Yeşilgazete.org'dan Burcu Özkaya Günaydın'ın haberine göre, günden güne genişletilen “rezerv alan”ların hukuki olarak netleştirilmiş herhangi bir çizgisi olmadığı için kapsamının da sürekli olarak değişmesinden endişe eden Hataylılar, “yurtsuzlaştırılmaya” karşı neredeyse haftanın her günü eylem yapıyor.

Tarihi kent merkezinin imar planı, bayram tatilinde yayınlandı: İtiraz için üç gün süre!

Bu arada Antakya’nın tarihi kent merkezinin planı Çevre ve Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sayfasında 11 Haziran tarihinde yayımlandı. 5 Nisan 2023 tarihinde Resmî Gazete‘de yayımlanan “6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi” kanunu kapsamında hazırlanan plan, 11 Haziran 2024’ten itibaren itiraz hakkı da içinde olmak üzere 15 gün süre askıya çıkarıldı. 15 günlük sürenin 11 günü resmî tatil. Birçok kişinin yasanın askıya dahi çıktığından haberi dahi yok.

Tarihi Antakya’da çok fazla işyeri ve dükkânın yeşil alan olduğunu, eski köy garajları denilen ve işyerleriyle dolu ticaret merkezinin konut yapıldığını belirten Mimarlar Odası Başkanı Mustafa Özçelik, yasanın çok fazla mülkiyet kaybına neden olacağını, itiraz süresinin de bayrama denk gelmesinin iyi niyetten uzak olduğunu söylüyor.

‘Rezerv alan’da yer aldıklarını telefon mesajıyla öğrendiler

Peki nedir bu “rezerv alan” ve kentliler için ne anlama geliyor?

“Rezerv alan” kavramı Hataylıların hayatına 2023’ün kasım ayında, ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin TBMM‘de kabul edilmesiyle girdi.

Yeni düzenlemeyle rezerv yapı alanı tanımındaki yeni yerleşim alanı ifadesi yasadan çıkarılarak, meskun mahal şartı kaldırıldı. Böylece gerekli görülen tüm alanlar rezerv yapı alanı ilan edilebilecek. Rezerv yapı alanı ilan edilen yerler dönüşüm için boşaltılıp yerine yeni yapılar inşa edilecek.

Basında yer alan haberlere göre, “Hatay’ın Antakya ve Defne ilçelerinde 207 hektarlık alanın rezerv ilanıyla, Türkiye’de ilk kez bir yer rezerv alan oldu.” Fakat aralık ayında ilk rezerv alanın Antakya ve Defne ilçelerinde değil, Samandağ’da olduğu ortaya çıktı. Depremde Defne ve Antakya ilçeleri kadar hasar almayan, esnafın aktif iş yaptığı Samandağ Çarşı Merkezi’nin rezerv alan yasası meclisten geçmeden dört ay önce rezerv alan yapıldığı ortaya çıktı. Dükkân sahipleri, bu durumu Tapu Müdürlüğü’nden telefonlarına gelen mesajla öğrendi.

14 Aralık’ta Antakya ve Samandağ ilçelerinde toplantı yapan Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Vedat Gürgen, kamu yararını düşündüklerini öne sürerek, yeniden inşaat projelerini hayata geçirebilmeleri için para harcamaları gerektiğini, bunun için de “tam yetki”ye ihtiyaç duyduklarını söyledi:

” Bu yüzden rezerv alan yaptık. Rezerv alan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘na yetki vermek demek. Kimsenin malına el koymayız. Devlet deli mi sağlam binaları yıksın.

Bu konuşmadan birkaç ay sonra ise ilan edilen rezerv alan içinde kalan sağlam yapılara da boşaltma için tebligat geldi. Nisan ayında içinde insanların yaşadığı on evin, “rezerv alanda kaldıkları” gerekçesiyle boşaltmaları istendi. Yetkililer , rezerv alan içinde kalan sağlam evlerin ‘bütünlük’ açısından yıkılacağını açıkladı.

Tek katlı, bahçeli sağlam evler de yıkılıyor

Vatandaşların çoğunun karşı çıktığı, Hatay Barosu Hukuk Komisyonu’nun ‘mülkiyet gaspı’ diye nitelendirdiği “rezerv alan” uygulamasını, Hataylıların büyük çoğunluğu istemiyor.

