İSTANBUL (AA) - İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi'nde, AK Parti'li Meclis Üyesi Muharrem Balık, İBB iştirak şirketi İSBAK'ta skandallar yaşandığını ileri sürerek, taksicilere piyasa değerinden çok fazla bir ücretle iç dizayn ve kamera sistemleri kurdurulduğunu söyledi.

İBB Meclisi kasım ayı toplantısının 2. oturumu, Meclis 1. Başkanvekili Zeynel Abidin Okul başkanlığında Saraçhane'deki belediye binasında yapıldı.

Meclis üyeleri, "Hepimiz Filistinliyiz" yazılı Türkiye ve Filistin bayraklarının olduğu atkı taktı.

Meclis 1. Başkanvekili Okul, yaptığı konuşmada, İsrail'in, Gazze'de katliamının devam ettiğini ve bütün dünyanın bu katliamı seyrettiğini söyledi.

Türkiye'nin, bu noktada gerçekten iradesini ortaya koyan ender ülkelerden birisi olduğunu belirten Okul, "Başta Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip Erdoğan) başta olmak üzere Türkiye, Gazze'deki kardeşlerimizin yanındadır. Bu katliamın, bu vahşetin bir an önce sonlandırılmasını talep ediyoruz tüm dünyadan. Bağımsız Filistin Devleti kurulana kadar Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. İsrail'i, insanlık dışı saldırılarından ötürü de şiddetle kınıyorum." dedi.

Bursa'da işçileri taşıyan kamyonetin takla attığı kazada 1 kişi öldü, 7 kişi yaralandı Bursa'da işçileri taşıyan kamyonetin takla attığı kazada 1 kişi öldü, 7 kişi yaralandı

- "İSBAK'ın profesyonel bütün personelini işten çıkarınca, akıllı durak, akıllı kavşak sistemleri çalıştırılamaz hale geldi"

Daha sonra Meclis'te, gündem dışı konuşmalara geçildi. AK Parti'li Meclis Üyesi Muharrem Balık, yaptığı konuşmada, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, seçim döneminde Gaziosmanpaşa ve Kartal'a birer tane bilişim ve üretim vadisi vadettiğini ama sözünü tutmadığını söyleyerek, şunları kaydetti:

"Esenler'e teknokent kuracağı vaadini vermişti. Sözünü tuttu mu? Tabii ki hayır. Yaşlılar için 'acil durum bilekliği' sözünü vermişti. Sözünü tuttu mu? Tabii ki hayır. Sokak ve park lambalarını, güneş enerjisine geçiş projesini sunmuştu. Sözünü tutabildi mi? Tabii ki hayır. İstanbul'a 100 bin araçlık yeni otopark kuracağını ve otoparkları güneş enerji santralleri haline dönüştüreceğini vadetmişti. Sözünü tutabildi mi? Tabii ki hayır."

İmamoğlu'nun birçok konuda vaatlerde bulunduğunu ama sözünü tutamadığını kaydeden Balık, İmamoğlu'nun akıllı kent yolculuğuna büyük bir sekte vurduğunu belirterek, "Öncelikle göreve gelir gelmez Akıllı Kentler Müdürlüğünü kapattılar. İSBAK'ın profesyonel bütün personelini işten çıkardılar. Böylece akıllı durak, akıllı kavşak sistemleri çalıştırılamaz hale geldi. Dezavantajlı grupların, engellilerin, yaşlıların kullanmış olduğu asansörlerin ve yürüyen merdivenlerin bakımlarını dahi yapamadılar. Metroda internet sözü vermiştik ve buradan komisyon olarak geçirmiştik. Şu anda metroda internet, istasyonlarda çalışıyor, metro ilerlediğinde çalışmıyor. Onu bile beceremediler." ifadelerini kullandı.

İstanbulkart'ın, AK Parti döneminde özellikle BELBİM ve Sofra şirketi vasıtasıyla milli ve yerli kişisel ödeme aracı olarak çalıştığını anlatan Balık, yeni İBB yönetiminin göreve geldiğini, Sofra şirketinden vazgeçip aynı özellikleri taşıyan Fransız menşeli bir firma ile anlaştığını, İstanbulkart ile yapılan market alışverişlerinde İBB bütçesinde kalması gereken milyonlarca doların yani yüzde 8'lik bir komisyon ücretinin Fransız şirketine gittiğini belirtti.

