Nöbette konuşan Gökçen, Ahmet Özer’in bilim dünyasına hizmet etmiş bir akademisyen olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:
“Türkiye, Gezi’de polislerin, gençlerin çadırını yaktığı günleri de yaşadı. Arkasından gençlerin mücadelesini de gördü, hiç geri adım atmayanları gördü ama diğer tarafta kanunsuz emir verenlerin, kanunsuz emirleri uygulayanların bu ülkeden nasıl apar topar kaçtığını da gördü. Bütün bu olumsuzluklara rağmen birileri var ve birileri doğruları söylüyor. Bizler bugün elimizde bir kitapçık, Ahmet Başkan ile ilgili ne kadar yalan söylendiyse, kamuoyunda ne kadar soru işareti çıkarılmaya çalışıldıysa hepsinin cevabını dava dosyasından tek tek veren bir kitapçığı vatandaşlarımıza dağıttık. Vatandaşlarımızla dosyanın içeriğini de konuştuk. Yarın bir gün buradan aldığı kanunsuz emirleri uygulayanlar ve daha önemlisi o koltuklara oturup o ilk günden fotoğrafları hiç utanmadan çektiren kayyum başta olmak üzere, o kayyumu buraya atayanlar başta olmak üzere, ‘Hiçbir şeyden haberi yok’ denilen Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere şunu çok iyi bilsin. Vatandaşlarımız bugün umutsuzluğa kapılıyor gibi görünüyor olabilirler ama burada nöbet tutanlar var. Burada adaletin ve demokrasinin nöbetini tutanlar, demokrasi için direnenler var. Benzer bir umutsuzluğu daha önce yaşamıştık. İstanbul’da seçimler iptal edildi. Ne kadar fark vardı? Tekrar tekrar sayım yapıyorlardı. 13 bin fark vardı. Seçim iptal edildi. Vatandaş kime oy vermişti? Ekrem İmamoğlu’na oy vermişti. Ne oldu? ‘Biz senin oy verdiğin belediye başkanını tanımıyoruz’ dediler ve seçimi iptal ettiler. Ondan sonra ne oldu? Bir geçici kayyum. Kendisi İçişleri Bakanı şu anda. O mazbatayı teslim etmek zorunda kaldılar. İyi bir liderlikle, kararlı bir siyasi iradeyle halkımız direndi. İstanbullular kendi oylarına sahip çıktılar ve tekrar yapılan seçimde 13 bin fark ne oldu? 800 bine çıktı. Yani İstanbullular kendi iradesine sahip çıktı."