Uygulama her geçen gün genişlerken, depremzede kentliler de buna karşı örgütleniyor. Gazi ve Çekmece mahallelerinde aylardır rezerv alan uygulamasına karşı düzenli olarak eylemler gerçekleştiriliyor. Protesto eylemlerine CHP Hatay Milletvekilleri Nermin Yıldırım Kara ve Mehmet Güzelmansur‘un da aralarında olduğu çok sayıda siyasi parti temsilcisi, sivil toplum örgütü temsilcileri de katılıyor.

Gazi Mahallesi’nin bir kısmı tek katlı, bahçeli evlerden bir kısmı da çok katlı binalardan oluşuyor. Depremde büyük bir kısmı yıkılan mahallede can kaybı da çok fazla olmuştu. 32 sağlam binanın kaldığı mahallede, 26 hanede insanlar yaşamaya devam ediyor. Gazi Mahallesi Muhtarı Süleyman Çakar, mahallede ilk zamanlardan itibaren kalanlar olmasına rağmen elektrik verilmediğini, kendi muhtarlık konteyneri de dahil elektriği jeneratörle sağladıklarını anlatıyor.

Depremin üzerinden dokuz ay geçtikten sonra elektrik bağlanıp, insanlar dönmeye başlayınca mahalle de kalabalıklaşmış.

"Siteler Hatay’ın çok renkli kültürüne uygun değil"

Hataylıların “rezerv alan” uygulamasına karşı çıkışının iki temel nedeni bulunuyor: Birincisi sağlam evlerinin yıkılıp yıllarca borçlandırılarak yeniden ev sahibi yapılma isteniyor olmaları, ikincisi ise kültürleri ve yaşam tarzlarını kendi gelenek ve isteklerine göre sürdüremeyecek olmaları.

Çoğu tek katlı, müstakil evlerin bahçeleri bulunuyor ve parselleri de oldukça geniş. Kışın çok sert geçmediği kentte, bu bahçeler evin bir parçası olarak kullanılıyor. Hemen hepsi de dini ritüeller için kurban kesip “hayır yemekleri” düzenlemek için tasarlanmış. Depremzedeler bu kültürü kaybetmek istemiyor. Ayrıca yıllardır bir arada yaşadıkları ve ortam yaşam alanları oluşturdukları için, her yerin “siteler halinde” organize edilmesi nedeniyle dışarıdan, Hatay’ın çok renkli kültürüne yabancı çok sayıda insanın yaşam alanlarına taşınmasından endişeleniyorlar.

‘Orta hasarlı’ ev sahipleri ortada kaldı

Depremden sonra binalara ‘hasarsız’, ‘az hasar’, ‘orta hasar’, ‘ağır hasar’ statüsünde raporlar verilmiş; az hasarlı ve hasarsız statüsünde olan binaların tadilatları yapılarak kullanıma açılmıştı. Ağır hasarlı binalar ya yıkıldı ya da yıkım için sırasını bekliyor. Orta hasarlıların durumu ise belirsiz. Yetkililer önce bu binaların da yıkılacağını açıkladı, sonra kat maliklerine “güçlendirme” yapmaları önerildi.

Ancak bu durum da yeniden değiştirildi, ve orta hasarlı binada evi olan depremzedeler, statü belirsizliğinden dolayı uzun süre ne yapacağını bilemedi. Üstelik evleri ne yıkılan ne de güçlendirme yapabilen depremzedeler bu sebeple konteyner kentlere de yerleştirilmedi. Ayrıca taşınma, kira bedeli gibi desteklerden de faydalanamadılar.

Bu süreçte birkaç defa da Çevre Şehircilik İl Müdürü İsmail Ceylan’ın katılımıyla halk bilgilendirme toplantıları yapıldı. Ancak geçen mart ayında Çekmece mahallesinde yapılan toplantı gibi hemen hepsinde ne bu kişiler ne de “az hasarlı” ve “hasarsız” bina sahipleri sorularına yanıt alabildi.

Eylemlerde yetkililer net cevap veremiyor

Çekmece, Gültepe, Gazi mahallelerinin rezerv alandan çıkma mücadelesi toplantı, eylemlerle sürerken, rezerv alan haritasına yeni mahalleler de eklendi: Antakya ilçesine bağlı Aksaray, Saraykent, Akasya. Bu mahallelerin bir kısmı depremde yıkıldı, kalan binalar ise hasarsız raporlu. Mahalleliler, yaşadıkları bölgenin rezerv alana dahil olduklarını tapu kayıtlarına baktıklarında öğrendiklerini, muhtarın bile bilgilendirilmediğini anlatıyor.

