Ankara'da 13 Mart 2016'da Kızılay'daki Güvenpark'ta 36 kişinin katledildiği, 341 kişinin de yaralandığı terör saldırısına ilişkin Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 6 sanık yönünden verdiği bozma kararının ardından yeniden görülen davada karar verildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yeniden görülen davaya hayatını kaybedenlerin yakınları ve avukatları katıldı. Sanıklar Mehmet Veysi Dolaşan, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan, Velat Cin, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan ve İbrahim Halil Demirer de Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan SEGBİS ile duruşmaya bağlandı.
Sanıklar, haklarındaki suçlamaları kabul etmedi.
Sanıkların ve avukatlarının savunmalarının ardından Mahkeme, Yargıtay kararı doğrultusunda sanık Mehmet Veysi Dolaşan’a 32 kişiyi bombalayarak öldürmeye yardım suçundan 960 yıl hapis cezası verirken olayda hayatını kaybeden 4 çoğu öldürmeye yardım suçundan ise 120 yıl hapis cezası verdi. 32 çocuğu öldürmeye teşebbüse yardım suçundan ise 384 yıl hapis cezasına çarptırılan Dolaşan, 309 kişiyi öldürmeye teşebbüse yardım suçundan da 3 bin 708 yıl hapis cezası aldı. Tutukluluk halinin devamına karar verilen
Ankara Güvenpark’ta 2016 yılında 36 kişinin katledildiği, 341 kişinin de yaralandığı terör saldırısına ilişkin yeniden görülen davada bombaları olay yerine getiren tutuklu sanık Mehmet Veysi Dolaşan’a 5 bin 172 yıl hapis cezası verildi.
Ankara'da 13 Mart 2016'da Kızılay'daki Güvenpark'ta 36 kişinin katledildiği, 341 kişinin de yaralandığı terör saldırısına ilişkin Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 6 sanık yönünden verdiği bozma kararının ardından yeniden görülen davada bugün karar verildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yeniden görülen davaya hayatını kaybedenlerin yakınları ve avukatları katıldı. Sanıklar Mehmet Veysi Dolaşan, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan, Velat Cin, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan ve İbrahim Halil Demirer de Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan SEGBİS ile duruşmaya bağlandı. Sanıklar, haklarındaki suçlamaları kabul etmedi.
Dolaşan hakkında 5 bin 172 yıl hapis cezası!
Sanıkların ve avukatlarının savunmalarının ardından Mahkeme, Yargıtay kararı doğrultusunda sanık Mehmet Veysi Dolaşan’a 32 kişiyi bombalayarak öldürmeye yardım suçundan 960 yıl hapis cezası verirken olayda hayatını kaybeden 4 çoğu öldürmeye yardım suçundan ise 120 yıl hapis cezası verdi. 32 çocuğu öldürmeye teşebbüse yardım suçundan ise 384 yıl hapis cezasına çarptırılan Dolaşan, 309 kişiyi öldürmeye teşebbüse yardım suçundan da 3 bin 708 yıl hapis cezası aldı. Tutukluluk halinin devamına karar verilen Dolaşan hakkında toplamda 5 bin 172 yıl hapis cezası verildi.
İlk duruşması 19 Haziran 2017'de görülen 8'i tutuklu 55 sanığın yargılandığı davada Yargıtay’ın bozduğu karar 21 Kasım 2018'de verilmişti. Buna göre, sanık Mehmet Veysi Dolaşan, 36 kişiyi öldürme ve "devletin birliği, ülke bütünlüğünü bozma" suçlarından 37 kez "ağırlaştırılmış müebbet" hapisle cezalandırılmıştı. Ayrıca aralarında çocukların da olduğu 344 kişiyi "öldürmeye teşebbüs" suçundan 10 bin 260 yıl hapis cezasına çarptırılan Dolaşan'a "izinsiz patlayıcı bulundurmak, nakletmek ve muhafaza etmek" suçundan da 16 yıl hapis ve 200 bin lira adli para cezası verilmişti. Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 14 Şubat 2024’te Dolaşan’ın arasında bulunduğu 6 sanığın cezasını bozmuştu.
