Nörogelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanan Otizm, son yıllarda giderek artıyor. 1985 yılında her 2.500 çocuktan birine teşhis konulurken, geçen yıl her 54 çocuktan birinde otizm tanısı belirleniyordu. Bugün ise her 36 çocuktan biri otizm ile dünyaya geliyor. 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü’ne dikkat çekmek ve son yıllarda otizmin artış oranını konuşmak üzere Gazi Üniversitesi, Otizm Vakfı, Otizm Dernekleri Federasyonu ve Beş Nokta Otizm Yaşam Derneği iş birliğiyle “II. Otizm Çalıştayı” gerçekleştirildi.Nörogelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanan Otizm, son yıllarda giderek artıyor. 1985 yılında her 2.500 çocuktan birine teşhis konulurken, geçen yıl her 54 çocuktan birinde otizm tanısı belirleniyordu. Bugün ise her 36 çocuktan biri otizm ile dünyaya geliyor. 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü’ne dikkat çekmek ve son yıllarda otizmin artış oranını konuşmak üzere Gazi Üniversitesi, Otizm Vakfı, Otizm Dernekleri Federasyonu ve Beş Nokta Otizm Yaşam Derneği iş birliğiyle “II. Otizm Çalıştayı” gerçekleştirildi.
DİCLE KAVAK EKMEKCİ/ANKARA - Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), sosyal etkileşimde problemler, görsel, işitsel gibi uyaranlara karşı hassasiyet, ilgisizlik ve sınırlı ilgi alanları karakterize edilen, hayat boyu etkisini devam ettiren ve bireyden bireye değişiklik gösteren nörogelişimsel bir bozukluk. Tüm dünyada otizm konusunda farkındalık yaratarak otizmden kaynaklanan sorunlara çözümler yaratmak amacıyla, 2008 yılında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından “2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak kutlanıyor. 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü kapsamında Gazi Üniversitesi Otizm ve Gelişimsel Bozukluklar Uygulama ve Araştırma Merkezi (GEBAM), Diş Hekimliği Fakültesi, Eczacılık Fakültesi, Hemşirelik Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Spor Bilimleri Fakültesi, Tıp Fakültesi ile Otizm Vakfı, Otizm Dernekleri Federasyonu ve Beş Nokta Otizm Yaşam Derneği iş birliğiyle “II. Otizm Çalıştayı” gerçekleştirildi.
NÖROM’da düzenlenen Çalıştaya Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Yıldız, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Gülçin Sağdıçoğlu Celep, Hemşirelik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sultan Ayaz Alkaya, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülent Elbasan, Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serdar Eler, NÖROM Merkez Müdürü Prof. Dr. Hayrunnisa Bolay Belen, Ankara İl Sağlık Müdürlüğü Ruh Sağlığı Şube Müdürü Derya Aksu Bayram, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Uzm. Dr. Derya Bingöl ile Otizm Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengizhan Soneren katıldı.
SAĞDIÇOĞLU: “SON YILLARDA OTİZMİN GÖRÜLME ORANINDAKİ ARTIŞ DİKKAT ÇEKİCİ”
“Otizmde 5N ve 1K” temasıyla yapılan çalıştayın ilk açılış konuşmasını Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Gülçin Sağdıçoğlu Celep yaptı. Otizm spektrum bozukluğu hakkında bilgiler veren Celep, otizmin nedenlerinin henüz tam olarak anlaşılamadığını ifade ederek otizmin kesin bir tedavisi olmadığını ve otizmi önleyebilecek bir aşının olmadığını dile getirdi. Otizmin görülme oranlarındaki artışa dikkat çeken Prof. Dr. Gülçin Sağdıçoğlu Celep, gelecek yıllarda her iki çocuktan birinin otizmli olabileceği öngörüsünün bu konuda yapılan araştırmaların ve otizmi önlemeye yönelik yapılacak çalışmaların önemini ortaya koyduğunu ifade etti.
NÖROM Müdürü Prof. Dr. Hayrunnisa Bolay Belen ise otizmin görülme sıklığının arttığını ve Türkiye’nin otizmin en az görüldüğü 10 ülkeden biri olduğunu dile getirerek, çok dikkatli olunması gereken bir dönemde olduğumuzu ifade etti.
