Sosyal Demokrasi Derneği’nin düzenlediği ve Çankaya Belediyesi'nın  ev sahipliği yaptığı “21'inci Yüzyılda Yeni Sosyal Demokrat Belediyecilik” paneli gerçekleşti. Yılmaz Güney Sahnesi’nde gerçekleşen panele, CHP Genel Başkanı Özgür Özel de katıldı. Dinçer Demirkent’in moderatör olduğu “Yerel Yönetimlerde Yeni Vizyon Tartışmaları” başlıklı oturumda Çankaya Belediye Başkanı Hüseyin Can Güner de katıldı. Güner, kentlerin karşı karşıya olduğu sorunları ve çözüm önerilerini sıraladı. Güner, yerel yönetimlerde yeni vizyon tartışmalarının iki boyuttan oluştuğunu söyledi.

Panelde Güner, şunları belirttİ:

500 madencinin direnişi sürüyor: "Sesimizi duyan yok mu?" 500 madencinin direnişi sürüyor: "Sesimizi duyan yok mu?"

“Birincisi belediye başkanları özelinde bir vizyon, bir de tabii o belediye başkanlarının üreteceği politikalar ve kendi yönetim anlayışları yönünden içeriğe ilişkin vizyon tartışması olacak. Bu açıdan baktığımızda kentlerin karşı karşıya olduğu, yüzleşmek durumunda olduğu ve aslında hem sorun olarak görülen bir kısmı da artık krize dönüşmüş olan üç ana başlığı ele almalıyız. Birincisi özellikle neo-liberal ekonomi politikaların bir sonucu olarak kentlerin metaya dönüşmesi. İkincisi iklim değişikliğinin getirdiği sorunlarla beraber bir iklim krizinin içerisinde bulunmamız ve yerel yönetimlerde buna ilişkin bir vizyon arayışı olması gerekliliği, üçüncüsü de kent eşitsizlikleri ve bunun bir sonucu olarak kent yoksulluğu bağlamında yerel yönetimlerin yeni dönem vizyonunun tartışılması ve güçlendirilmesi gerekliliğidir.

İklim değişikliği açısından birinci başlığı ele alırsak dünyanın karşı karşıya kaldığı ama ülkemizde de ağır bir şekilde hissedilen bir iklim değişikliği ve iklim krizi süreciyle karşı karşıyayız. Bunun temelinde özellikle kapitalist sanayileşmenin ve sınırsız bir kalkınma ve büyüme hedefinin getirmiş olduğu sürekli ve sınırsız büyüme diye de tarif edebileceğimiz amaçların getirmiş olduğu çeşitli sorunlar var. Buna yönelik olarak da yine topluma yerel yönetimler olarak ciddi bir vizyon ve politika önerisinde bulunmak durumundayız. Burada yol açılan sorunlar anlamında baktığımızda da hava kirliliği, orman yangınlarının artması, su kaynaklarının azalması ya da bozulan yağış düzenlerinin sonucunda sel ve su baskınlarının artması gibi çeşitli sorunların oluştuğunu görüyoruz. Bu sorunlar kendi enerjisini doğa dostu çevre dostu bir şekilde üreten kamu binalarının artırılmasıyla ve sürdürülebilir ulaşımın teşvikini önceleyen politikaların artmasıyla aşılabilir. Bunun yanı sıra tabii ki neo-liberal kentleşme anlayışının bir sonucu olarak da insanların daha fazla tüketime teşvik edildiği, piyasa kültürü eliyle bireyler arasındaki bağların artık tasfiye edildiği ve iletişimin zayıfladığı bir dönemi yaşıyoruz. Bence yerel yönetimlerin önümüzdeki dönemlerde bir başka görevi sorunların tespiti, yaygınlaşmasının önlenmesi ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi olmalı. Sosyal demokrat belediyecilik özellikle neo-liberal kentleşme anlayışı karşısında sürdürülebilir, planlamacı ve bütünsel bir kentleşme anlayışını savunmalıdır.

Kentsel eşitsizliğinin yol açtığı bir kent yoksulluğu var. Bu soruna çözüm üretmenin yerel yönetimlerin doğal bir vazifesi olarak görüldüğü bir sürecin içerisindeyiz. Son dönemde ekonomik, siyasal ve sosyal politikaların sonucu olarak bir toplumsal tahribat meydana gelmiş durumda. Bu tahribat bireylerin yaşamında onarılması gereken bir sorun olarak karşımızda duruyor. Burada yerel yönetimlerden beklenti sosyal belediyecilik uygulamalarıyla bu sorunlara çözüm üretmektir. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin uygulamaları bu anlamda ön plana çıkarak fark yarattı. Türkiye’nin dört bir yanında CHP’li belediyeler, sosyal belediyecilik anlayışını benimseyerek belediyeler eli ile ciddi bir program uyguladı. Bugün sosyal belediyeciliğin öne çıkarıldığı barınma, eğitim, sağlık, gıdaya erişim gibi pek çok alanda örneklerin yaygınlaştırıldığı bir dönemin daha da geliştirilerek sürdürülmesi gerekiyor.” 

Editör: Deniz Ali Tatar