Velat Cin'e 12 yıl hapis cezası
Mahkeme sanıklar Halil İbrahim Demirci ve Uğur Ayçil'in dosyasını ayırırken, Velat Cin hakkında ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan 12 yıl hapis cezası verdi.
Ayrıca sanık Neval Basut'u ''terör örgütü propagandası yapmak'' suçundan 1 yıl 6 ay hapis cezasına çarptıran Mahkeme, sanık Rıdvan Tekin hakkında ‘ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması' suçundan beraatine karar verdi.
Gökçe Gökçen: ''Hiçbir kamu görevlisi yargılanmış değil''
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül ve Muğla Milletvekili Cumhur Uzun ile birlikte dava sonrası Ankara Adliyesi’nde açıklama yaptı.
Gökçen, şunları söyledi:
"Hiçbir kamu görevlisi bakımından soruşturma izni verilmiş değil, hiçbir kamu görevlisi yargılanmış değil. Çünkü olaydan önce yapılmış olan bazı uyarılar var. Örneğin, Amerika Büyükelçiliği'nin yapmış olduğu uyarılar var. Bunlarla ilgili mahkeme yazı yazmış değil. Yazı yazarak bu bilgilerin nereden alındığı bu uyarıların neden yapıldığı ne zaman yapıldığına yönelik bazı bilgilerin alınması gerekir.
Bir vakfın TÜRGEV’in öğrencilerine mesaj attığına yönelik ciddi iddialar varken bununla ilgili bu iddiaların soruşturulması konusunda bile mahkeme, avukatların taleplerini kabul etmedi bugüne kadar. Bununla birlikte saldırıyı yapmış olan teröristin kiraladığı araçla adım adım çıkarken defalarca polisin aranmış olması aracı kiralayan kişinin defalarca telefonla polise, emniyete bilgi vermiş olması... 'Ankara sınırlarından çıkacak, ben aracı takip edebiliyorum, benim aracım, kiralamıştım’ dediği kişi ne yazık ki şu an yurtdışına kaçmış durumda. Öncesinde engelleyemediğiniz başkentin göbeğinde gerçekleşmiş olan ne yazık ki terör saldırılarıyla dolu Türkiye’nin bir taraftan IŞİD terörüyle bir taraftan da terör örgütleriyle saldırılardan PKK saldırılarından devamında 15 Temmuz’da FETÖ saldırısıyla uzun ve kanlı bir süreç yaşadığı vatandaşlarımızın endişeye düşmüş olduğu bir süreçte başkentin göbeğinde yapılan bir saldırıyı bilemiyorsanız, önleyemiyorsanız bununla ilgili bir istihbarat alamıyorsanız ama devamında saldırıyı gerçekleştirmiş olan kişinin yurtdışına çıkmış olması şu anda bu yargılamanın özünü sakatlamış durumda ve olayı planlayanlar, gerçekleştirenler, yurtdışında olduğu zaman siz bu olayın tüm boyutlarıyla ele alınmasını da engellemiş oluyorsunuz.''
"Danıştay yüz yıllık içtihatını değiştirerek, ‘kusursuz sorumluluğunun olmadığını’ söylemiş oldu"
Mağdur ailelerin idareye karşı açtıkları tazminat davalarıyla ilgili olarak da bilgi veren Gökçen, şöyle devam etti:
"Danıştay yüz yıllık içtihatını değiştirerek, ‘kusursuz sorumluluğunun olmadığını’ söylemiş oldu ve bundan sonra verilecek kararlar bu yönde çıkarsa oğlunu, kızını, çocuklarını kaybetmiş olan ailelere daha önce ödenen tazminatlar faizi ile geri alınacak. Böyle bir skandal olmasını istemiyoruz. Ailelerin derdi tabi ki para değil, maddiyat içinde değil hiç kimse. Devletin teröre karşı gerçekten güçlü bir duruşunun olması terör nereden gelirse gelsin orada vatandaşların hiçbir şekilde yalnız bırakılmadığını göstermesi ancak olaylaran tam olarak açığa çıkarılmasıyla mümkün olabilir.''