Çalıştayın son açılış konuşmasını yapan Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Yıldız, 2 Nisan tarihinin, Birleşmiş Milletler tarafından otizm konusunda farkındalık yaratmak ve otizm ile ilgili sorunlara çözüm bulmak amacıyla Dünya Otizm Farkındalık Günü olarak ilan edildiğini belirterek otizm spektrum bozukluğunun, belirtileri yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan nörogelişimsel bir bozukluk olduğunu söyledi. Otizmin sebebinin halen bilinmemekle birlikte bilimsel araştırmaların, genetik faktörler ile birlikte, çevresel faktörlerin de rolü olabileceğini gösterdiğini anlatan Yıldız, 1985 yılında her 2.500 çocuktan birine teşhis konulurken, bugün her 36 çocuktan birinin otizm ile dünyaya geldiğini ifade etti. Oranın giderek artıyor olmasının, otizm konusunda gerekli önlemlerin alınmasının ne kadar önemli olduğunu gösterdiğine vurgu yapan Rektörümüz Prof. Dr. Musa Yıldız, “Otizm, ne kadar erken yaşta teşhis konur ve gerekli tedaviler planlanır ise o kadar olumlu sonuçlar alınan bir bozukluktur” dedi. Otizmin tedavisine özel bir ilaç, ya da aşının henüz olmadığını kaydeden Yıldız, önerilen ilaç tedavilerinin, çoğunlukla otizme eşlik eden dikkat eksikliği, hırçın davranışlar, tekrarlayıcı hareketler gibi durumların tedavisi için kullanıldığını dile getirdi. Prof. Dr. Musa Yıldız, otizmin aynı zamanda multidisipliner bir yaklaşım ile desteklenmesi gereken özel bir bozukluk olduğunun altını çizdi. Otizmli çocuklarımızın tıbbi desteğe ve özel eğitime ihtiyacı olduğu gibi fizyoterapi, beslenme, diş tedavisi, öz bakım ve egzersiz gibi birçok alanda da destek almaya ihtiyaç duyduğundan söz eden Prof. Dr. Yıldız, bu nedenlerle, disiplinlerarası bir yaklaşımla 24 Ocak 2020 tarihinde Sağlık Bilimleri Enstitüsü tarafından Gazi Üniversitesi I. Otizm Çalıştayı’nın düzenlendiğini hatırlattı. Otizm konusunda özellikle son yıllardaki artış hızının dikkate alınması gerektiğini belirten Prof. Dr. Yıldız, otizm spektrum bozukluğuna yönelik farkındalığın artırılması amacı ile faaliyetlerin yapılması, bu alanda bilimsel araştırmaların artırılması, özellikle erken teşhis ve tedaviye yönelik araştırmaların teşvik edilmesi gerektiğini söyledi.
OTİZM VAKFI’NDAN AİLE YAŞAM MERKEZİ
Otizm Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengizhan Soneren Otizm Vakfı’nın kuruluş amaçlarını ve gelişme aşamalarını anlatarak “Otistik bireylerin ve ailelerinin eğitim, sağlık ve rehabilitasyon ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak, otistik bireylerin ve Ailelerinin mutlu olduğu bir Yaşam Merkezi oluşturmak, sevgi, saygı ve hoşgörüye dayalı kaliteli, yaşam sürmelerini sağlamak, vakıf kurucularının desteğine önem vermek, sosyal ve kültürel etkinlikleri yeterince önemsemek, vakfın fiziki yapısını iyileştirmek, sürekli gelişimi benimsemek, çevresi ile uyumlu, paylaşımcı, katılımcı, dayanışma bilincine sahip ve demokrasiyi özümsemiş bireyler olmak amacıyla vakfımızı kurduk” dedi. Otistik çocukların her türlü ihtiyacını karşılamaya yönelik bir yaşam ve bakım merkezi kurmak, farklı şehirlerde şubeler veya temsilcilikler açarak otistik bireylerin yaşam boyu desteklenmelerine olanak sağlamak, bu konuda model olup öncülük etmek üzere çalışmalar yapan Otizm Vakfı’nın yakın zamanda açtıkları ve geçici konaklama imkanının olacağı uygulama evi hakkında da açıklamalarda bulundu. “Ankara İncek’te bulunan günlük yaşam merkezi, “Spor Eğitim Merkezi” ile başlayan çalışmaların, “özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi” ve “iş ve mesleki eğitim merkezi”nin de açılması ile daha da çeşitlendirilmiş, zenginleştirilmiş olarak tüm otistik çocuk veya bireylere yararlı olacak model bir proje oluşturmak amacıyla hizmet veriyor. Otizm Vakfı Konuk Evi ile de, Otizmli çocuklar ve yetişkinlerin ihtiyaç halinde anne babanın hastalanması, cenazesinin olması gibi durumlarda kısa süreli yatılı kalabileceği, atölye çalışmaları yapabileceği bir merkez yapıyoruz” dedi. Soneren açıklamasında “Farkındalığın her güne yayılması, çocuklarımız ve ailelerinin yaşam kalitelerinin yükseltilmesi amacıyla sosyal devlet gereklerinin daha da gecikmeden yerine getirilmesini temenni ediyoruz” diye konuştu.
