Editör: Ahmet Ertüm
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: Sebep mi, sonuç mu?
Suat Gezici
Günümüzün önemli gündem maddelerinden biri olan iklim değişikliği, insan etkinlikleriyle atmosfere salınan sera gazları sebebiyle hızla artış gösteriyor. Fosil yakıtların tüketilmesi, arazi kullanımında yapılan değişiklikler, ormansızlaşma ve sanayi faaliyetleri tüm dünyada sera etkisini artırıyor.
İklim değişikliği kısaca; ısıyı tutan sera gazlarının atmosferde artması ile ortalama sıcaklıkların yükselmesi ve sonucunda iklimin, beklenmeyen değişimlere uğraması şeklinde açıklanmakta. Salınan sera gazları, doğaya verilen zararlar ve ormansızlaşma gibi etkenler birleşerek, tüm canlı yaşamını olumsuz etkileyen küresel iklim değişikliğine neden olmakta.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (Intergovernmental Panel on Climate Change- IPCC), küresel iklim değişikliğinin ana nedeninin sera gazı emisyonlarında insan faaliyetleri sonucunda gözlenen artış olduğunu ortaya koydu.
Fosil yakıtlar arasında ana sorumlu “kömür”. Başta kömür olmak üzere fosil yakıtların yakılması, atmosferdeki karbondioksit oranının artmasındaki ana sorumlu olarak karşımıza çıkıyor. IPCC’ye göre, 2004 yılındaki insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 56’sı fosil yakıt kullanımında ortaya çıkan karbondioksite ait. Küresel ölçekte birincil enerji talebinin yüzde 27’si kömürden sağlanırken, enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 43’ü kömür kaynaklı. Kömürü yüzde 36 ile petrol, yüzde 20 ile doğalgaz takip ediyor. Kömür, üretilen bir birim enerji başına doğalgazın 1,7 katı karbondioksiti atmosfere salmakta.
İnsan kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 17’si başta ormansızlaşma olmak üzere arazi kullanımındaki değişimden kaynaklanıyor. Ormanların kaybını ve azalmasını durdurmak ve tersine hareket ettirmek, bütün olumlu iklim enerji senaryolarının başlıca unsurlarından birisi. Toprak kullanımı emisyonlarını durdurmaya yönelik etkili eylemlerin harekete geçmediği durumda, iklim çözümlerinin yüzde 90’ı aşan başarı olasılığı yüzde 35 seviyesine düşebilir.
İklim değişikliğinin, canlıların yaşamına etkileri
İklim değişikliğinin etkisi, sıcaklıklardaki artıştan ibaret değil. İklim değişikliğinin olumsuz etkileri, doğrudan ya da dolaylı olarak görülebilmekte. Bazı etkiler tahmin edilebilir düzeydeyken, bazıları ancak sonuçları ortaya çıktığında fark edilebilmekte. Kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve etkisinde artış, okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme, okyanusların asit oranlarında artış, buzulların erimesi gibi etkenler sonucunda bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerin yanı sıra insan toplulukları da ciddi risk altında. İklim değişikliğinin dolaylı etkilerinin neden olduğu sorunlar şöyle listeleniyor:
• Virüs kaynaklı hastalıklarda artış görülmesi
• Su ve gıda kaynaklarının azalması
• Ormansızlaşma ve çölleşme
• Buzulların erimesi
• Deniz suyunun ısıl genleşmesi
• Su kaynaklarında tuzlanma
• Su ve gıda ile bulaşan hastalıklarda artış
Bilim dünyası, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini en aza indirmek için ortalama sıcaklıklardaki artışın azami 2°C ile sınırlanması gerektiğini belirtiyor. Bu hedefin tutturulması için atmosferdeki karbondioksit oranının 450 ppm seviyesini aşmaması gerekiyor.
Mevcut politikalar ve uygulamalar ile bu orandaki artışın devam edeceği öngörülüyor. Dünya Bankası, karbondioksit emisyonlarının şu andaki artış hızıyla 2060 yılında ortalama sıcaklıklardaki artışın 4°C’yi bulacağı uyarısını yaparken, bu artışın etkilerinin özellikle yoksul kesimlerce hissedileceğini belirtiyor.
Türkiye’de sıcaklık ortalamaları giderek artıyor
İklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki etkileri, enerji ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak ve doğal kaynakların plansız kullanımı nedeniyle her geçen gün artıyor. Yeni yerleşim alanları için yok edilen orman arazileri ve sanayi bölgelerindeki artış, sera gazı salınımını artırıyor.
