Sağlık

Gözyaşı kanalı tıkanıklığı enfeksiyon riski taşıyor!

Gözyaşının normal şekilde akamaması durumunda ortaya çıkan bir rahatsızlık olan ve ileri aşamada çeşitli sağlık problemlerine yol açan yeni doğan bebeklerden yetişkinlere kadar pek çok kişinin yaşadığı gözyaşı kanalı tıkanıklığı rahatsızlığına dair merak edilenleri yanıtlayan Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Emine Malkoç Şen, bebekler ve yetişkinler için önerilen tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi.

Abone Ol

NAZ AKMAN/ANKARA- Göz sağlığı için önemli olan gözyaşının üretim ve boşaltımının dengeli olabilmesi göz sağlığının korunması açısından da oldukça önemli. Söz konusu dengenin herhangi bir nedene bağlı bozulması ise gözde çeşitli sorunlara yol açar. Gözyaşı bezlerinden salgılanan gözyaşının boşaltımındaki tıkanıklık veya gözyaşının pompalanmasındaki yetersizlik gözyaşının dışarı akmasına sebep olabileceği gibi sulanan gözün görmede bulanıklık yaşamasına çoğu zaman iltihaplanmaya bazen de neden olabilir. 
Gözün dış yüzeyini koruyan, nemlendiren ve aynı zamanda gözün ıslatılıp kayganlaştırılmasının yanında gözün temizliğini de sağlayan gözyaşı pek çok enfeksiyonu önleyen önemli bir salgı olarak biliniyor. Göz pınarından başlayıp burnumuzun gerisinde biten su kanalları sistemi olan gözyaşı kanallarında doğuştan veya sonradan tıkanıklık yaşanabiliyor. Gözlerimize dış ortamdan gelen olası partikülleri ve mikropları su ile gözden uzaklaştıran ve göz bebeğinin temiz olmasını sağlayan gözyaşı kanallarının sağlıklı bir şekilde işlevini yerine getirebilmesi oldukça önemli. 
Uzmanlar gözyaşı sayesinde, gözümüzde biriken toz ve kirin gözyaşı kanalından burna aktığını dolayısıyla gözyaşı kanalı tıkanıklığı rahatsızlığında gözyaşı kesesi içinde üreyen mikroorganizmalar ve bunların artıklarının birikerek enfeksiyona neden olabileceğini belirtiyor. Sürekli göz sulanması, şişme veya kızarıklık, batma, yanma hissi, gözlerde akıntı, kuruluk veya tahriş gibi belirtiler gözyaşı kanalı tıkanıklığı belirtisi olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla gözyaşı kanalları tıkanan hastalarda gözyaşının devamlı dışarı akması ve gözyaşı kesesinin iltihaplanması şikayetlerinde doktora başvurmak göz sağlığı açısından büyük bir önem taşıyor.
Gözyaşı kanalı tıkanıklığı nedeni ve belirtileri
Gözde sulanma, iltihaplanma, gözyaşı kesesi bölgesinde şişlik, apse gibi belirtilerle ortaya çıkan gözyaşı kanal tıkanıklığı önlem alınmadığı takdirde göz sağlığını tehdit eden hastalıklara sebep olabiliyor. Yenidoğan bebeklerde de sık görülen gözyaşı kanalı tıkanıklığı yetişkinlerde de görülebiliyor. Travma, alerji, enfeksiyon veya gözyaşı kanalının tam olarak gelişemediği durumlarda rastlanılan gözyaşı kanalı tıkanıklığı yenidoğan bebeklerde büyüme esnasında ortadan kalkabilirken yetişkinlerde burun travmaları, glokom veya göz enfeksiyonlarına bağlı meydana gelebilir. Dolayısıyla gözyaşı kanalı tıkanıklığı sonradan veya doğuştan gelişebiliyor. İçeriğindeki enzimler dolayısıyla gözün işlevini yerine getirmesini sağlayan gözyaşının enfeksiyonlara karşı direnç oluşturmaya yaradığını bu işlevi yerine getiremeyince dış etkenlere karşı savunmasız kalabileceğini belirten uzmanlar gözyaşı kanal tıkanıklığının genellikle gözyaşı kanalının burunla kesiştiği noktada meydana geldiğini, bazen de gözyaşı kanalının üst kısımlarında görülebileceğini aktarıyor.   
Uzmanlar sonradan gelişen gözyaşı kanalı tıkanıklığının dar olan gözyaşı kanalının mikrop kaparak kapanması sebebiyle gelişebileceğini, bunun için cerrahi tedavinin uygulanabileceğini belirtiyor. Doğumdan sonra da gelişmeye devam eden gözyaşı boşaltım yollarının bebeğin gelişimi tamamlanmadığında sulanma veya çapaklanmayla kendini gösterebileceğini bu tarz durumlarda hastanın öyküsüne göre tedavi yönteminin belirlenebileceğini ifade eden uzmanlar sondalama, silikon tüp veya DSR gibi cerrahi müdahale yöntemleri ile lazerin tedavi yöntemleri arasında yer alabileceğini belirtiyor. 
