Merve Betül Yılmaz / Sakarya

Son dönemlerde fiyatlarındaki düşüş ve durgunlukla adından sıkça söz ettiren ikinci el araçlar, otomobil severleri de yakından ilgilendiriyor. Gerek satışından sorumlu galeriler gerekse de otomobile duyduğu ihtiyaç sebebiyle evini bile ipotek ettirenlerin varlığı, devletin uygulayacağı politikaları da belirliyor. Yakın geçmişteki ikinci el araçların, sıfır otomobil fiyatlarından yüksek satışa sunulması sebebiyle Ticaret Bakanlığı’nın bu durumu engellemeye yönelik ortaya çıkarttığı yönetmelikteki gibi, araç üzerinden alınan vergilerin belirlenmesinin de devletin araç piyasalarındaki politikalarına örnek gösterilebilir. Bankaların araç kredilerinde faiz oranını neredeyse 2 katına çıkartması, araçlardan alınan vergiler, döviz kurundaki etkiler ve tamamlayıcı mallar da -örneğin yakıt fiyatlarının-ikinci el araç piyasalarını etkiliyor. 

Araç sahibi olmak isteyenlerin nelere dikkat edilmesi gerektiğini, Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü Araştırma Görevlisi, Tunç İnce ile konuştuk. İnce, aynı zamanda otomobiller hakkında teknik bilgiler, analizler, merak edilenler, incelenmemiş konular, piyasaya çıkacak yeni modeller, karşılaştırmalar, güncel haberler, klasik araçlar ve test sürüşleri ile okuyucularına sektörle ilgili çok çeşitli bilgiler sunan sekizsilindir.com editörü. 

İkinci el araç, genellikle sıfır araç alamayanların uğrak noktası olsa da İnce, aracına emek harcamayı sevdiği için ikinci el araca yöneldiğini söylüyor. Otomobile olan ilgisinin nedenlerinden birinin de ailesi olduğunu belirten İnce, Türkiye’de otomobilin hep bir yatırım aracı olduğunu ve seçim sonrası otomobil almanın daha da zorlaşacağını vurguluyor. İnce’nin, ikinci el araç alacaklara en önemli tavsiyesi, aracın geçmişine ulaşmaları. 

Otomobil satışlarında dönemlik gerilemeler olsa bile satılan otomobil sayısının arttığını ancak nüfusun da arttığına işaret eden İnce, otomobilden alınan ÖTV ve KDV’nin düşürülmesi gerektiğini düşünüyor. 

“Gelişmiş ülkelerde asgari ücretlilerin birkaç sene taksit ödeyerek sahip oldukları otomobilleri, ülkemizde insanlar yüzlerce yıl çalışıp tasarruf etseler de alamıyorlar” diyen İnce, bunun çok ciddi bir problem olduğunun altını çiziyor. 

 “En önemli tavsiyem aracın geçmişine ulaşmaları”

-Merhabalar Tunç Bey.  Bize öncelikle kendinizden, arabalara olan ilginizin ilk olarak ne zaman başladığından ve sekizsilindir.com’daki çalışmalarınızdan söz edebilir misiniz? 

-Merhaba, 26 Haziran 1987 İstanbul doğumluyum. Sakarya Üniversitesi Maliye Bölümü’nde akademisyenim. “Otomobillere merakım çocuklukta başladı” gibi çok bilindik bir giriş yapmak isterdim ancak durum öyle değil. Otomobilleri genelde severdim ama ehliyetimi almakta pek acele etmedim. 24 yaşında ehliyetimi ve ardından ilk otomobilimi aldıktan sonra işler biraz değişti sanırım. Bunda, ilk otomobilimin 13 yaşında iki kapılı bir BMW olmasının payı büyük diye düşünüyorum. Babam ve dedem de çok sıkı otomobilcidir. Bu yüzden babam başıma gelebilecekleri bildiği halde bırakın engel olmayı, beni olabildiğince desteklemişti. Hatta arabaya babamla bakmaya gittiğimiz için ekspertize dahi sokma ihtiyacı hissetmemiştim. Bu otomobille birlikte işler değişti. Ufak tefek tamirat işlerine, araştırmalara ve okumalara başladım. Sekizsilindir.com ile tanışmam da aynı döneme denk gelir. Sekizsilindir’in Facebook’ta henüz birkaç bin takipçisi varken, ben kendi bloğumda yazılar yazıyordum. Mesaj attım ve “Yazar arıyor musunuz?” diye sordum. Etem Sayın’dan “Hayır” cevabı alsam da pes etmedim ve “Hemen hayır demeyin, bir yazı yollayayım ondan sonra karar verin” dedim. “Peki” dedi Etem Bey. Hemen oturup akaryakıt fiyatlarıyla ilgili bir yazı yazdım ve yolladım. Çok beğendi ve böylelikle “Sekizsilindir” kariyerim başlamış oldu. Yazarlık dışında editörlük yaptım, toplantılara, lansmanlara ve programlara katıldım, otomobil incelemeleri yaptım. Şu an biraz rölantide devam ediyorum. Eskisi kadar aktif değilim ama hâlâ Sekizsilindir’in bir parçasıyım ve öyle de olmaktan mutluluk duyuyorum.

