Hoş olmayan çirkin davranışlar
Orhan GÜRDİL Son günlerde tanınmış sanatçıların ve ünlü isimlerin sebep oldukları skandallar, sosyal medya da önemli konu olarak yer alırken toplum hoş olmayan bu davranış...
Orhan GÜRDİL
Son günlerde tanınmış sanatçıların ve ünlü isimlerin sebep oldukları skandallar, sosyal medya da önemli konu olarak yer alırken toplum hoş olmayan bu davranışlardan fazlası ile rahatsız olmaktadır. Daha doğrusu sanatseverlerin hoşuna gitmemektedir.
Bülent Ersoy- Mustafa Keser olayı bütün çıplaklığı ile günlük gazetelerde ve TV magazin programlarında hala önemli bir konu olarak ele alınmaktadır. Kendisini Diva olarak tanıtan Bülent Ersoy son günler de adından en çok bahsedilen bir sanatçı olmuştur. Saz ekibi ile Kıbrıs’a konser vermek için adaya giden Bülent Ersoy ve saz arkadaşları Kıbrıs Gümrüğünde saz ekibinin gerekli aşıları yaptırmayıp yerine sahte aşı belgesi aldıkları için tutuklanmışlar, kelepçelenip ceza evine gönderilmişlerdi. Bülent Ersoy bu olayla sarsılırken. Türkiye’de bir kanalda Mustafa Keser ile bir Show programına başlamak için Türkiye’ye dönmüştü. “Benzemez Kimse Bize” adlı eğlence programının ikinci yayın gecesinde Ersoy ile Keser’in arası açılıp program yayından kaldırılmıştı. Mustafa Keser- Divayı suçlamakta gecikmedi. “Seni Diva değil divan yaparlar” derken Bülent Ersoy’da Keser’e cevap vermekte gecikmeyip ”oturduğum koltuk ona battı” diye hoş olmayan bir karşılık vermişti. Ayrıca Diva’nın avukatı Serkan Toper aracılığı ile Keser’i mahkemeye vererek 1 liralık tazminat davası açtı. İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılacak dava da Diva, Keser’i şöhretini zedeleyecek davranışlarda bulunmakla suçlamaktadır.
Mustafa Keser’le işletmekte olduğu gazinosunda film yapımcısı, senarist, yönetmen Oğuz Gözen vasıtası ile tanışmıştım. Halktan biri idi. Mütevazi, şakacı, son derece alçak gönüllü biri Mustafa Keser’i daha sonraki yıllarda TRT Müzik programında yaptığı başarılı ekran programlarında dinler olmuştum.
Bülent Ersoy ile tanışmamız ise Ankara’da ilk sahne konserleri vermek üzere geldiği zaman tanıştık. Çalıştığım gazeteye 36 kırmızı gülle gelen Bülent Ersoy ile samimiyetimiz aile düzeyine çıkmış. Annesi sahnesini paylaştıkları sanatçılarla günlerinin büyük bir bölümünü bizim Çankaya’daki evimizde geçirir olmuştu. Eşim sevdiği ev yemekleri yapar. Akşam da çalıştığı gazino de kendisini dinlemeye giderdik. ( o günlerde çıkılmış fotoğraflar özel arşivimde hala bulunmaktadır.) Bülent’nin programı bitmiş İstanbul’a dönecekti. O akşam evimde bir veda yemeği düzenledim. Neşeli, hüzünlü bir toplantıdan sonra Bülent Ersoy bana “İstanbul’a gelirde beni aramazsanız hakkımı helal etmem” demiş defalarca bizi İstanbul’da bekleyeceğini ifade etmişti.
Ankara Radyosu Ses Sanatçısı Ela Altın ilk kez İstanbul’da bir gazinoda assolist olarak sahne çalışması yapacaktı. Eşi ve Ela’nın davetlisi olarak kısa bir süre kalmak üzere İstanbul’a gidip Ela Altın’ın galasında bulunduk. (bu konuda da çekilmiş fotoğraflarımız özel arşivimde bulunmaktadır.)
Bülent Ersoy’un İstanbul’a gelirde beni aramazsanız hakkımı helal etmem sözünü hatırlayıp sanatçıyı aradım. Memnun olduğunu söyledikten sonra “3 Temmuz da Ankara’da Luna Park’ta program yapacağım görüşürüz” demesi ile neye uğradığımı şaşırdım. Eşime yalan söyledim. “Ameliyat olacakmış” Ankara’ya geldiği zaman görüşeceğini söyledi dedim.
O günden sonra Bülent Ersoy’la bütün bağlarımı kopardım. Ankara’ya birkaç kez sahne konserleri için geldi. Dinlemeye gittiğimiz zaman eşimle konuşmuş. Beni sormuş daha sonraki yıllarda Bülent Ersoy’la birkaç kez özel ödül programında karşılaştım. Ama ben asla yüzüne bakmamıştım.
Mustafa Keser 1 Ocak 1945’te Elazığ’da dünyaya gelmiş. Marangoz ve Keman yapımcısı Cemil Keser’in oğlu idi. Keser babasının atölyesinde daha çocuk yaşlarda çeşitli müzik aletlerini kullanmasını ve çalmasını öğrendi. Tahsil hayatı boyunca musikiye olan hevesi onun İstanbul’da şöhret olmasını sağladı. 1982 yılında TRT sanatçısı oldu. Yıllarca ünlü sanatçılarla sahne çalışması yaptı. 45 yıllık sanat hayatında 8 tane albüm yaptı. Altın Kelebek dahil pek çok ödülün sahibi oldu. 1989 yılında İstanbul’a yerleşen Keser Türkiye’nin en çok izlenen TRT Müzik kanalında yıllarca program yaparak toplumun sevgisini kazanmış bir sanatçı oldu. Bu arada babasının da kaybeden Bülent Ersoy’un şu günlerde başı oldukça dertte olduğu söylenebilir.