Çeşitli nedenlere bağlı gelişen gözyaşı kanalı tıkanıklığı rahatsızlığı için alanında uzman hekim kontrolünde bu tarz tedavi yöntemlerini uygulamak mümkün. Kanalın tıkanıklık bölgesine göre tedavi yönteminin değişkenlik gösterdiği olası durumlar için alanında uzman hekimlere başvurmak tedavinin sonuç vermesi açısından da önem taşıyor. 
Sulanma ve enfeksiyona neden oluyor   
Gözyaşı kanalı tıkanıklığı rahatsızlığına dair detaylı bilgiler veren Dünyagöz Hastanesi Ankara doktorlarından Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Emine Malkoç Şen, aşırı sulanma ile sarı- yeşil çapaklanma, gözlerde kızarma, gözyaşı kesesi bölgesinde şişlik, iltihaplanma apse ve kapaklarda şişliğe yol açtığını belirtti. Şen, rahatsızlığın tedavi edilmemesi durumunda göz kapağının gözyaşı tuzu nedeniyle tahriş olabileceğini ilerleyen aşamalarda apse ve göz kapağında ciddi enfeksiyona yol açabileceğini ifade etti. 
Şen, gözyaşı boşaltım sisteminin üstte ve altta punktum denilen başlangıç giriş deliği ile başlayan, incecik bir boru sistemi ve gözyaşı kesesi ile devam eden, ardından gözyaşı kanal sisteminden buruna açılarak son bulan bir yol izlediğini anlatarak bu sistemin herhangi bir noktasında tıkanıklığın gelişebildiğini ve sulanmanın görülebileceğini belirtti. Tıkanıklıkların genellikle gözyaşı kanalı denilen boru sisteminde oluştuğunu vurgulayan Şen, tıkanıklığın bazı kronik rahatsızlıklar nedeniyle de oluşabileceğini ifade etti. 
Tıkanıklık tedavi edilmezse göz kapaklarının düzeltilmesi için de operasyon gerekebilir 
Gözyaşı boşaltım sisteminin başlangıç kısmı olan punktum ve kanalikül sisteminde tıkanmaların meydana gelebildiğini bildiren Şen, “Göz tansiyonu damlalarının uzun süreli kullanımı, bazı kanser ilaçları, radyoaktif iyot tedavileri, kimyasal yaralanmalar ve viral enfeksiyonlar sebebiyle oluşabilen tıkanmalar sonucu gözyaşı, göz kapaklarının kenarlarından dışarıya doğru akar bu da gözlerde sulanmaya sebep olur. Daha aşağı seviyede tıkanıklık olduğunda ise, sürekli devam eden sulanmayla birlikte, gözyaşı kesesi içinde üreyen mikroorganizmalar ve bunların artıkları birikerek enfeksiyon, sarı- yeşil çapaklanma, gözlerde kızarma ve kapaklarda şişlik oluşumuna yol açabilir. Tüm bunlar hastanın görmesini ve günlük hayatını olumsuz etkiler. Tedavinin zamanında yapılmaması durumunda, yanağa doğru akan gözyaşının sürekli tülbent, başörtüsü veya mendille silinmesi kapak dokularını gevşeterek kapakların sarkmasına, akabinde sulanmanın artmasına neden olur. Bu durumda sadece kanal tıkanıklığını tedavi etmek yetmez, aynı zamanda kapakların düzeltilmesi ameliyatı da gerekebilir” sözlerine yer verdi. 
İlk aşamada tıkanıklığın tespit edilmesi gerekiyor 
Gözyaşı kanal sisteminde meydana gelen tıkanıklığın tedavi edilmesinde ilk aşamanın, sistemin neresinde ve hangi seviyede tıkanıklık gerçekleştiğinin belirlenmesi olduğunu ifade eden Şen, “Bunun için lavaj yöntemini uygulayarak gözyaşı kanalına bir sıvı gönderiyoruz. Tanıda nadiren başka ek testler ve görüntüleme yöntemleri de gerekebiliyor. Tümör şüphesi varlığında, burun içi cerrahisi ya da travma sonucu görülen sulanmalarda bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MRI) tetkiklerine başvurulabiliyoruz” dedi.
Şen “En sık tedavi yöntemi burunda küçük bir pencere açılıp yeni bir kanal oluşturulmasıdır”
Gözyaşı kanalı tıkanıklığının varlığı ve seviyesinin tespit edilmesinin ardından hastaya uygun doğru tedavi yönteminin belirlenmesi gerektiğini ekleyen Şen, tedavinin çocuklara ve yetişkinlere göre değişkenlik gösterdiğini kaydederek, “Çocuklarda doğuştan gelen gözyaşı kanal tıkanıklığının tedavisi ile yetişkinlerdekinin tedavisi farklıdır. Yetişkinlerde tedavi cerrahidir. Günümüzde en sık kullanılan cerrahi yöntem, burunda küçük bir pencere açılıp yeni bir kanal oluşturulmasıdır” sözlerine yer verdi.