-Fiyatları sıkça değişen ikinci el araç piyasasında, ağustos ayından şubat başına kadarki süreçte ortalama yüzde 3 düşüş, şubattan mart ortalarına gelindiğinde ise bir durgunluk kaydedildi. Bu durgunluğu neye bağlıyorsunuz? 

TAV Güvenlik, Vadistanbul AVM'de hizmete başladı TAV Güvenlik, Vadistanbul AVM'de hizmete başladı

-Fiyat düşüşlerini parasal sıkılaştırmanın bir sonucu olarak görmek mümkün sanırım. Faiz artışları, kredi maliyetlerinin yükselmesine sebep oldu. Bu durum talebin düşüşünü ve fiyatların geri çekilmesini beraberinde getirdi. Türkiye’de hem sıfır otomobilde hem de ikinci elde kredili satış çok yaygın olarak kullanılıyor. Krediler daralınca bunun sonuçlarını fiyat düşüşü olarak görmek çok şaşırtıcı değil. Bir de tabi Türkiye’de otomobil, hep bir yatırım aracı olmuştur. Faiz artışları kredi maliyetlerini yükselttiği gibi mevduat faizlerini de yükseltti. İnsanların bir kısmı, özellikle otomobil almaya gücü yetmeyenler ya da mevduatı daha mantıklı görenler, otomobilden uzaklaşmış olabilirler.

-Seçim sonrasında ikinci el araba piyasasında öngörebildiğiniz durumlar var mı? 

-Seçim sonrası için öngörüm, otomobil almanın daha da zorlaşacağı. Çünkü enflasyon problemini henüz aşamadık. Aşmak için Merkez Bankası’nın politika faizini biraz daha yükseltmesi, yüzde 36’lık yılsonu enflasyon tahminine ulaşmak için politika faizi dışındaki açık piyasa işlemleri ya da zorunlu karşılıklar gibi diğer araçlarda sıkılaşmaya gitmesi muhtemel. Bunlara ek olarak henüzpara politikasını destekler bir maliye politikası görmüyoruz. Seçim sonrasında kamu kesiminde de özellikle harcamalar kısmında bir daralma görmemiz mümkün olabilir. Tüm bunlar bir araya geldiğinde otomobil piyasasında işlerin yolunda gideceğini söylemek bana pek mantıklı gelmiyor.

Döviz kuru tabi ki önemli bir faktör, ancak ekonomi yönetimi kurdaki volatilitenin yarattığı sorunları çok iyi biliyor. Bu yüzden döviz kurlarında, rezerv yakmak pahasına da olsa uzun zamandır ciddi bir sıçrama görmüyoruz. Seçim sonrasında da ben ciddi bir sıçrama olacağını sanmıyorum. Bu şekilde küçük hareketlerle artışına devam edecek tabi.

-İkinci el araç almak isteyenlere önerileriniz nelerdir?

-İkinci el araç alacaklara en önemli tavsiyem aracın geçmişine ulaşmaları. Mümkünse aracın geçirmiş olduğu servis bakımlarına bile ulaşmakta fayda var. Satış öncesinde de aracı güvenilir bir ekspertiz uygulamasına sokmalarını tavsiye ederim. Kesinlikle önceden yapılmış ekspertiz raporlarına güvenmesinler, çünkü bana kalırsa bir ekspertiz raporunun ömrü, 5 dakika. Aracın periyodik bakımlarını, tamirat işlemlerini yaptırmak için iyi bir özel servis bulmaları da şart.