Eurostat’ın Avrupa ülkeleri ile ilgili yayınladığı verilere göre, en yüksek sera gazı salınımı Almanya tarafından yapılıyor. Almanya’yı en yüksek salınım miktarı ile Türkiye, Birleşik Krallık, Fransa ve İtalya takip ediyor.
1990’dan beri sera gazı salınımı göz önüne alındığında, sürekli bir artış eğilimi görülebilir. Kişi başına düşen sera gazı salınımı, 1990 yılında 4 ton/kişi olarak hesaplanırken, 2017 itibarıyla bu oran 6,6 ton/kişi seviyesine ulaştı. Türkiye’de, son 18 yılda salınan sera gazı miktarının, neredeyse yüzde 65 oranında arttığı söylenebilir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2017 verilerine göre, Türkiye’de sera gazı salınımı 526,3 milyon ton olarak gerçekleşti.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 1970-2017 yılları arasında yaşanan sıcaklıklar hakkında yayınladığı veriler incelendiğinde, Türkiye’de sıcaklık ortalamalarında giderek artan bir yükseliş görüldüğü söylenebilir. Yaklaşık 50 yıllık bir süre içinde Türkiye’nin sıcaklık ortalamasının 12,7 ºC’den 14,0 ºC’ye çıktığı görülmekte.
İklim değişikliğini önlemek için çözümler
Dünyada iklim değişikliği konusunda, yerel ve uluslararası alanda birçok girişim bulunuyor. Yapılan çalışmalar, iklim değişikliği ve sonucunda küresel ısınmanın engellenebileceğini ortaya koyuyor. Dünya Doğayı Koruma Vakfı (World Wide Fund for Nature -WWF), tarafından yayımlanan “Enerji Raporu”na göre, 2050 yılında küresel enerji talebinin, küresel üretim projeksiyonlarında herhangi bir azalma olmaksızın 2005 yılına göre yüzde 15 düşürülmesi olası. Aynı rapora göre, mevcut teknolojiler ile 2050 yılında küresel enerji talebinin neredeyse tümünün yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması mümkün. Tek bir yenilenebilir kaynağın tüm talebi karşılaması ise olası değildir. Farklı kaynakların eş zamanlı gelişimi kilit öneme sahip.
İklim değişikliği için devletlerin alabileceği bazı önlemler şunlar:
• Paris İklim Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalar onaylanıp uygulanabilir.
• Fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına destek ve yatırımlar yapılabilir.
• Karbon salınımı için vergi yasaları oluşturulabilir.
• Ekosistemleri korumaya yönelik, konut ve atık yönetim projeleri uygulanabilir.
Kişilere düşen sorumluluk
Küresel iklim değişikliğini önlemek için her bir insana sorumluluk düşüyor. Yaşam tarzında yapılan basit değişiklikler, küresel iklim değişikliğini engellemeye yardımcı olabilmekte. Uzmanlara göre iklim değişikliğini engellemek için kişilerin uygulayabileceği bazı basit adımlar ise şu şekilde sıralanabilir:
• Uçak kullanımı azaltılabilir.
• Fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynakları tercih edilebilir.
• Et, çiftlik balığı, süt, peynir ve tereyağı gibi hayvansal ürünlerin tüketimi azaltılabilir.
• Yerli üretim gıdaların tüketimi artırılabilir.
• Yerli üreticiler ve paketlenmemiş gıdalar tercih edilebilir.
• Konutlara izolasyon uygulanarak enerji tasarrufu yapılabilir.
• Kısa mesafelerde ulaşım için yürünebilir veya bisiklet kullanılabilir.
• İş seyahatleri yerine, video konferans toplantılar yapılabilir.
• Sıcak su tüketimi azaltılıp enerji tasarrufu yapılabilir.
• Bilinçli tüketici olarak, yenilenebilir enerji kaynakları kullanan şirketler tercih edilebilir.
• Standart ampuller yerine, düşük enerji tüketimli LED ampuller kullanılabilir.
• Ev tipi güneş enerjisi sistemleri kullanılabilir.
• Çamaşır kurutma makineleri yerine, çamaşırlar asılarak kullanılabilir.
• Geri dönüşüm ve sıfır atık benimsenerek atık yönetimi yapılabilir.
Yorumlar