Makarna fabrikasındaki patlamada müdür tutuklandı Makarna fabrikasındaki patlamada müdür tutuklandı

“Okuyan kesimin hayalleri ve hayatları” Yazı dizisi 2. Bölüm

Az sayıdaki arkadaşlarının istediği yere geldiğini belirten üniversite mezunları, görevlendirmelerde liyakatin esas alınmaması halinde tüm çabalarına rağmen hak ettikleri yerlere gelemediklerini vurguladılar

Azat Özkahraman Son açıklanan işgücü verilerine göre 2022’nin 4’üncü çeyreği itibarıyla toplamda 65 milyon 26 bine ulaşan çalışma çağındaki nüfusun, 12 milyon 725 binle yaklaşık beşte birini, 35 milyon 89 bine ulaşan işgücünün 10 milyon 2 bin kişi ile yüzde 28,5’ini üniversite mezunları oluşturuyor. Bu verilerle birlikte mezun olan kişilerden bir kısmı kendi alanında çalışırken, büyük bir kısmı da farklı alanlara yöneliyor. 24 Saat Gazetesi olarak üniversite öğrencilerinin gelecek hayalleri ve mezunların hayallerine ulaşıp ulaşamadıklarını yansıttığımız haber dizisinin ikinci bölümünde lisans mezunlarına yer veriyoruz. Bin bir zorlukla, emek verip okul sıralarında dirsek çürütenler, mezuniyet sonrası nadiren, az sayıdaki kişinin istediği yere geldiğini belirterek, görevlendirmelerde liyakatin esas alınması halinde iyi bir pozisyonda çalışabileceklerini aksi takdirde, ne kadar çabalasalar da hak ettikleri yerlere gelemediklerine dikkat çektiler. [caption id="attachment_313481" align="alignright" width="282"] Uğur Özek[/caption] “Verdiğim emeklerime acıyorum” Ülke şartlarından dolayı mesleğini yapamayıp başka alanlarda çalıştığını aktaran Uğur Özek, yarınlara dair büyük kaygı taşıyor. Görevlendirme ve işe girişlerde liyakatin esas alınması gerektiğine işaret eden Özek, şunları söyledi: “Şu an yaptığım iş ile hayalini kurduğum meslek arasında dağlar kadar fark var diyebilirim. Şu anda 25 yaşındayım. Dumlupınar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunuyum. Bürokraside bulunma isteği ve amacıyla bu bölüme gitmiştim ama şu an bir firmada muhasebe personeliyim. Hayallerimi gerçekleştiremedim ne yazık ki. Ben üniversiteye giderken, yani 2015’te Türkiye ve Dünya çok farklıydı. Günümüzde, her geçen gün daha kötüleşen bir Türkiye var. Umarım bu karanlık, ortaçağ Türkiye’sinden kurtulabilir ve herkesin hak ettiği yerlere geldiği güzel günlerde yaşarız. Şu an için ümidim, ‘var ile yok arası’ diyebilirim. Sadece verdiğim emeklerime acıyorum. Bu sadece benimle sınırlı bir durum değil aslında, benim durumumda olan yüz binlerce genç var ülkede.” [caption id="attachment_313482" align="alignright" width="353"] Yusuf Özgür Bülbül[/caption] “Olduğu kadar demekten başka bir şey kalmıyor” Atatürk Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun olan Y. Özgür Bülbül, okul yıllarından itibaren uğraş verdiği gazetecilik mesleğinde yerel ve ulusal olmak üzere birçok kurumumda çalışmış. Çocukluk hayali olan gazeteciliği, eğitimle taçlandırıp “mektepli bir gazeteci” olan Bülbül, hedeflerine ulaştığını ancak mesleki koşullar başta olmak üzere bazı gerekçelerle istediği noktaya henüz gelemediğini vurgulayarak şunları anlattı: “Üniversiteyi kazanan her genç gibi benim de hayallerim vardı. Bunun bir bölümünü gerçekleştirmiş olsam da tam olarak istediğim noktada değilim. Ancak belirli bir doyum noktasına ulaştığımı da ifade etmek isterim. Birçok genç, okuduğu bölümü meslek hayatıyla taçlandırmak istese de mezuniyet sonrası işler yolunda gitmeyebilir. Şu an serbest haberciyim. Serbest habercilik koşulları da her geçen gün zorlaşmaktadır. Direnerek mesleğimizi sürdürmeye çalışıyoruz aslında. Olduğu kadar demekten başka bir şey kalmıyor. Kurduğum hayalleri gerçekleştirdim ancak sektörde iniş-çıkış çok olduğu için hep yükselme söz konusu değil. Dolayısıyla iyi bir yere gelsen de o yeri çoğu zaman arar oluyorsun. Bu nadir olarak bazı mesleklerde görülür.” [caption id="attachment_313480" align="alignright" width="320"] Fırat Özerk[/caption] “Sonuçta hayaller, gerçekliğin ruhudur” İnşaat Mühendisliği mezunu Fırat Özerk de, hayalindeki bölümü okuyup, bitirdiği bölüm üzerinden iş bulup çalışanlardan. Özerk, eğitim hayatı ve sonrasına ilişkin şunları aktardı: “Düşük gelirli bir ailenin, emekçi bir baba ve annenin evladıyım. Ortaokul döneminde sonra Aydın Didim’e taşınmak zorunda kaldık. Liseden sonra, eğitimime İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü bitirerek devam ettim. Mühendisliği isteyerek okumanın yanı sıra, farklı bir dünya tasarlamıştım. Hem ekonomik, hem konfor olarak farklı bir noktada olacağımızın hayalini kurardık hep. Sonuçta hayaller, gerçekliğin ruhudur. Okulu bitirip mühendis olduktan sonra çeşitli sorunlarla karşılaştık. Başta işsizlik, psikolojik baskı ve mesleki sorumluluk. Üniversitede aldığınız eğitim, yetmiyor. İş sahasındaki amatörlük süreci de ayrıca yorucu olabiliyor. Genel olarak söylemem gerekirse mesleğimi seviyorum, evet kısmen de olsa şu anki halimden memnunum. Ama hakikat bir ışıktır sönmeye gelmez. Bunu son deprem sürecinde gördük. Bu ülke, kendi mühendisine hem eğitim hem maddi ve manevi olarak ciddi destek sağlayarak, felaketleri önleme projeleri başlatmalı. Zira değer verirseniz yaşatırsınız. Gençlere tavsiye de bulunmam gerekirse, ‘Hayallerinizi asla ertelemeyin, ne olursa olsun peşinden gidin’ derim.  

Editör: Ahmet Ertüm