Genç Girişim ve Yönetişim Derneği (GGYD) Genel Başkanı M. Nezih Allıoğlu, 2024 yılının toplumun tüm kesimleri için zor bir yıl olduğunu, 2025 yılında da enflasyon ve hayat pahalılığının ekonominin en önemli gündem maddeleri olmaya devam edeceğini vurguladı.

Ekonomide 2024 yılını değerlendiren ve bu yıla ilişkin beklentilerini açıklayan Allıoğlu, şu ifadeleri kullandı;

“Geçen yıl faizlerin yüksekliği ve krediye ulaşımın zorlaşması en sıkıntılı konulardı. 2024 yılında Merkez Bankası’nın rezerv biriktirmesi ve yılın sonunda da olsa birazcık faiz düşürmesi ise ümit verici gelişmelerdi. Bu yılda piyasanın biraz daha canlanmasını, iş gücüne katılımın artmasını bekliyoruz. Yine de 2025 yılında iş dünyası olarak çok temkinli olmak gerektiğine inanıyorum. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da zor geçecek gibi duruyor. Ülkemizi etkileyecek bir yol kazası olmamasını diliyorum. Çünkü bir yol kazası olduğunda istediğimiz kadar ekonomik tedbir alalım, faizleri düşürelim, hepsi boşa gidecek. Alınacak önlemler bir işe yaramayacak”

“Alt ve orta gelir grubunun en büyük sorunu hayat pahalılığı” 

Asgari ücret konusunda toplumun beklentilerinin karşılanamadığının altını çizen Allıoğlu, şöyle devam etti;

“Asgari ücrette işverenlere de büyük sorumluluk düşüyor. İşverenler her çalışana asgari ücret vererek rahatlamaya çalışıyor. Bir yiyecek sektöründe bir komi de tecrübeli bir garson da asgari ücret alıyor. Kalifiye elamanların ücreti asgari ücretin üzerinde olmalı. Kalifiye çalışanı elde tutmanın yolu daha iyi bir ücretle mümkün. Ülkemizde alt ve orta gelir grubuna sahip insanların en büyük sorunu hayat pahalılığı. Bu kesimlerin geçim sıkıntısını gidermenin yolu daha çok üretim ve ücretlerde iyileştirmeler yapmaktan geçiyor. Bir de asgari ücretteki artışla birlikte küçük ölçekli ve orta ölçekli işletmelerin üzerindeki maliyetlerin yükselmesi söz konusu. Devletin işletmeler üzerindeki bu yükün bir kısmını üstlenmesi gerekiyor, şu anda yapılan destekler yeterli değil” 

“Bazı kurumlara güven yeniden inşa edilmeli” 

Kamuda tasarruf tedbirlerinin sonuçlarını şeffaf şekilde paylaşmanın önemine değinen Allıoğlu şunları söyledi;

“Halkı bu tedbirlerin olumlu sonuç verdiği, enflasyonun düşeceği konusunda ikna etmek gerekiyor. Bazı şeyleri güzel yapsanız da inandırıcı olamazsanız sonuç alamazsınız. Maalesef bazı kurumlara güven kalmadı, açıklanan istatistiklere halkın inanmadığını görüyoruz. Güvenilirliğini yitirirsen bunu yeniden sağlamak çok zor, kurumlara olan güvenin yeniden inşa edilmesi gerekli. Şeffaflık ve hesap verebilirlik, ekonomik istikrar için kritik rol oynayacaktır.”

"Vatandaşların elektrikli araçlara yöneleceğini düşünüyorum"

Otomotiv sektöründe faaliyet gösteren Allıoğlu, şunları söyledi:

“Otomotiv sektörü geçen yıl 37 milyar 212 milyon dolarlık ihracat yaparak, 19 yılda 18’inci kez ihracat şampiyonu oldu. Geçen yıl, otomobil ve hafif ticari araç satışları 1 milyon 238 bin 509 adetle tüm zamanların en yüksek satış rakamına ulaştı. Geçen yıl taşıt kredi faizi yüksek olmasına rağmen bu rekoru kırdık. Bunda vatandaşların mevduatlarına yüksek faiz alsa da faizlerin düşeceği ve sıfır araçların fiyatının artacağı öngörüsüyle araç alımına yönelmesinin etkili olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde halk genelde konut ve araç alımını önemsiyor. Konut fiyatları yüksek olunca da araç alımına yöneldiler.”