Bülent Ersoy 9 Haziran 1952 yılında Malatya’da dünyaya geldi. Sanat hayatına daha küçük yaşlarda İstanbul’da başlayan sanatçı İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarında kısa bir eğitimden sonra musiki ustalarından özel dersler alarak ilk sahne konserini 1970’de İstanbul Özlem Aile gazinosunda gerçekleştirdi. Düzenlenen bir ses yarışmasında birinci olunca ilk 45’lik plağını 1971 ‘de doldurdu. 1974 yılında ise Behiye Aksoy’dan sonra Maksim Gazinosunda uzun yıllar sürecek sahne konserlerine başladı. Erkoç olan soyadını Müjdat Gezen Ersoy olarak değiştirdi. 80’li yıllarda Beddua, İtirazım var, Yüz Karası gibi filmlerde rol aldı. 1980 yılında ve 30 Mart 1997 yıllarında Londra ve Paris’te sahne konserleri verdi.
İlk uzun çalarını 1997 yılında piyasaya süren Bülent Ersoy bugüne kadar 30’un üstünde albüm yapıp sayısız ödülün sahibi oldu. Bir dönemde sahneye çıkması yasaklanan şarkıcıyı Turgut Özal sayesinde bu yasaktan kurtularak Türkiye’de tekrar sahne çalışmaları yapmaya başladı. Filmleri, sahne konserleri, televizyon programları, pahalı mücevherleri ve çok değişik sahne giysileri ile daima gündemde kalan Bülent Ersoy, Mustafa Keser ile olan husumetini bakalım nasıl sonuçlandıracaktır.
• Ahmet Selçuk İlkan tanınmış şair ve söz yazarı olarak ünlü sanatçıların paylaşamadıkları bir isimdir. Ahmet Selçuk İlkan katıldığı bir televizyon programında Udi, şarkıcı Coşkun Sabah’ı vefasızlıkla suçlayarak pek hoş olmayan ithamlarda bulunmuştu. Aynı kanala bağlanan Coşkun Sabah ise, İlkan’a şu sözlerle cevap sermiştir. “Ben bir yalancı ile ne konuşabilirim? Mahalle kavgası sevmiyorum, davalarımı açacağım, haddini bildireceğim.”
İki sanatçının sebep oldukları bu skandalın sonucu sosyal medya da merakla beklenmektedir. Bu arada Coşkun Sabah’ın bir tavuk çiftliği kurduğunu önümüzdeki günler de piyasaya Coşkun markası ile tavuk yumurtası süreceğini öğrenmiş bulunuyorum.
• Ali Küçükbalçık adlı eşinin işlerini organize eden biri ile evli olan tanınmış ses sanatçısı KİBARİYE kaynak saç işleme yaptırmak için gittiği kuaför salonundan 4 bin 250 TL borcunu ödemeden çıkması ile patlak veren skandal da medyanın ve sosyal yaşamın gündemine bomba gibi düştü.
Kibariye’nin bir süredir mali sıkıntı içinde olduğu, hatta Bodrum’daki yazlığını satışa çıkardığını duymuş, okumuştum. Kocası Ali’nin bol banka kartlarını kullanarak gece alemlerinin müdavimi olması ve kaçamak yapması konusunda sessiz ve ilgisiz kalan Kibariye’nin niye böyle bir skandala sebep olduğu herkesi şaşırtmıştır. Borcunu ödemesi için Kibariye’ye açılan telefona kocası Ali cevap verip. “Bu parayı ödemeyeceğiz.” demiştir. Kuaför hakkını yasal yollardan arayacağını açıklaması yapmıştır.
• Tanınmış oyuncu Burak Sergen Nisan ayında koronavirüs’e yakalanarak hastaneye kaldırılmış, ölümle yaptığı mücadeleyi kazanıp tekrar eski sağlığına kavuşmuştur. Hastaneden taburcu olduktan sonra kendisinden 28 yaş küçük olan sevgilisi Nihan Ünsal iş insanı Özer Kaçmaz ile aldatmaya başladı. İhanetin boy boy fotoğrafları ortaya çıkınca Sergen soluğu mahkeme de aldı. Tanınmış oyuncu boşanma davası açmakla kalmamış. Eşinin Sergen’e herhangi bir iletişim aracı ile ulaşmamasını evine ve çalışma alanı olan setlere yaklaşmamasını da yasaklamıştır.
• Uzun bir tedavi sürecinden sonra nispeten sağlığına kavuşan ünlü sunucu Mehmet Ali Erbil bugünlerde çeşitli çirkin olaylara sebep olmaktadır. Son olarak şarkıcı Ece Ronay’ı taciz eden Erbil, Emel Sayın, Seda Sayın ve daha pek çok ünlü isimlerle ilişkisi olduğunu açıklamıştır. Skandal yaratan bu açıklamalarına bakılırsa Mehmet Ali Erbil’in başka bir tedaviye ihtiyacı olduğu ortaya çıkmaktadır.
• Bir skandal haberi de Antalya Altın Portakal Film Festivalinin ödül verme gecesinden geldi. Ödül kazanan oyuncu Nihal Yalçın çıktığı sahne de daha ödülünü almadan politik bir konuşma yapmaya başlaması üzerine ünlü oyuncu Tamer Karadağlı elinde tuttuğu heykelciği Nihal Yalçın’ın eline vererek konuşmasını kesmiştir. Bazı çevreler olayı skandal olarak değerlendirmektedir.