-Fiyatları nelerin belirlediğini düşünüyorsunuz?  

-Türkiye’de ikinci el araç fiyatları, ödeme koşullarından, yani borçlanma imkânlarından, nispeten döviz kurlarından, piyasadaki arz-talepten ve büyük ölçüde sıfır otomobil fiyatlarından etkileniyor. Özellikle piyasada talebi yüksek olan modellerde fiyat tespiti, varsa doğrudan sıfır kilometre satış fiyatına göre belirleniyor. Hatta özellikle pandemi döneminde lojistik zincirindeki kopmalar ve çip sıkıntısı dolayısıyla sıfır araç bulunmadığı dönemde ikinci el otomobil fiyatlarının sıfırları geçtiğini görmüştük. Bu konuda bir düzenleme de yapıldı. Buna rağmen fiyatların ancak parasal sıkılaştırma önlemleri sonrasında normale döndüğünü görebildik.

-Makro anlamda bakıldığı zaman sizce Türkiye sıfır ve 2. el araba piyasasında en parlak dönemini ne zaman yaşamıştır?

-Otomobil satışlarında dönemlik gerilemeler olsa bile totale baktığımızda satılan otomobil sayısı da artıyor gibi görünüyor. Ancak burada şuna da dikkat etmek gerekiyor. Satılan otomobil artıyor evet ama nüfus da artıyor. Yani otomobil talebinin artıyor gibi gözükmesi normal.

Otomobilde kanımca en parlak dönemler tabi ki kredi genişlemesinin yüksek olduğu, borçlanmanın kolay olduğu ve bankaların kredi almayanı dövdüğü (gülüyor), genişleme dönemleridir. Böyle dönemler yaşadık. Özellikle 2008 küresel krizi sonrasında büyük merkez bankalarının bol para bastığı yıllar böyleydi. Yerli bankalar yurtdışından düşük faizlerle borçlanıp, içeriye düşük faizden bol kredi verdi. Kolayca borçlanıp otomobil sahibi olunabildiği yıllardı. Ancak 2015-2016 yıllarında rüzgâr tersine döndü.

-Yeni araç alacaklara sıfır araç mı, 2. el araç mı almalarını tavsiye edersiniz? 

-Bir kere araçtan beklentileri ne? Bence kendilerine sormaları gereken soru bu olmalı. Çünkü bazısı konfor ister, bazısı yüksek performans, bazısı da sorunsuzluk. Bu sorunun cevabını net olarak biliyorlarsa sıfır ya da ikinci el, bana kalırsa çok da fark etmez. Ben genel olarak ikinci el tercih ediyorum. Otomobilime emek harcamayı sever, elimden geldiğince bakım onarım yaparım. Yeni otomobillerde bu pek mümkün olmuyor. (Gülüyor).

“Hem alım gücümüz düşük hem de fiyatlar aşırı yüksek”

-Son olarak 2. el araç piyasasında ülkemizi baz alarak geliştirilebilecek yönler nelerdir? Örneğin devlet desteği, vergi indirimi vs. anlamında neler yapılabilir?  

- İkinci el araç piyasasının geliştirilmesinden ziyade, sıfır kilometre araçlara el atmakta fayda var diye düşünüyorum. İlk olarak otomobilden alınan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisi’nin (KDV) düşürülmesi gerektiği kanaatindeyim. Özellikle yüksek hacimli motora sahip otomobillerde vergi yükü dolayısıyla nihai fiyat vergisiz fiyatın 4 katını aşabiliyor. Sıfır kilometreler bu kadar yüksek fiyata satılınca, ikinci eller de bundan negatif etkileniyor. Biraz önce de belirttiğim gibi, ikinci ellerde fiyatın belirlenmesinde sıfır kilometre araçlar önemli bir yer tutuyor. Hem döviz kuru etkisi hem de vergiler bir araya gelince, gelişmiş ülkelerde asgari ücretlilerin birkaç sene taksit ödeyerek sahip oldukları otomobilleri, ülkemizde insanlar yüzlerce yıl çalışıp tasarruf etseler de alamıyorlar. Bence bu çok ciddi bir problem. Hem alım gücümüz düşük hem de fiyatlar aşırı yüksek.

Editör: Orhan Karadağ