Ekonomi

Hazır giyim sektörü güç mü kaybediyor?

Abone Ol

Haber: Ahmet Çağatay Bayraktar

TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Komitesi Başkanı Şeref Fayat

Yüzde 46’ya ulaşan enflasyon artış oranı, artan kurun Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması ile baskılanması ve düşük faiz uygulaması reel sektörü de yakından etkiliyor. Bu sektörler arasında hazır giyim ve konfeksiyon sektörü ilk sırada yer alıyor. 2022’de 21.2 milyar dolar ihracat gerçekleştiren hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, 2023’e geldiğinde yılın ilk 3 ayında yüzde 4.4 oranında bir kayıp yaşadı. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nin verilerine göre tekstilde istihdam çıkışı son altı ayda 100 bini buluyor. Ağustos 2022’de hazır giyimde toplam istihdam 738 bin iken Şubat ayında bu oran 710 bine düştü. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, Ocak-Şubat 2023'te geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6,4 azalışla 3 milyar 212 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Sektörün geçen ayki ihracatının 1,1 milyar dolarlık bölümü İstanbul'dan yapıldı. İstanbul'u, 134 milyon dolarla Bursa ve 109 milyon dolarla İzmir takip etti. TİM verilerine göre, geçen ay 176 ülke ve bölgeye ihracat yapan hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, aynı dönemde ülkenin toplam ihracatından yüzde 9,6 pay aldı.

Fark yüzde 15 arttı

24 Saat'e konuşan TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Komitesi Başkanı Şeref Fayat, hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün özellikle AB pazarında küçülme yaşadığını belirterek; “Geçen yılın son çeyreğinden itibaren hazır giyim sektörü kar elde etmemeye başladı. Bu durumda Avrupa’da yaşanan resesyon, enerji maliyetlerinin yükselmesi de etkili oldu. Ve 2023 yılı başında asgari ücretteki artış da sektörü biraz daha yavaşlattı. Tüm bunların haricinden Pakistan, Bangladeş, Çin, Vietman ile aramızdaki fiyat farkı, bizde devalüasyon olmayıp enflasyon olduğu için, yüzde 25’lerden yüzde 40’lara çıktı. Geçen yıl aldığımız siparişleri bu yılın ilk üç ayında sipariş etmekle birlikte üçüncü aydan itibaren ihracatta sert bir düşüş yaşadık. Bu durum hala devam ediyor. Bunda da en çok enflasyonun arttığı ve kurun baskılandığı ekonomik ortam etkili oldu" dedi.

Sektör sonbahar-kış sezonunu kaçırdı

Uzakdoğu ülkeleriyle Türkiye’nin arasındaki fiyat farkının yüzde 15’ten yüzde 40’a çıktığını belirten Fayat, “Faiz kararıyla birlikte döviz kurlarının nasıl bir seyir izleyeceğini bilmediğimiz için yeni kontratlar da yapamıyoruz. Artan kurla birlikte tekrar bir baskılama olacak mı, kredi maliyetlerinde artış yaşanacak mı gibi birçok soru işaretimiz var. Bir başka senaryo ise sert bir resesyon sonucu istihdam kaybı yaşanması. Aydan aya fiyatlar değişiyor. Bu yüzden de normalde şimdiden hazırlık yapmamız gereken sonbahar kış sezonunda Türkiye büyük bir iş kaybı yaşadı. "Ana pazar" olarak kabul ettiğimiz Avrupa’da Türkiye’nin alacağı siparişler Bangladeş, Çin ve Vietnam’a kaydı. Bu durumun yıl sonu ihracat verilerinde eksi olarak yansımaması mümkün değil.” “Tahminimce geçen yıla oranla yüzde 12 daha az ihracat yapacağız” diyen Fayat, “Kur enflasyona paralel olarak yükselirse gelecek sezon yaz ayı için sipariş almaya ve önümüzdeki yılı kurtarabiliriz. Yüksek faizle kur baskılanırsa bu kan kaybı devam eder” şeklinde konuştu.

"Türkiye pazarını korumalı"

Hazır giyim sektöründe maliyetin yüzde 35'ini işçilik oluşturuyor.

Türkiye hazır giyim sektörünün Avrupa pazarının yüzde 8’inde yer aldığını söyleyen Fayat, “Geri kalan yüzde 92’yi Uzak Doğu ülkeleri ve Mısır oluşturuyor. Yüzde 8’lik pazarı korumak adına Türkiye’de enflasyon ile devaülasyonun kardeş olması lazım. Kendi firmamdan örnek vermem gerekirse, bizim 14 euroya mal ettiğimiz pantolonu Bangladeş 10 euroya İtalya’ya kapı teslimi yapıyor. Yani lojistik de dahil şekilde. Bundan dolayı rakiplerimiz ile aramızdaki fiyat farkının yüzde 15’i geçmemesi lazım. Avrupa Türkiye’nin jeopolitik yakınlığını önemsiyor. Ve sektörümüz modayı yakından takip ediyor. Örneğin Mısır üretimi birçok malzemeyi ithal ederek yaparken Türkiye üretim için ithalata gerek duymuyor. Pandemide Türkiye teslim tarihlerine olabildiğince sadık kalarak iş yaptı. Fakat baskılanan kur ve yüksek enflasyon ile birlikte yüzde 35’lik işçilik maliyetleri ile Avrupa’nın Türkiye’yi daha fazla tercih edebilmesi mümkün olmaz.”