CEMRE POLAT/ANKARA - Erdem Bayazıt’ın “Birazdan Gün Doğacak” şiirinden, umudu yeşertecek sanatçılarımıza:
Beton duvarlar arasında bir çiçek açtı
Siz kahramanısınız çelik dişliler arasında direnen insanlığın
Saçlarınız ızdırap denizinde bir tutam başak
Elleriniz kök salmış ağacıdır zamana
O inanmışlar çağının
Şimdi siz taşıyorsunuz müjdenin kurşun yükünü
Çatlayacak yalanın çelik kabuğu
Sizin bahçenizde büyüyecek imanın güneş yüzlü çocuğu…
6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen illerimizden Hatay'ı ve yaşananları unutturmamak için bir araya gelen Hatay Akademi Senfoni Orkestrası ile Sanatçı Hikmeti Tabiyeci, Hatay’ın duvarlarını renklendirmek için buluşuyor. Depremin yıldönümüne yaklaşırken mağduriyeti sömürmeyi değil, umut verici bir dayanışma çağrısında bulunmayı tercih eden sanatçılar, yıkılan umutları sanatın ışığıyla yeşertmek için buluşuyor.
Hatay Akademi Senfoni Orkestrası’nın davetiyle depremin yaralarını sarmak amacıyla başlayan proje bir sanat etkinliği olmaktan öte bir dayanışma çağrısına dönüştü. Sosyal medya hesapları aracılığıyla projeyi duyuran İllüstratör ve Grafik Sanatçısı Hikmeti Tabiyeci, bir günden kısa süre içinde destek olmak isteyenlerden binlerce etkileşim aldığını aktardı.
Konuya dair “Çalışmada kullanılacak boyaların masrafını orkestranın karşılamasını istemediğim için sevenlerime sosyal medya hesaplarımdan çağrı yaptım. Instagram’dan 24 saati geçmeden 400 bin etkileşim aldık. Gönderiye 15 binden fazla beğeni, binlerce paylaşım ve yüzlerce yorum geldi. Arta kalan boya olursa oradaki sanat öğrencilerine bırakacağım” diyen sanatçı, çalışmanın ayrıntılarını gazetemize anlattı.
Tabiyeci, “Yıkılan duvarlara resimler çizeceğiz”
Projede resmedeceği çalışmalarıyla Hatay'ın olgunluğunu ve dayanışmayı yansıtacağını söyleyen sanatçı, çalışmanın fikir aşaması hakkında detaylı bilgiler verdi. Tabiyeci, “Hatay Akademi Senfoni Orkestrası ile bağımız deprem zamanında başladı. Destek paylaşımları sayesinde tanışmıştık, birbirimizden haberdardık. Orkestradan içten ve incelikli bir davet aldım. ‘Depremin yıldönümü yaklaşırken buraya gelsen, duvarları renklendirsen’ dediler. Yıkılan veya yıkılmayan duvarlara ufak tefek bir şeyler yapmamı istediler ben de seve seve kabul ettim.
Normalde bu tür moral çalışmaları profesyonel şekilde ilerler ama bu fikir ortaya çıktığında bir dayanışmaya dönüştü. Orada hangi duvara ne yapacağımız belli değil. Orkestra çok profesyonel bir ekip fakat söz konusu Hatay… Devlet Planlama Teşkilatı’nın bile konteynerde kaldığı bir şehirden bahsediyoruz. Dolayısıyla inisiyatif almak gerekiyor, ‘Nasıl dayanışma sağlayabiliriz?’ diye bakmak gerekiyor. Kendimi, etkinliğe davetli bir sanatçı olarak görmekten ziyade dayanışmanın bir parçası olarak görüyorum.
Onlar, sanatın müzik kısmını icra ediyor, ben görsel kısmını icra ediyorum. Çalışma bu açıdan da çok değerli. Beni davet etmeleri onur verici. Reddetmek mümkün değildi. Yıkılan-yıkılmayan tüm duvarlara hep beraber resim çizeceğiz” diye anlattı.
“Başkent Üniversitesi’nden sanatçılar gelecek”
Tabiyeci’nin paylaşımlarını görerek yurt dışı ve yurt içinden proje için Hatay’a gitmek isteyen çok sayıda kişi olduğunu söyleyen sanatçı, “Bu çalışma benim tekelimde olmadığı için etkinliği herkese açık hale getirdim. Çalışmaya çok fazla sanatçı gelmek istedi hatta Başkent Üniversitesi’nden bir minibüs sanatçı gelecek. Berlin’den gelmek istediklerini söyleyenler oldu.
Dayanışma çağrısına sosyal medyadan çok fazla dönüş aldık. Hatay’dan, Adıyaman’dan, Malatya’dan Türk Psikologlar Derneği, Tabipler Odası, çocuklarla ilgili dernekler ‘Nasıl yardımcı olabiliriz?’ diye aradılar. Orkestraya yük olmamak için boya almalarını istemedim. ‘Madem bir dayanışma içindeyiz, hep beraber yapalım’ diye sevenlerimden boya desteği istedim. Üretimi ve dayanışmayı seven bir kesimde tanınan bir sanatçı olduğumu tekrar görmüş olmak benim için güzel” diye konuştu.
“Bu bir bağış değil, dayanışma”
Dayanışmanın insanları “yan yana” getirdiğinin altını çizen sanatçı, “Hatay’daki sanatçılar da haberi alınca çok sevinmiş, onlar da yardıma gelmek istiyorlar. Ortalama bir yeteneğim, ortalama bir yaratıcılığım var ama toplumsal kaygılar güderek kıvılcım yakabilmeyi başarabiliyorum. O yüzden böyle bir etkileşim sağlayabildim. Şu mesajı vermek çok önemli: ‘Bu bir bağış değil, dayanışma.’