İBB iştirak şirketi İSBAK'ta skandallar yaşandığını ileri süren Balık, İstanbul'da hizmet eden taksilerin, AK Parti döneminde İBB uygulaması olan "İTAKSİ" tarafından yönetildiğini, İmamoğlu'nun İTAKSİ'yi devre dışı bıraktığını, bu alanı 3 özel şirketin uygulamasının doldurduğunu kaydetti.

Bu alanı dolduran üç özel şirketin uygulamalarının taksicilerden yüzde 10 komisyon aldığını belirten Balık, "Yine İBB bütçesinde kalması gereken rakam, bir tanesi de yurt dışında olmak üzere özel firmalara aktarılıyor. Bununla da kalmıyor, tabii bu firmalar kendi aralarında rekabet ettikleri için özellikle taksicilerin internet üzerinden kendi müşterilerini taşıması için kampanyalar düzenliyor. Mesela, '6 saat içerisinde benim 5 müşterimi taşırsan sana şu kadar ödül para vereceğim.' diyor. Bu vesileyle de bu uygulamayı kullanmayan İstanbul halkı, sokakta taksilere el kaldırdığı zaman taksiler durmuyor. Böyle de bir sıkıntı maalesef İstanbul'da yaşanıyor" diye konuştu.

Balık, İBB yönetiminin 8+1 araçlardan oluşan yeni taksileri sahaya sürdüğünü dile getirerek, "Bu minibüsten dönüşen taksilerin iç dizaynının yapılması için iki firmayla anlaştı. Bu iki firma, taksicilere bir fatura çıkardı. Ne kadar fatura çıkardı biliyor musunuz? 350 bin lira. Bu minibüslerin iç dizaynını yapmak için. Peki aslında bu piyasada ne kadara yapılabiliyor? Bu dizayn 50 bin liraya yapılabiliyor, fakat özellikle bu iki firmaya yönlendirilerek ve 'Bunlara yaptırmak mecburiyetindesiniz.' denilerek 350 bin liraya taksi esnafına bu iç dizayn işleri yaptırıldı." ifadelerini kullandı.

Yaklaşık 1,5 sene önce 2 bin 500 taksi için sürücü takip ve denetleme sistemi ihalesine çıkıldığını, bir şirketin bu ihaleyi aldığını ve kameraları taksiye taktığını anlatan Balık, şöyle konuştu:

"Özellikle UKOME'nin, İçişleri Bakanlığının bir yönetmeliği var. Bütün ülkemizde bu yönetmelik geçerli. Taksilerin IP tabanlı yani bilgisayar tabanlı cihazlarla, kamera sistemleriyle donatılması gerekiyor. İSBAK aslında ihaleye bu IP tabanlı sistemle çıkıyor fakat ihaleyi alan firma, 2 bin 500 taksiye IP tabanlı değil analog kameralar takıyor. Daha vahim bir durum var. Yaklaşık 75 dolara piyasadan çok rahat bulabileceğiniz bu kameraları, 2 bin 500 taksiye 25 bin liradan takıyor. Peki 8+1 yeni taksilere kaç liradan takılıyor? 53 bin 900 liradan takılıyor o dönemde. Sadece 75 dolara piyasadan bulabileceğiniz bir cihazı, 25 bin liraya sarı taksilere, 8+1 taksilere de 53 bin 900 liradan satımını yapıyorlar. Bugünlerde giden 8+1 minibüslerden de 125 bin lira istiyorlar. Bu 75 dolarlık cihaz için 125 bin lira istiyorlar. Tabii İSBAK'tan bahsediyoruz. İSBAK'ın bu ticaretten bir geliri var mı? Tabii ki yok. İşte sonra kurumlarımız maalesef bu şekilde batıyor değerli arkadaşlar."

Kaynak: aa