Haber: Esin Özdemir
Gazeteciler Cemiyeti’nin Finlandiya Büyükelçiliği iş birliği ile düzenlediği “2 Kasım Gazetecilere Karşı İşlenen Suçlarda Cezasızlıkla Mücadele Günü” etkinliği, gazetecilerin ve diplomatik temsilcilerin katılımıyla Finlandiya Büyükelçisinin rezidansında gerçekleştirildi. Finlandiyalı Gazeteci Sanna Rahito-aho ve T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu'nun konuşmacı olarak katıldıkları davet, Finlandiya Büyükelçisi Pirkko Mirjami Hamalainen'in açılış konuşmasıyla başladı. Hamalainen, "Eğer büyükelçi olmasaydım gazeteci olurdum. Bu durum da benim için bu etkinliği çok daha değerli yapıyor" dedi.
Pirkko Mirjami Hamalainen
Gazze'de öldürülen gazeteciler
Büyükelçinin ardından söz alan Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı da cezasızlığa karşı örgütlü hareketin şart olduğunu vurguladı. Gazetecilere karşı işlenen suçların çok uzun zamandır devam ettiğini ifade eden Kanlı, “Dövülen, hakkı yenen her gazeteciye sessiz kalırsak, davaları görülmezse ve suçlular cezasını almazsa, yeni vakalar yaşanmaya devam edecek. Maalesef durum bu. Şu an Gazze'deki saldırılarda gazeteciler bilinçli bir şekilde hedef alınıyor. 'Gazze'de 30'dan fazla gazeteci öldü' denildiğinde ise etnik kökenleri soruluyor. Ne fark eder? Cezasızlık tam da burada başlar. Gazeteciler hiçbir koşulda hedef alınamaz” dedi.
Yusuf Kanlı
Tahincioğlu: Türkiye'de gazeteciler en az hukukçular kadar hukuk bilir hale geldi
Sözlerine “Dezenformasyon Yasası” kapsamında "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla tutuklanan Gazeteci Tolga Şardan’ın hukuksuzca tutuklandığına dikkat çekerek başlayan Gökçer Tahincioğlu, “Yasanın uygulanmasının nedeni Tolga Şardan’ın, Cumhurbaşkanlığının yargıdaki usulsüzlüklerin araştırılması için talimat verdiğini haberleştirmesi. Savcılığın buna karşı soruşturma başlatmasının nedeni bu bilginin doğru olmadığını iddia etmesi. Savcılık, ‘Hayır böyle bir rapor yok, sen halkı galeyana getirmek istiyorsun. Alenen yanıltmaya çalışıyorsun’ diyor. O zaman gözaltına alınmadan önce evinde neden arama yapıldığını düşünüyorum. Olmayan bir rapor, nasıl evde aranır? Mahkemeye sevk edilirken de savunmaları zerre dikkate alınmıyor. Bu haberle ilgili makamların yalanlama yapmamış olması, bir tekzip geçmemiş olması, hiçbir şekilde dikkate alınmıyor. Dezenformasyon yasasından tutuklanıyor ve cezaevine götürülmeden hemen önce Cumhurbaşkanlığı Dezenformasyon Merkezi’nden bir tweet atılıyor. Resmi bir açıklamadan söz etmiyoruz. Türkiye'de gazeteciler en az hukukçular kadar hukuk bilir hale geldi" dedi.
Gökçer Tahincioğlu
"90'lı yıllarda gazetecilerin öldürülmesi alışkanlık haline gelmişti"
Cezasızlık kavramı hakkında da konuşan Tahincioğlu, kelimenin en temel haliyle “Bir kişiye şiddet uygulanması ve bunun karşılığında güç tekelini elinde bulunduranların bir ceza almaması” olarak tanımlanabileceğini belirtti. Cezasızlığın devletler arasında yaşayan bir organizma olduğunu kaydeden Tahincioğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Bu bazı devletlerde fazla olabilir, bazı devletlerde az olabilir ama bir biçimde yaşar ve alanını genişletir. 90’lı yılların son bölümünde, mesleğe başladığımda, Türkiye’de gazetecilerin öldürülmesi bir alışkanlık haline gelmişti ve kendimi genç bir yargı muhabiri olarak o davaların içinde bulmuştum. Uğur Mumcu’dan Ahmet Taner Kışlalı’ya kadar birçok ismi sayabiliriz. 97’den bugüne 26 yıl geçmiş, bu davalar hala sürüyor. Bu da cezasızlığın bir boyutu. Şu anda Türkiye’de gazetecilere karşı eskisi gibi ölüm, kaçırma, işkence vakaları görmüyoruz ama son 13 yıldır, çok sistematik biçimde gazeteci yargılamaları görüyoruz. Bu salonda bulunan gazeteciler arasında yargılanmayan herhangi biri yoktur diye tahmin ediyorum. Tolga Şardan örneğinde olduğu gibi, gazetecilere karşı bu yasalar uygulanarak suç işleniyor. Çok açık bir hukuksuzluk hali var."
Rahito-aho: Geçen sene 60 gazeteci öldürüldü
Finlandiya’daki gazetecilik uygulamalarını ve Türkiye ile ilgili izlenimlerini aktaran Sanna Rahito-aho ise ülkesine döndüğünden beri Türkiye’yi takip ettiğini söyledi. Türkiye gibi aktörlerin küresel açıdan anlaşılmasının çok önemli olduğuna dikkat çeken Rahito-aho, medyanın ülke dışında daha fazla yatırım yapması gerektiğini ekledi.
Sanna Rahito-aho söyleşiye çevrimiçi olarak katıldı.
Öldürülen gazetecilere de işaret eden Rahito-aho, “Geçen sene 60 gazeteci öldürüldü. Gazze’de meslektaşlarımızın öldürüldüğünü görüyoruz. Soruşturmalar çatışmada birçok gazeteci ve muhabirin hayatını kaybettiğini gösteriyor. Sessizliğe itiliyor, hedef alınıyor, sansürleniyorlar. Hükümetler ve siyasetçiler dünya genelinde ulusal güvenlik kisvesi alıntıda gazetecilerin sesini kısıyor” diye konuştu.
Etkinlik resepsiyonla devam etti.