodlarımızı koruyabilirsek biz Türkiye Cumhuriyeti olarak kalabiliriz. 'Binlerce yıllık tarihimiz var' diyebiliriz. Büyük tarihimizdeki isimleri sayabiliriz. Batı'nın istediği, kimsenin tarihi kalmasın. Bugün inanılmaz bir kültürel zenginliğimiz var, inanılmaz bir tarihimiz var. Bizim Osmanlı dediğimiz, Selçuklu dediğimiz yüzlerce yıl hükmettikleri topraklarda insanları birbiriyle kırdırmadan yönetebilen... Hala bakın ne Balkanlar'a ne Güneydoğu Avrupa'ya ne Orta Doğu'ya bu Batı düzeni barış getirebilmiş değil. Soykırımı önleyebilmiş değil Afrika'da. Şu anda Filistin'de soykırımı önleyemiyor zaten, gözümüzün önünde hatta destek oluyorlar.
Her kültürün devamlılığını dünyanın zenginliği için önemli görüyorum ama bizim sanki fazla sorumluluğumuz var. Çünkü dünyada ecdadımız belli zulümleri sonlandırmış, belli yerlere huzur getirmiş. Şu anda da dünyanın buna ihtiyacı var. Dünyada yeniden devam eden adaletsizliklerin, zulümlerin giderilmesini kendine gündem edecek bir kültürel devamlılığa ihtiyaç var. Bu bizim tarihimizde varsa bunu yaşatmak dünya için de çok kıymetli. Onun için bizim kültürümüzü canlı tutup, yaşatıp yeni nesillere aktarma meselesini hayat meselesi olarak görmemiz lazım."
Erdoğan ve Atay'a Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuat Erdal tarafından hediye takdim edilmesiyle sona eren söyleşiye, Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, AK Parti Eskişehir Milletvekili Ayşen Gürcan, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan ile öğrenciler katıldı.