İktidarıyla muhalefetiyle
Can PULAK Al birini çal ötekine derler eskiler. Ülkeye zarar vermek için sözleşmişler sanki. Çözüm bekleyen hayati problemlerimiz varken, durduk yerde sorun çıkarıp duruyo...
Can PULAK
Al birini çal ötekine derler eskiler. Ülkeye zarar vermek için sözleşmişler sanki. Çözüm bekleyen hayati problemlerimiz varken, durduk yerde sorun çıkarıp duruyorlar.
Şimdi sırası mı türban yasasının? Böylesine hassas bir konuyu tekrar gündeme getirmek, başı dertten kurtulmayan Türkiye’mize ne kazandırır? İktidar düşünce, fikir ve görüş özgürlüklerini boğazlayacak yasayı Meclis’ten geçirmek üzere. Ekonomiyi tepetaklak etmiş, orta sınıfı çökertmiş, dar gelirliyi geçim sıkıntısının batağına saplamış, devletin tüm imkanlarını kullanarak seçime hazırlanırken, bizim muhalefetin uğraştığı işe bak.
Türkiye bu iktidardan kurtulmak zorunda. Sadece iç politikasıyla değil, dış politikasıyla da güzelim vatanımızı (nereden nereye…) getirdi. Kindar ve dindar bir nesil yaratacağız diye yola çıkarak, milleti ikiye bölmekle kalmadı, aramıza soktuğu 11 milyondan fazla Arap’la huzurumuzu kaçırdı, milli birlik ve beraberliğimizi tehlikeye düşürdü. Dünyaya kafa tutarak, (dünya beşten büyüktür) diyerek, İslam aleminin liderliğine soyunarak, batıyı da doğuyu da düşman etti bize. Dış politika ciddiyet ister, zik-zak’ları affetmez, güvene dayalı temellerin üzerinde yükselir. Şimdi ne İsa’ya nede Musa’ya yaranamayan dış politikamızla giderek daralan dış tehlike çemberinin kıskacına giriyoruz.
Şimdi kafayı türbana takmış ana muhalefet, bunlarla ilgisi yokmuş gibi davranıyor, ülkeyi bekleyen büyük tehlikelerin üzerinde durmak yerine, önümüzdeki seçime ilişkin senaryolar üretiyor. Biri gidip Kılıçdaroğlu’na şunu anlatmalı…
-Siz 6’lı masada kimin Cumhurbaşkanı olacağına odaklanır ve içerde küçük hesapları konuşurken, aleyhimize birleşen Batı ülkeleri ve Amerika, ülkemizin başına geçirecekleri çorabın provasını yapıyorlar. Bizi Nato’dan atmaya hazırlanıyorlar. Rus’larla iş birliği yapan bir ülkeyi içlerinde tutmamanın çalışmalarına başladılar bile. Güya dost ve müttefikimiz Amerika, bizi tamamen devreden çıkarıp Kürt’ler ve Yunan’lılarla iş birliği yapıyor, bunlara inanılmaz ölçüde askeri yardım veriyor. Tank, uçak, füze, zırhlı araç deposu oldu çevremiz. Yunanistan’la aramıza 8’den fazla üs kurdu. Bunları muhalefet olarak seyredip duruyorsunuz’’
Durun daha bitmedi boğazımızı sıkmaya başlayan dış tezgahlar… Kıbrıs’ı da patlatacaklar yakında. Yıllardır askerinizi adadan çekin diyorlardı. Şimdi Amerika ile Avrupa’nın birleşmiş gücünü de arkalarına alarak, giderek yükseltiyorlar seslerini. Efendim Yunanistan da seçime gidiyor, onun için ısıtıyorlar Kıbrıs’ı demeyin. Bunun seçimle meçimle ilgisi yok, topyekün bir Türk düşmanlığıyla ilgisi var. Nato-Kıbrıs filan derken, yine dostumuz (!) Amerika’nın Kaliforniya Eyaletinin Valisi Ermeni soykırımı kanununu imzalamış. Üstelik soykırım günü diye ilan ettikleri tarihte tüm kamu kuruluşları, okullar, Üniversiteler filan bir gün tatil edilecek. İyi mi…?
Türkiye tehlikeye gidiyor, dışımızda ciddi senaryolar üretiliyor, biz kalkmış kimi Cumhurbaşkanı yaparız, nasıl yaparız, seçimi nasıl kazanırızın hesaplarına takmışız kafayı. Elbette bunu da düşüneceğiz ama, önce Türkiye’yi düşünmeliyiz, vatanımıza yönelen tehlikelere karşı birleşmeliyiz.
Ne yazık ki Türkiye’yi bu dar boğazdan çıkaracak bilinçli ve deneyimli iktidar ve muhalefet lider ve kadrolarına sahip değiliz. Anayasa gereği tekrar Cumhurbaşkanı olmaması gereken AKP Lideri ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bu güzel vatanımızı düze çıkaramazlar. Biri kindar ve kavgacı, diğeri saf ve temiz kalpli ama, olmuyor işte… Türkiye’yi iç ve dışta bu hale getirenden bizi kurtarmasını nasıl bekleyebiliriz ki? Yeni, yıpranmamış, bilgili ve tecrübeli bir adayı bulamazsak, bizi (Allah kurtarsın) diyeceğiz yine. Bu yaşlanmış, yorulmuş, televizyon kavgacısı kadrolardan kurtulmadıkça, Türkiye ohhh diyemez.
İktidar 8 milyondan fazla oyu olan Kürt partisine (teröristlerin karargahı) gözüyle bakıyor. Öyle ise güç sende, kanun ne diyorsa gereğini yap. Yapamıyorsun çünkü, senin de laikliğe aykırı yapınla partin kapatılabilir. Devlet böyle idare edilebilir, Türkiye düze çıkabilir mi? Kılıçdaroğlu da korkak politikasıyla HDP ile aynı fotoğrafta görünmekten çekiniyor. Siyasi matematik diye bir şey var. HDP olmadan 6’lı masa AKP’yi devirecek gücü ve rakamı bulabilir mi? Bulamayacağına göre, AKP lideri boşuna gelecek seçimin tebriklerini, bugünden kabul etmiyor. Seçim akılla, siyasi matematik ve (önce Türkiye) sloganıyla kazanılabilir.
Nato – Kıbrıs – Suriye - Kürt sorunu, içerde ekonomi, hür düşünceye sansür, enflasyon, pahalılık, türban, usulsüzlük, yolsuzluk, hasıraltı edilen Sayıştay raporları filan derken, iyice bunalıyoruz ve iyice zora sokuyoruz Türkiye’mizi. Yapmayın, kıymayın bu güzel vatana ve güzel masum insanlarımıza. Lütfen sorumluluklarınızı hatırlayın ve gereğini yapın artık.