İnsanlar bağışla dayanışma arasındaki farkı çözememişler. Sanırım deprem bizde böyle toksik bir kültüre sebep oldu. Bağış, tepeden aşağı doğru inen bir şeydir. Bağışladığın şey senden çıkar ama dayanışma yan yana olmaktır. Dayanışmada verdiğin şey senin olmaya devam eder, orada senden bir parça olur ve hesap sorma hakkın olur. Ben bu çalışmada dayanışmaya fırçalarımı katıyorum, sen boyalarını katıyorsun. O boya senin olmaya devam ediyor, o resimde senin bir katkın olmaya devam ediyor” sözlerini aktardı.
“Umuda dair şeyler çizeceğim”
Duvarlara bol çocuklu, bol umutlu resimler çizeceğini söyleyen sanatçı, “Genelde umuda dair şeyler çizeceğim ama bu toksik bir umut olmayacak. Yeniden inşaya dair, Hatay’ın çocukluğuna döndüğünü gösteren resimler olacak. Hatay ilk kez yıkılmamış. Hatayın olgunluğu birden fazla kez büyümesinden kaynaklanıyor olabilir.
Hatay, olgunluğunu defalarca olgunlaşmak zorunda kalarak elde eden bir şehir. İlk çağlardan beri çocuk olup tekrar büyümüş, şimdi tekrar büyüyecek. Buna dair görseller yapacağım, çocuk görselleri üzerinden bir şeyler yapmayı planlıyorum” diye anlattı.
“Acıları fetişizme döndüren sanat, sanat değildir”
Sanatçının mağduriyeti sömürmemesi, acıyı yansıtırken ajitasyon yapmaması gerektiğini söyleyen Tabiyeci, “Hiçbir zaman mağduriyet pornosu yapan bir sanatçı olmadım. Benim açımdan mağduriyet failinden ayrı düşünülemez. Acıları dışa vuran, bir fetişizme döndüren sanatı sanat olarak kabul etmedim. Toplumsal gerçekçi bir sanatçı olarak bunu hiç ahlaki bulmadım. Toplumsal gerçekçi sanatçılar toplumun dönüşümünde yer alan, kendini buraya konumlandıran sanatçılardır.
Bu proje de hiçbir mesaj içermeden, dünyayı kurtarma amacı gütmeden ortaya çıktığı için çok güzel oldu. İşi ulvi kılan, toplumsal kılan şey bu mütevazılıktır. Yaptığım şey toplumda ne zaman ses getirse tepede değil, yanlarında olduğum için insanları cezbetti” sözlerini aktardı.
TARTIŞMAYA ÇAĞRI
“Sanatçıların toplumsal problemlere duyarsızlığını protesto ediyorum”
“Toplumsal gerçekçiliği canlandırmaya ihtiyacımız var” diyen Tabiyeci, “yeni model” sanatçıların yaklaşımıyla sanatı sadece yaratıcılığa indirgeyen bir görüş ortaya çıktığını söyledi. Sanatçıları konuya dair tartışmaya davet eden Tabiyeci, şöyle konuştu: “Son toplumsal gerçekçi sanat akımından beri öyle bir savrulduk ki araya arabesk girdikten sonra toplumsal gerçekçilik sığ görüldü. Toplumsal sorunlarımız geçmiyor, güncelleniyor.
Şu an Yaşar Kemal gibi ağaya kızıp dağa çıkan bir İnce Memed’le toplumsal gerçekçilik yapamayız. Şu an hayatımızda kadın problemleri, çocuk problemleri, hak ve özgürlük problemleri, temel insani değerlerin yitirilmesi gibi toplumsal problemlerle karşı karşıyayız. Sanatçıların bu konudaki duyarsızlığını prostesto ediyorum, eleştiriyorum.
İnce Memed’i tekrar dağa çıkarmalarına gerek yok. Bizim güncel dertlerimiz var. Tıpkı İran’da olduğu gibi sanatta toplumsal gerçekçiliği yeniden canlandırmaya ihtiyacımız var. Toplumsal gerçekçi sanat, çağdaş sanatın negatifi değil, bunlardan bağımsız olmak zorunda değil.
Tartışmaya çağrı yapıyorum. Sanatçıların göreve gelmesi gerekiyor. Kendilerini ve yaratıcılıklarını teşhir etmeyi bırakıp ‘Falanca sergide hangimiz yer alacağız, hangimiz viral olacağız?’ diye bayağı arzulardan kopmaları gerekiyor.”
Hatay Akademi Senfoni Orkestrası ve Hikmeti Tabiyeci Hatay’ın duvarlarına “umudu” çizecek
Hatay Akademi Senfoni Orkestrası ile Sanatçı Hikmeti Tabiyeci, 6 Şubat depremlerinin yıldönümüne yaklaşırken deprem gerçeğinin yarattığı izleri hatırlatmak için bir araya geliyor. Hikmeti Tabiyeci, orkestranın davetiyle Hatay’ın duvarlarına resimler çizecek. Tabiyeci’nin sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı çağrıyla birçok şehirden ve ülkeden sanatçılar, dayanışmaya destek olmak için Hatay’da buluşacak. Hikmeti Tabiyeci, çalışmanın ayrıntılarını gazetemize anlattı.
Editör: Ramazan Atabey
Yorumlar