2011 ilkbaharında başlayan Suriye iç savaşında, yerlerinden edilen sivillerin sığındığı yerlerden biri İdlib oldu. Bombardımanların, günlük hayatın alışılagelmişleri arasında sayıldığı İdlib’de, kışın başlamasıyla yaşam şartları daha da zorlaştı. Savaşın 13. yılına doğru, diğer bölgelerden gelip sınır hattına yakın yerlere konumlanan siviller, bölgenin demografik yapısını değiştirirken zorlu kış şartları için temel ihtiyaçlardan yoksun bir şekilde hayat mücadelesi veriyor.
İdlib’de, savaş mağduru ve ihtiyaç sahibi siviller; ayakkabıdan monta, çadırdan yakacak oduna kadar temel insani ihtiyaçlardan yoksun bir hayat sürdürüyor. Ticaretin artması için adımlar atılsa da bölgede güvenli ortamın kurulamaması, günlük hayatı sekteye uğratıyor. Bölgede ağırlıklı olarak faaliyet yürüten sivil yardım kuruluşları da, fon bulmakta zorlanıyor.
Çadır kentte yaşayan insanlar için çok basit bir denklem var. “Ne kadar Türkiye sınırına yaklaşırsak o kadar güvendeyiz.” Öyle ki İdlib’deki rejim güçlerinin sahip olduğu bölgeler dahi, Hatay sınırına 40- 45 km mesafede.
Sarmada bölgesi, Hatay sınırına en yakın bölgelerden biri. Savaştan önce tahmini 20 bin kişilik nüfusa sahip bölge, savaştan sonra yaklaşık 350 bin kişi barındırıyor. Stratejik olarak önemli olan Hazano’da, savaştan önce 5 bin dahi olmayan nüfusu şu an yaklaşık 100 bin civarında. Binniş bölgesi, savaştan önce yerleşimin olmadığı bir diğer sınıra yakın bölge. Bölgede şu an yaklaşık 100 bin kişi yaşıyor. Savaştan önce 150 bine yakın İdlib’in merkezi ise şu an yaklaşık 550 bin civarında bir nüfusa sahip.
Çadır kentler, zorlu hayatın en net görüldüğü yerler
Hatay sınırına yakın, 12 yıllık Atme Çadır Kenti’nde yaklaşık 1 milyon nüfus yaşıyor. 7 yıl önce daha güvenli diye umarak Halep’ten İdlib’e kendi hayvanlarıyla birlikte yerleşen, yaklaşık 92 ailenin bulunduğu çadır kent, zorlu hayat koşullarının en net görüldüğü yerlerden biri. Çoğunlukla, yağmur-çamurla iç içe bir gündelik hayat söz konusu olduğu çadır kentin büyük bölümü, altyapısız sobası tütmeyen derme çatma çadırlarla çevrili.
Çadır bulamayanlar, battaniyelerle çözüm bulmuş. Etrafta, montsuz ayakkabısız gördüğümüz çocuklar eğitimden de mahrum kalıyorlar. Tek ortak tuvaletin olduğu bölgede yaşayan bir Suriyeli, durumlarını şöyle özetliyor:
“Biz bu battaniyelere ‘çadır’ diyoruz. Çünkü bazı aileler, maalesef çadır bile bulamamışlar. Birkaç battaniyeyi birbirine diktiler ve o battaniyelerin altında oturuyorlar. Yağmur yağdığı zaman her taraf çamurlar içinde kalıyor. Ve gördüğünüz gibi hiçbir çadırdan duman çıkmıyor, yani ısınmıyorlar.
Sol tarafta foseptik çukurlar var. Bazı çocuklar, gece dışarı çıkına bu çukurlara düşüyorlar. Çünkü herhangi bir ışık yok. Bazı çocukların ayakkabısı bile yok. Bütün çadırların etrafına su geçmiş. Temiz su bulamadıkları için kirli su ile temizliyorlar. Varille gelen sudan, bidonlarla su taşıyorlar. Su, 35 TL ve herkes alamıyor. Her yıl onlarca çocuk soğuk hava şartları ve hijyen sorunundan dolayı ölüyor.”
İdlib’in ticaret merkezi olarak da bilinen Sarmada bölgesinde, bir yanda araba galerisinden zeytin tarlalarına öte yandan ise çadır kentler ve zorlu yaşam koşullarını görmek mümkün. Ekonomiyi canlandırmak için tüccarlar, hazırda bekliyor. Ancak bölgenin sıcak çatışma bölgesi olması, güvenli ortamın kurulmaması yüzünden askıya alınmış durumda. İdlib’in kendi içinde bölgelere ayrılmış olması ticareti zorlaştıran en önemli etken. Petrolün olduğu bölgede, kimisi direkt gidip benzin ve mazot alabiliyorken kimisi ithal benzin kullanıyor.
Yavaş yavaş eski yerleşim yerlerine dönen insanların olduğu Binniş bölgesi, petrol ofisine ve odun satılan dükkânlara sahip bölgelerden biri. Bir ton odunun, yaklaşık 200 dolar olduğu bölgede, şans eseri iş bulan bir kişinin yevmiyesinin 25-30 doları bulduğunu söylüyor bir Suriyeli. Tahmini olarak bu yıl İdlib’in genelinde yüzde 90 civarında kişinin, soba yakamayacağı konuşuluyor.
İdlib’te galerideki araçların yanı sıra özellikle “Milli Arabamız” diye tanıttıkları bir araba, ön plana çıkıyor. “Bu da bizim TOGG” diye tanıttıkları arabayı herkes alabilsin diye cüzi bir fiyatta sabit tutuyorlar.
Sivil yardım kuruluşları, kamplarda yaşayanlara yönelik insani yardım çalışmaları yürütse de milyonlarca kamp sakininin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalıyor. Bölgede faaliyet gösteren yardım kuruluşlarından aldığımız bilgilere göre, ekmek dağıtımlarının yapıldığı fırın durdu, bölgede aktif faaliyet gösteren 16 okuldan 12’si eğitime ara verdi, Katarakt ve Ortez- Protez klinikleri ise durma noktasına geldi.
İç savaşın 13. yılına doğru Suriye’den bir kesit...
Çadır kentlerde kalan, savaş mağduru ve ihtiyaç sahibi siviller, temel insani ihtiyaçlardan yoksun bir hayat sürdürüyor. Savaştan önce 150 bine yakın nüfusu olan İdlib’in merkezi, şimdi yaklaşık 550 bin civarında bir nüfusa sahip. İnsani yardım çalışmaları yürüten sivil yardım kuruluşları, milyonlarca kamp sakininin ihtiyacını karşılamakta yetersiz kalıyor
Bunlar da ilginizi çekebilir