Ceylan, yapılan bu “oldu bitti” uygulamasına karşın iki kez protesto eylemi yapan vatandaşları ziyaret ederek, “Bu bölümün rezerve olduğunu bilmiyordum, haberim yok. Ben şimdi bakanlıkla irtibata geçeceğim, sorunu çözeceğiz” dedi.

Akasya Mahallesi’nden beş kişilik bir heyete eylemin yapıldığı gün (3 Haziran) görüşmek için randevu da veren Ceylan, görüşmeye giden mahalle heyetine yine net bir yanıt veremedi.

Birkaç gün sonra tekrar uygulamayı protesto etmek için toplanan mahalleliler, polis şiddetine maruz kaldı, dört kişi gözaltına alındı. Bu eyleme de açıklama yapmak için gelen İl Müdürü İsmail Ceylan, söz konusu mahallelerin rezerv alan içinde olmadığını tekrarlamasına rağmen, depremzede mahallelilerin “Öyleyse neden evimize işlem yaptıramıyoruz, neden evimiz tapu kayıtlarında ‘rezerv alan’ içinde görülüyor’ sorularına yanıt veremedi.

"Somut bir gerekçe gösterilmeden rezerv alan ilan edilebiliyor"

Dışişlerinden Irak'taki nüfus sayımına ilişkin açıklama Dışişlerinden Irak'taki nüfus sayımına ilişkin açıklama

Rezerv alan ilan edilen mahallelerle irtibatta olan; eylem miting, mahalle toplantıları örgütleyenlerden biri de Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Hatay İl Sözcüsü Hasan Özgün.

6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun içeriğinin 2023 yılının kasım ayında meclise sunulan torba kanun teklifi ile değiştirildiğini belirten Özgün şunları anlatıyor:

“Eski yasaya göre herhangi bir alanın rezerv alanı olabilmesi için yerleşim alanları dışında boş bir yer olması gerekiyordu. Kasım ayında yapılan değişiklikle bir Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kuruldu. Şu anda Türkiye‘nin herhangi bir yeri, somut bir gerekçe göstermeksizin rezerv alanı ilan edilebilir. Çünkü yapılan değişiklikle artık insanların oturduğu ve yaşadığı yerler de rezerv alan ilan edilebiliyor. Bu değişikliğin yol açtığı ihlal durumlarının ilk örneklerini biz Hatay’da gördük. İlk etapta sekiz mahalle rezerv alanı olarak ilan edildi. Şimdi bu sekiz mahalleye yeni yeni mahalleler ekleniyor. Rezerv olacak alanlar belirlenmiş ancak parça parça açıklanıyor. Bütün tapular iptal edilerek yeniden geniş ölçekli bir parsel düzenlemesi yapıyorlar. Nereden yol geçecek, nereden cadde geçecek, neresi park olacak, bunların hepsi çok geniş ölçekte belirleniyor. Önceden belirlenmiş hepsi, ilanları parça parça yapılıyor. Bunu da halktan gelecek toplu bir tepkinin önüne geçmek için yapıyorlar.”

"Halka geçerli olmayan eski mevzuat anlatılıyor"

Özgün, Hatay Valisi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün bu konudaki tüm yetkililerin vatandaşın gözünün içine bakarak durumu çarpıttığını söylüyor:

“’2 yıl ödemesiz 18 yıl faizsiz borçlandırma’ diyorlar. Bu eski afet yasası uygulaması. Rezerv alan ise 6306 sayılı kasım ayındaki kentsel dönüşüm yasasına tabi. Halkı ikna etmek için eski yasa anlatılıyor. Faizsiz 18 yıl vade vaadi doğru değil. Yasa ne kadar yıl olduğunu söylemiyor ama ‘memur maaş oranında 6 ayda bir zamlanır’ diyor. Mesela kredi çekip ev aldınız, siz o kredi taksitini ödeyene kadar banka eve ipotek koyar ama tapu sizin adınızadır ve elinizdedir. Devlet ise borç bitene kadar sana ‘tapu yok’ diyor. İpotek değil, tapu yok. Borcu ödeyemezseniz ya da vadeler bitmeden başınıza bir şey gelirse, bu durumda miras da bırakamıyorsunuz. Bakana bu soru sorulduğunda, ‘O kadar olsun miras da bırakmayıversinler’ dedi. ”

Editör: Ziya Burak Erol