Geçen yıl ÖTV muafiyetli araçların satışının yıl ortalamasına bakıldığında yüzde 25-30 oranında olduğunu vurgulayan Allıoğlu, “Bu yıl için ise ÖTV muafiyetli araç satışında şartlar değişti ve zorlaştı. Bu durum, bu yıl otomotiv sektöründe satışları etkileyecek gibi görünse de; faizlerin düşecek, ekonominin daha da düzelecek olması nedeniyle bir ana kırılganlık olmazsa araç satışlarının bu yıl da geçen yılki seviyelere ulaşabileceğini veya biraz üzerine çıkabileceğini tahmin ediyorum. ÖTV muafiyetli araçlarda yerlilik oranının yüzde 40 seviyesine çıkarılması, son yıllarda sektördeki payı gerileyen yerli araçların satışlarına olumlu yansıyacaktır.

Bu yıl ÖTV muafiyetli araçlardaki koşulların değişmesiyle vatandaşların elektrikli araçlara yöneleceğini düşünüyorum. Ayrıca elektrikli araçlarda altyapı henüz istenilen seviyede olmadığından hibrit araçlara eğilim yüksek oldu. Hibrit araçların pazar payı da yüzde 18,8’i buldu. Benzinli ve dizel araçların payları giderek düşerken, hibrit ve elektrikli araçların payı giderek artıyor” 

"Kendi markalarımızı korumalı, yeni markaları teşvik etmeliyiz” 

Çinli otomotiv firması BYD’nin Türkiye'ye yatırım kararı almasını değerlendiren Allıoğlu, şöyle devam etti;

“Çin’in büyük firmalarından, dünya otomotiv pazarında üst sıralarda yer alıyor. Umarım Cherry de gelir. Trump’ın görevi devralmasıyla birlikte ABD’nin, Çin ve AB ile küresel ticaretteki mücadelesinin kızışması otomotiv sektöründe ülkemiz için fırsat yaratabilir. ABD ve AB, Çin araçlarına yüksek vergi uyguladığı için Çinli firmalar burada üreteceği araçlarını ülkemizin coğrafi avantajından yararlanarak AB ve ABD pazarında satabilir. Ancak bu firmaların yatırım yapma koşullarının şeffaf olması gerekiyor. Sonuçta elektrikli araç piyasasındaki sıkı rekabette kendi markamız olan hepimizin gurur kaynağı TOGG’u korumamız, desteklememiz gerekiyor. TOGG, elektrikli araç satışlarında lider konumda bulunuyor. Kendi markalarımızı korumalı, yeni markaları teşvik etmeliyiz” 

“Suriye’de bir istikrar sağlanırsa dönüşler hızlanır”

Ülker Caramio için yenilikçi fikirler, "bizz@kampüs"te yarışacak Ülker Caramio için yenilikçi fikirler, "bizz@kampüs"te yarışacak

Suriye’de Beşşar Esad iktidarının sona ermesinden sonra Suriyelilerin dönüşü konusunda ciddi bir iyimserlik oluşmasına rağmen, bu dönüşlerin çok hızlı olmayacağını ifade eden Allıoğlu, şunları kaydetti;

“Sonuçta yıllardır burada kendilerine bir yaşam kurmuş insanlardan bahsediyoruz. Burada bir düzen kurmuşsunuz, çocuklarınız burada doğmuş eğitim görüyor. Bir geliriniz var, işiniz iş yeriniz var, bir anda her şeyi bırakıp bir bilinmezliğe gitmezsiniz. Savaşın harap ettiği bir ülke var, ne olacağı henüz net değil.  Siz olsanız bu durumda gider misiniz?  Belki birkaç yıl sonra bir düzen kurulursa, ekonomisi düzelirse ve bir istikrar sağlanırsa dönüşlerin daha fazla olabileceğini düşünüyorum. Türkiye’ye çok iş düşüyor, çok daha ihtiyatlı ve çok daha dikkatli olmamız gerekiyor” 

Editör: Nur Yıldız