Hekim Birliği Sendikası, Türkiye genelinde özlük hakları ve çalışma koşullarında iyileştirme taleplerinin karşılanmaması üzerine iş bıraktı.
Hekim Birliği Sendikası Genel Başkanı Dr. Hatice Çerçi Balcı tarafından yapılan açıklamada, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının yaşadığı hak kayıplarına ve halkın sağlık hizmetine erişimini etkileyen sorunlara karşı ortak bir mücadele kararı aldıkları hatırlatıldı.
Açıklamada, sağlık sistemindeki randevu bulunamaması, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet ve diğer yapısal sorunları çözebilecek nitelikte olduğu belirtilen açıklamada, buna rağmen Sağlık Bakanlığı’nın sorunlara çözüm üretmek yerine karmaşık hesaplarla “performans ve ödeme” sistemine odaklanarak zaman kaybettiği vurgulandı.
Hekim Birliği Sendikası Genel Başkanı Dr. Hatice Çerçi Balcı tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere de yer verildi:
"Taleplerimiz karşılanmadığı takdirde mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz"
"Şiddet olaylarının artışı, idarenin önlem almaktaki yetersizliği, adaletsiz vergi oranları ve hukuksuz geçici görevlendirmeler gibi sorunlar nedeniyle sağlık çalışanları ağır koşullar altında çalışmaya devam etmektedir. Diş hekimlerinin döner sermayeden kaynaklı gelir kayıpları, vardiya dayatmaları ve güvenliksiz çalışma şartları da kabul edilemez boyutlardadır.
Eylem ve Mücadele Planımız: Türkiye’nin en büyük hekim sendikası olan Hekim Birliği olarak sağlık ve meslek örgütleriyle birlikte taleplerimiz karşılanmadığı takdirde mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Daha önce 5-7 Kasım 2024 tarihlerinde üç gün ve 2-6 Aralık 2024 tarihlerinde beş gün süren iş bırakma eylemlerimizi gerçekleştirdik. Bu kez, 6-10 Ocak 2025 tarihlerinde 1. basamakta ve 8 Ocak 2025’te tüm basamaklarda Türkiye genelinde 5 gün süreyle iş bırakacağız.
"Halkımızın nitelikli sağlık hizmetine erişimi için mücadelemizi sürdüreceğiz"
Bu süreçte, sağlık otoritesini taleplerimizi karşılamaya zorlamak amacıyla çeşitli eylem ve etkinlikler düzenleyecek; halkımızın nitelikli sağlık hizmetine erişimi ve sağlık çalışanlarının hakları için mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Hekim Birliği Sendikası ve diğer sağlık meslek örgütlerinin ortak talepleri şöyle sıralandı:
- Aile sağlığı merkezlerinin fiziki ve tıbbi donanımı kamu tarafından sağlanmalıdır.
- Aile sağlığı merkezi sayısı artırılmalı ve hekim başına düşen nüfus 2.000’i aşmamalıdır.
- Hemşire, ebe ve teknisyen sayısı artırılmalı; aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmelidir. Yeterli destek personelinin bulunmadığı koşullarda hekimlerin çalışma koşulları daha da ağırlaşmakta, her şeyi tek başlarına yapmaya çalışırken hata riski artmakta ve aşırı çalışma yükü sebebiyle tükenmişlik yaşamaktadırlar.
- Asistan hekimler, çoğu zaman doktor odası bile bulunmayan ya da doktor sayısıyla uyumlu olmayan, hijyenden yoksun ve son derece kötü dinlenme odalarında kalıyorlar. Nöbet sonrası yasal dinlenme hakları olduğu halde çoğu zaman hastaneden çıkmalarına izin verilmiyor ya da geri çağırılıyorlar. Üst kıdem ve uzmanlar tarafından mobbinge, hastalar tarafından ise sözlü ve fiziksel şiddete maruz kalıyorlar. Asistan hekimler yaşadıkları bu koşullar sebebiyle maalesef ya mesleklerini ya da yaşamlarını terk edebiliyorlar.
- Hekimlere, emekliliğe yansıyacak, insanca yaşamaya yetecek, kesintisiz tek kalem maaş ödenmelidir. Hekimlere yapılan ödemelerin çok parçalı ve düzensiz olması, ödeme yükümlülüklerinin aksamasına sebep olmaktadır. Üstelik bu ödemelerin pek çoğu emekliliğe yansımamaktadır.
- Hekimler, emeklilikte neredeyse yoksulluk sınırında maaş almaktadır. Bu sebeple de emekli olan 4 hekimden 3’ü yeniden çalışmak zorunda kalmaktadır. Hekimlerin gençliklerini feda ettikleri çalışma hayatlarının sonunda insanca yaşayacak emekli ücreti almaları gerekmektedir.
- Diş hekimleri, MHRS sisteminin baskısı altında tedavi hizmetlerini yeterince sunamamakta; döner sermaye gelirlerindeki adaletsizlikler, yer yer uygulanan vardiya dayatmaları ve poliklinik hizmeti altında 24 saat güvenliksiz koşullarda çalışmaya zorlanmaktadır. Diş hekimliğinde “acil” kavramı bulunmamasına rağmen bu tür dayatmaların devam etmesi kabul edilemez bir durumdur.
- Gelire katkısı %20’yi geçmeyecek ve yapılan hizmetin kalitesini ödüllendiren bir performans uygulaması hayata geçirilmelidir.