Haber Merkezi - Türkiye Gazetesinden Akif Bülbül'ün haberine göre, medya temsilcileri ile bir araya gelen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Filistin-İsrail savaşı başta olmak üzere Türkiye ve dünyayı ilgilendiren kritik meselelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Bakan Fidan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Uluslararası toplumun bu süreci engelleme yolunda herhangi bir çaba göstermemesi, sistem için ciddi bir kırılma anı olmuştur. Bölgedeki güç dengeleri değişmeye başladıkça, politik tavırların da değişeceğine inanıyorum. Bu, o bölgede ABD'nin ve İsrail'in en yakın arkadaşı olduğu var sayılan ülkeler için de geçerli. Şu anda alınan tavırlar, dostluktan ya da düşmanlıktan alınmıyor, çaresizlikten alınıyor. ABD'nin ya da bazı Batılı ülkelerin İsrail'e kayıtsız şartsız destek vermeleri ciddi bir sorun. ABD'nin İsrail adına savaşmakta olduğu bir denklemde bölge ülkeleri karşı gücü geliştirmek isteyecektir. Gazze'deki türden katliamların bir daha olmasını istemeyenler, bundan sonra çok büyük bir silahlanma ve güç arayışına girebilirler diye düşünüyorum. Gazze'de yaşananlar, Batı'nın ve Avrupalıların bütün repütasyonlarını, bütün biriktirdikleri krediyi bir anda kaybetmelerine yol açtı.ABD'nin, Batının kayıtsız şartsız İsrail'e destek verdiği bir yerde bölgedeki tabii ki güç kullanma imkanı yok. Rusya'nın ve Çin'in tabi burada daha farklı bir pozisyonlanma içerisinde olduğunu, bölgedeki rekabet denkleminin başka bir yere evrildiğini de görmek lazım. İslam dünyası olarak bizim yapmamız gereken çok şey var. Esas tavır, Batıya konulmalı.
Kızıldeniz'deki gerginlik
Çok boyutlu bir yaptırım savaşı, zaman zaman istihbarat savaşı, zaman zaman da fiili askeri çatışmaya ve eyleme doğru evriliyor. Bütün alanlarda devam eden bir çatışma süreci. Kızıldeniz'deki özellikle ticaret yollarına yönelik faaliyet ABD'nin 'Bunu kontrol altına biz almak istiyoruz' diye Batıyla bir ittifak oluşturma çabası, bir deniz ittifakı ve buna yönelik bir ortak operasyon başlatması meselesi. Bölgesel yayılma meselesi, savaşın yayılması ciddi bir risk. Bu esasen, başka denklemlerin de hesapta olduğunu ortaya koyuyor. Ama günün sonunda şu anda bölgede olan her şey Filistin meselesiyle Gazze'de yürüyen katliamla direkt ilintili görünüyor. Bu savaşın yayılması ciddi bir tehlike. Biz bunu Batı toplumlarına ve Doğu toplumlarına da anlatıyoruz.
"Radikal örgütler devreye girebilir"
Devletler gerektiği kadar sert tavır, tedbir almazlarsa kamuoyları bu konudan tatmin olmazsa, kamuoyu çeşitli gerekçelerle bu meseleyi kendi eline almaya yönelebilir. Bu radikal örgütlere zemin hazırlar. Bu türden sert kırılmaların olduğu dönemlerde, bölgede toplumsal hareketlilik oluyor. Şimdi bölge rejimlerini en fazla yıpratan konuların başında hep Filistin meselesi gelmiştir. Batının ikircikliği ve Batıya buna yönelik gerekli tavrın konulamaması, siyasal reaksiyona yol açmıştır.
Tarafların Hamas'a bakışı
Tarafların Hamas ile ilgili tutumunda, 7 Ekim öncesi ile sonrası arasında bir şey değişmedi. Netanyahu'nun Batıya anlattığı bir kurgu var. Biz diyoruz ki: Hiçbir gerekçe ile on binlerce sivilin ayrım gözetmeksizin öldürülmesi mümkün değil. Bunun adı barbarlıktır. Eğer Hamas'a yönelik tanımlamaları siz sivil katliamı üzerinden yapıyorsanız, aynı kuralı İsrail için de uygulamanız lazım. İsrail'in yaptığı katliam hiçbir şeyle kıyaslanacak bir katliam değil.
Lübnan'la savaş ihtimali
Dışişleri Bakanı Fidan İsrail'in, Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri ve arkadaşlarına yönelik Beyrut'taki suikastın ardından savaşın bölgeye yayılma eğilimini göstermesinin bir emaresi olup olmadığına ilişkin soru üzerine şunları kaydetti:
"İsraillilerin, Lübnan'la savaşa girmemek için kendilerini zor tuttuğunu düşünüyorum. Ama hep söylüyorum. Bu yol çıkmaz sokaktır. Öyle bir şey olursa bu savaş tabii ki bitmez. Tam tersine, meselenin çözülmesi isteniyorsa, barış ve iki devletli çözüme odaklanmak lazım.
Tehditleri zor kullanarak ben elimine edeceğim dediğiniz zaman, burada belli şeylerin olacağını öngörmek zor değil açıkçası."
Irak ile iş birliği
Bakan Fidan, 12 şehit verdiğimiz Irak'ın kuzeyindeki kalleş saldırılara ilişkin şunları söyledi:
"Bu eylemlerden önce bir ortak güvenlik toplantısı yaptık. Geliştirdiğimiz format bugüne kadar olmamış bir formattı. 4-5 saat konuştuk. Konuların hepsini masaya yatırdık. Bağdat'taki PKK farkındalığı son 3 yılda 4 yılda ortaya çıkartabildiğimiz bir şey açıkçası. PKK, Türkiye'ye karşı kurulmuş bir örgüttür. Türkiye'de bir metrekare toprak bile kontrol etmiyor. Ama Irak'ta büyük toprak alanlarını kontrol eder noktaya gelmişler. Sincar, Mahmur'u şimdi dağıtıyorlar. Mahmur, Süleymaniye, Zaho, Kandil vesaire buralarda PKK varlığı var. Onlara da diyoruz ki 'İstiyorsanız siz çözün, istiyorsanız beraber çözelim, bırakın biz çözelim yani biz savaşmaya devam edeceğiz. Zaten siz isteyin istemeyin. Bunda bir sıkıntımız yok. Bu konuda da netiz.' Bizim oradaki varlığımızın tek sebebi PKK ile mücadele. Siz PKK ile mücadeleyi sahiplenirseniz bizim de o zaman şey yapmamıza gerek kalmaz. Bu kadar fazla telaş göstermemize sebep kalmaz."
BLİNKEN TÜRKİYE'YE GELİYOR
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ABD'li mevkidaşı Blinken'ın cumartesi günü Türkiye'ye geleceğini söyledi.
SURİYE İLE TEMASLAR
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye görüşmelerine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Astana Mutabakatı çerçevesinde çizdiğimiz bir resim var. Onun korunması önemli. Biz bu çatışmaların çıkmamasını niye önemsiyoruz? Her türlü çatışmadan bizim ayrıca dikkat ettiğimiz terör örgütü ciddi bir şey alıyor, kendine fırsat alanı oluşturuyor. Onun olmaması için biz belli bir denklemde çatışmasızlığın devam etmesini, tarafların bulundukları pozisyonlarda kalmasını temin edecek yoğun bir diplomatik ve diğer faaliyetler içerisindeyiz. Onun içerisinde çok fazla emek var. Hem istihbarat tarafında hem asker tarafında hem bu tarafta yani bu denklemi bu şekilde götürmek çok büyük bir emek."