OTİZM VAKFI: “OTİZMİN SİHİRLİ KELİMESİ ‘BAĞIMSIZLIK’ ”
Otizm Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Çayan ise, Otizm Farkındalık Günü’ne dikkat çekmek amacıyla kurdukları merkezden bilgilendirici açıklamalarda bulundu. Çayan, “Otizm Vakfı’nın kuruluşundan bu yana bir otizmli çocuk babası olarak vakfın içindeyim. Biz 2013 yılında büyük tesislerimizi oluşturduk. Burada yer alan tüm çocuklarımız otizmlidir. Vakfımızın büyük bir kısmı otizmi yaşayan insanlar. Benim oğlum şu an 30 yaşının içinde ve bu vakfı kuran pek çok arkadaşımızla çocuklarımızın yeni tanı aldığı dönemlerden bu yana yaşanan tüm sürece hakimiz” dedi. Otizmi birebir yaşayan aileler olarak tüm Türkiye’ye örnek olmak için otizmli çocuklara daha uzun süre zaman ayırmayı hedeflediklerini belirten Çayan, “Merkezimizde seanslı eğitim yok. Türkiye’de ortalama 3500 eğitim merkezi var ve sınırlı seanslar yapılıyor. Haftada üç kere 40’ar dakika gibi kısıtlı süreler bunlar. Biz ise haftanın her günü çocukların burada eğitim almasını ve bu arada ailelerin rahatlayarak sosyalleşmesini ve nefes almasını sağlıyoruz” diye konuştu.
Çayan spor merkezi, özel eğitim merkezi ve iş ve meslek eğitim atölyeleri olduğunu belirterek, “Otizmin sihirli kelimesi bağımsızlıktır. Otizmli çocuğun baştan aşağı bağımsızlığa alıştırılması gerekiyor. Bizim amacımız çocuğumuza aileden bağımsızlık kazandırırken öz bakım becerilerini de öğretmek. Eğitimi devlet ya da özel eğitim merkezleri bir şekilde sağlıyor fakat çalışma yaşamı ve sosyalleşme dediğimizde eksiklikler var. Otizm ağır bir grup ve günde bir iki saatte olsa yapabilecekleri bir iş için deneyimlenmelerini istiyoruz. Atölye çalışmalarında çikolata üretimi meyve cipsleri yapıyoruz. Ahşap atölyelerinde çocuklarımız çalışmalar yapıyor. Zımparalama, boyama desen yapma gibi beceriler kazandırıyoruz. Onları çalışarak meşgul edip hem toplumsal hayata katılmalarını hem de takıntılarını azaltmalarını sağlıyoruz. Çünkü otizmli çocuklar boş kaldıklarında sınırlı ilgi alanı sebebiyle tekrarlayan davranışları pekişerek artıyoruz. Biz bunu kurarak daha olumlu davranmalarını sağlamayı amaçlıyoruz” ifadesinde bulundu.