Kültür-Sanat

Gazetecilik edebiyatla birleşirse... Prof. Özer Türkiye'de edebi gazeteciliği anlattı

Abone Ol

Haber: Ahmet Çağatay Bayraktar

Edebi gazetecilik, diğer gazetecilik türlerinden daha yoğun bir araştırma ve gözlem sürecinin yanında edebi yetenek de gerektiriyor. Edebi gazetecilik alanında çalışmalar yürüten ve Uluslararası Edebi Gazetecilik Araştırmaları Derneği'nden bu alanla ilgili Türkiye'den ödül kazanan ilk isim olan Prof. Dr. Ömer Özer, edebi gazeteciliğin Türkiye'deki yerini anlattı. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özer, '20. Yüzyıl Türkiye’sinde Edebi Gazetecilik’ başlıklı makalesiyle Türkçe adı Uluslararası Edebi Gazetecilik Araştırmaları Derneği olan The International Association for Literary Journalism Studies’in bu yılki David Abrahamson en iyi makale ödülünü kazandı. Özer’in bu alandaki çalışması ise ilk değil. 2013 yılında yayınlanan Haber Roman kitabıyla George Orwell ve Yaşar Kemal’in eserlerinde edebi gazeteciliğin izini süren Özer, 24 Saat’e ödül kazandığı çalışmasını ve edebi gazeteciliği anlattı.

Prof. Dr. Ömer Özer

Gazetecinin edebi bilgisinin yüksek olması gerekir 

Edebi gazeteciliğin, edebiyat hakkında yapılan gazetecilikten farklı olduğunu söyleyen Özer, gazetecinin kişinin de aşağıdan yukarıya bir dünya görüşü içinde olması gerektiğini kaydetti. Anlatımın diğer gazetecilik türlerine göre ayrı bir önemi olduğunu belirten Özer, gazetecinin tanıklığının de haberde daha çok yer bulduğunu söyledi: “Edebi gazetecilikte diğer haber türlerine göre hiciv, espri ve tanıklıkları anlatmak daha çok yer alır. Bu açıdan gazetecinin edebi bilgisinin de yüksek olması gerekir. Türkiye'de de edebi gazetecilik yapmış isimlerin aynı zamanda güçlü kalemler olduğunu görürüz." Yaşar Kemal dönüm noktası oldu

Edebi gazetecilik üzerine çalışmasında uluslararası bir konferansın dönüm noktası olduğunu söyleyen Özer, “2008’de Lizbon’da bir konferansta bana Türkiye’de edebi gazeteciliğin olup olmadığı soruldu. Edebi gazetecilik anlamında düzenlenen ilk konferanstı. Bu konuda Türkiye’de de hiçbir araştırma yapılmamıştı. Bunun üzerine edebi gazeteciliğin Türkiye’deki örneklerini 5 yıl boyunca çalıştım ve Haber kitabı da bu şekilde ortaya çıktı. Edebi gazetecilik alanında tespit ettiğim 15’e yakın kitap var. Emin Çölaşan’ın ‘Turgut Nereden Koşuyor?’, İnci Aral’ın ‘Kıran Resimleri’, Fakir Baykurt’un ‘Eşekli Kütüphaneci’ kitapları bu türün örneği. Suat Derviş de bu türde örnek veren ilk gazetecilerden biri. Röportajdan farklı olarak, gazetecinin gezip görerek, farklı kişilerle konuşmasına yer vererek izlenimlerini romanlaştırarak ele almasını içerir. Örneğin hikaye yazarı Sait Faik Abasıyanık, Mahkeme Kapısı kitabında da adliyelerdeki duruşmalardan edindiği izlenimleri aktarır. 1950’li yıllarda ise edebi gazetecilik Yaşar Kemal’in ayrıntılı betimlemeler içeren anlatımıyla önemli bir aşama kaydetti. Fikret Otyam da Yaşar Kemal’i takip ederek röportajlarına edebi bir dil katmıştır. Burada önemli olan kaleme alınan yazıların habercilik amacıyla yazılması gerekir. Yazılarda objektiflik aranmaz, çünkü yazarın bakış açısını yansıtır. Haber özelliği bakımından ise edebi gazetecilik görgü tanıklığı gazeteciliği ve araştırma inceleme gazeteciliğine denk gelmektedir. Haberin yapım süresi bakımından da yavaş gazeteciliğin bir türüdür. Bu bakımdan uzun süreçte haber hazırlanır, yazım ve araştırma süreci zaman alır” dedi.