Haluk Levent'e dokunmayın bari...
Can PULAK
Aslında turizmi ve geleceğini yazacaktım ama, öyle yanlışlara ve akla ziyan gelişmelere tanık oluyoruz ki, turizmden önce onların üzerinde durmakta yarar var.
Korona ile fena sayılmayan bir mücadele yapıyoruz. Amerika’nın halini gördükçe, durumumuza şükrediyoruz. Koskoca bir ülkeyiz, 82 milyondan fazla nüfusumuz var ve yaptığımız onca siyasi yanlışa ve eksiğe rağmen, genel durumumuz pek de kötü değil. Tabii sağlık tablosunu kasdediyorum.
Hal böyle iken akılalmaz işler yapıyoruz.Düşmanla savaşır gibi belediyelerle savaşıyoruz. Farklı düşünen insanları yok sayıyoruz.Hapishaneleri boşaltırken bile, siyasi hesapları ön planda tutuyoruz. Yardım toplayan belediyelere teşekkür edeceğimize, aşevlerini ve daha çok garibana el uzatan girişimleri destekleyeceğimize, hayır işlerini arttıracağımıza, (bunları benden başka kimse yapamaz) zihniyetiyle engel oluyoruz. Bu ve benzer davranışların aklı başında olanların büyük tepkisini çektiğini söylememe gerek var mı acaba?
Olağanüstü günler yaşıyoruz, çok zor bir dönemden geçiyoruz. Böyle bir dönemi elbirliğiyle aşabiliriz. Bırakalım isteyen yardımı istediği gibi yapsın. Yardıma engel olmak nasıl bir şey? Kimin aklına geliyor bunlar, kimin aklından çıkıyor? Belediyelerin sağladığı yardım paralarını bloke etmek, yardımla ilgili gayret ve çabaları durdurmak,insani yaklaşımlara set çekmek kime ne fayda sağlar? Bari Haluk Levent’e dokunmasalar…Onun Ahbap Derneği öyle büyük yardımlar ve hayırlı işler yapıyor ki, Ankara onu da fark edecek diye ödüm kopuyor.
Zor durumda olan milletlere yardım etmek güzel bir şey. Böyle bir davranış ulusumuza onur verir. Ancak böyle bir destek, kendi ihtiyaçlarımız karşılandıktan sonra yapılmaz mı? Millet maske bekler, hastaneler bile koruyucu malzeme sıkıntısı çekerken, biz ileri ülkelere yardım yüklü uçaklar kaldırıyoruz. O ileri ülkeler ki, bizim felaketlerimize hep seyirci kalır ve sadece (geçmiş olsun) mesajları yayınlarlar.
Maskeyi bakanlık mı dağıtsın, eczaneler mi satsın, belediyeler mi ulaştırsınlar insanımıza? Günlerce bununla uğraştık, kim dağıtırsa dağıtsın, yeter ki belediyeler yapmasınlar bu işi. Şu zihniyete bakın, maske dağıtma adresine belediyeler girmesin diye halkı maskesiz bıraktık. Bu kadar basit yanlışlar ve benzer ısrarlar, bir çuval incire zarar vermiyor mu? Hapishaneleri boşaltırken de dikkatsiz davranmadık mı? İşimize geleni saldık, gelmeyeni içerde tutmaya devam ettik. Türkiye’nin başına gelen belaların faturasını, içerde tuttuğumuz bir avuç düşünce suçlularına, birkaç gazeteciye çıkarmadık mı?
Korona belasında sadece sağlık açısından değil, ekonomik açıdan da büyük zararlar görüyoruz. Çalışanların bir kısmı işini kaybetti, esnaf dükkanını kapattı, yevmiyeliler mahvoldu.Ekmeğini taştan çıkaranlar perişan. Bu durumda devlet yardımının adil şekilde dağıtılması gerekmez mi? Burada da büyük bir kargaşa var.İhtiyaç sahiplerinin bir kısmının henüz kapıları bile çalınmış değil. Muhtarlara sorsalar, kimin aç kimin tok olduğunu onlardan iyi bilen çıkmaz.Ama hayır, belediyeleri bile yaklaştırmıyorlar ki yardım işine, değil muhtarları bulaştırsınlar. Yapmayın beyler, bu kadar da çapsız düşünmeyin.Çıkın siyasetin tezgahından ki, herkes size yardım etsin. Gün fırsattan istifade değil, birlik ve beraberlik günüdür. Lütfen tutun uzanan yardım ellerimizi, Türkiye’yi hep beraber koşturalım hedefe.
Çoktandır yönetimde ipin ucunu kaçırdığımızı söylüyorum. Gelin beraber tekrar yakalayalım şu ipin ucunu. Öyle yapmazsak, çok sayıda bomboş binanın beklediği Atatürk Havaalanına milyonlarca lira harcayıp yeni hastane binası dikme, Salda gölündeki cinayet benzeri doğa katliamlarını sürdürme, devletteki müthiş ve feci israfa inatla devam etme, televizyonlara ceza kesme hastalığı, tıpkı Corona gibi salgın halini alacak.
Hayır aklımdan öyle şeyler geçiyor ki, ben de düşünce ipimin ucunu kaçırdım galiba.Yanlış üstüne yanlış yapan bir yönetim, acaba (benden sonrası tufan)mı demeye başladı? Öyle ya, Korona zaten kötü giden ekonomimizi iyice zorluyor, işsizlik çığ gibi büyüyor, yapılan yardımlar hora geçmiyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Eleştiriler, kızgınlıklar, öfkeler giderek artıyor. Zaten para da kalmadı. Merkez Bankasındaki ihtiyaç akçelerini bile harcadık. Eski dostlar da yeni partiler kurarak karşımıza çıkıyorlar. Bunlar CHP’den oy alacak değil ya, bizi parçalayacaklar. Bu durumda muhalefete çekilmek daha doğru bir hareket olmaz mı? Madem o kadar kolaydı, gelsin Bay Kemal idare etsin de Türkiye’yi görelim bakalım…
Akıl ipinin ucu kaçtı mı,toplamak kolay olmuyor. Görüyorsunuz iş nerelere kadar gidiyor. Öyle yada böyle, mevcut duruma bakınca yönetimin havlu atmak istediği gibi bir görüntü, ister istemez akla geliyor. Ama dileğimiz odur ki, yaptığımız yanlış ve ısrarlardan çabuk dönelim, geleceğin politikasını hep birlikte oluşturalım, siyasi çekişmeleri bir yana itip, elele vererek şu dar boğazdan çıkalım. Aksi halde, hatalarda ısrarın çok büyük ve ağır faturasını milletçe ödemek zorunda kalırız.