Güncel

Gazeteciler Cemiyeti'nin “On Yılın Dersleriyle Basın ve İfade Özgürlüğü Mücadelemiz” söyleşisi geniş katılımla gerçekleşti

Abone Ol

Haber: Ahmet Çağatay Bayraktar

Gazeteciler Cemiyeti 9. Köy Haber Merkezi Projesi ikinci döneminin kapanışında basın ve ifade özgürlüğü için çalışanları geniş katılımlı bir dayanışma etkinliğinde bir araya getirdi. Basın hukuku uzmanı, yazar ve Avukat Fikret İlkiz ile gazeteciler Gökçer Tahincioğlu ve Sibel Yükler “10 Yılın Dersleriyle Basın ve İfade Özgürlüğü Mücadelemiz” başlıklı söyleşide konuşmacı oldu. Gazeteci Özlem Akarsu Çelik’in yönettiği söyleşide geçtiğimiz günlerde okurla buluşan “İfade Özgürlüğünün On Yılı - 2012-2022” kitabına katkı veren yazarlar, gazeteciler ve ifade özgürlüğü savunucuları da yer aldı. Basın meslek örgütleri yöneticileriyle alandaki diğer örgütlerden ve sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerin de katıldığı etkinlikte gelecek dönemdeki basın ve ifade özgürlüğü mücadelemiz için öngörüler paylaşıldı. Gazeteci Gökçer Tahincioğlu’nun editörlüğünde hazırlanan, IPS İletişim Vakfı tarafından yayınlanan İfade Özgürlüğünün On Yılı kitabında, geride bıraktığımız on yılda Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü düzeyi, yıllar içindeki değişimi ve buna neden olan dinamikler ele alınıyor. Bu nedenle kitapta derlenen on yılın dersleriyle basın ve ifade özgürlüğü ödevleri etkinlik gündemi olacak. 24 Ağustos Perşembe günü gerçekleşen söyleşi Zoom üzerinden çevrimiçi olarak da yayınlandı. 

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin

Açılış konuşmasını gerçekleştiren Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin 9. Köy Haber Merkezi’nde yürütülen çalışmaların özellikle genç gazeteciler için öneminin altını çizerek şunları söyledi: “Norveç Elçiliği'nin sağladığı finansman desteği bizim için önemliydi. Onun için de genç gazetecilere çok sayıda ekipman desteğinde bulunduk. Özellikle genç gazeteciler için Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlara bakarsanız birtakım ekipmanları edinmenin ne kadar güç olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Bu arkadaşlarımıza da ekipman desteği bulunulmasının yanında düzenlenen söyleşiler de düzenlenerek profesyonel hayata hazırlanmalarının önü açılmış oldu. Söyleşilere katılan gazetecilerle 9. Köy katılımcılarının da aralarında deneyim paylaşımı sağlanmış oldu. Bu sayede kuşaklar arası bir dayanışma zinciri kurmaya çalışıyoruz.” Cumhuriyetin yüzüncü yılında Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi noktasında hak ettiği yerde olmadığını belirten Bilgin, Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği projelerin umudu kaybetmemek adına önemine vurgu yaptı: “Bizim daha demokrat, daha aydınlık bir ülke olmamız için mazimizden gelen çok önemli miraslarımız var. 9. Köy Haber Merkezi gibi projeler de umudumuzu kaybetmememiz için var. Özellikle de gençler için. Her genç gazetecinin gözündeki pırıltıyı cumhuriyetin güvencesi olarak görüyorum. O pırıltı da şahsen içimi aydınlatıyor. Bu anlamda proje yöneticisi arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. Bize kaynak sağladığı için Norveç Büyükelçiliğine ve Norveç hükümetine çok teşekkür ederim. Umuyorum gelecek yıllarda da bu gibi iş birlikleri ve projeler devam eder.”

"Farklı sesler ve hikayeler duyulmalı"

Thea Willoch Njaastad

Norveç Büyükelçiliğini temsilen etkinliğe katılan Büyükelçilik İkinci Sekreteri Thea Willoch Njaastad yaptığı konuşmasında Cemiyet Başkanı Nazmi Bilgin, Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı ve proje yürütücülerine teşekkür ederek serbest gazeteciler dahil olmak üzere tüm gazetecilerin bu gibi etkinliklerde yer almasının eleştirel ve bağımsız bilginin yaygınlaşması açısından önemli olduğunu belirtti. Njaastad, farklı seslerin duyulması ve farklı hikayelerin görülebilmesinin önemine vurgu yaparak bu zamana kadar yürütülen iş birliği için Gazeteciler Cemiyetine teşekkür etti.

"21 metrekarede 14 basın kuruluşu çalışıyor"

Söyleşide konuşan Malatya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vahap Güner, 6 Şubat depremlerinden etkilenen illerden biri olan Malatya’da gazetecilerin çalışma şartlarını anlattı: “Depremin ardından Malatya'da beş günlük gazete, on matbaa, iki uydu televizyon, on dört radyo ve onayakın internet sitesi tamamen enkaz altında kaldı. Bunun yanında Anadolu Ajansı ve Demirören Haber Ajansının merkezlerinin binası yıkıldı. Yakın zamanda Malatya’da basın çalışanları için bir konteyner basın sitesi oluşturduk. Altı gazete ve sekiz haber sitesi 21 metrekarelik bir alanda çalışmalarını sürdürüyor. Şehirde matbaa kalmadığı için gazeteler Adana’da basılıyor. En son Mobil Basın Evi ile Malatya’ya gelen Erhan Karadağ arkadaşımız da bizlere desteğini esirgemedi. Türkiye Gazeteciler Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de bizlere destek oldu."

"Kurumların içi boşaltıldı"

Tahincioğlu, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında yeni bir paradigmaya gidildiğini söyledi.

Gazeteci Özlem Akarsu Çelik’in moderatörlüğünde başlayan söyleşinin ilk konuşmacısı Gazeteci Gökçer Tahincioğlu, “Bu kitabın oluşumu sırasında toplumu düzenli olarak hafızasız kıldıklarını anladık. Ben dahil olmak üzere gazeteciler de bu durumu yaşıyor. Bu da ifade özgürlüğü alanının daraltılmasına yönelik sistematik olarak uygulanıyor. ‘Cumhuriyet’in İkinci Yüzyılı’ söyleminin altında da bu paradigma yatıyor. En çok üzüldüğüm ise neredeyse 450 sayfayı aşan bu kitapta birçok önemli yazar, unutulmaması gereken konuları işlemesine rağmen kitap hala eksik” dedi. Kitabın maddi kazanç amacıyla basılmadığını söyleyen Tahincioğlu, kitabın temel amacını şu şekilde anlattı: “Zaten çok iyi işlemeyen, standartları çok iyi olmayan kurumların neredeyse bütünüyle içi boşaltılmış. Neredeyse her yerde baskı alanı kurulmuş ve ifade özgürlüğünün her kurumda kısıtlandığını görebiliyoruz.

Ekran görüntüsü paylaşımı soruşturmaya yol açtı

Kitapta da yazısı bulunan Gazeteci Sibel Yükler, Resmi Gazetede yer alan bir bilgiyi haberleştirmesine rağmen maruz kaldığı süreci anlattı: “2022 yılının ilk altı ayında 110 davada 168 gazeteci yargılandı ve bunların arasında tutuklananlar da var. Bu davaların arasında alenen Resmi Gazetede yer alan bir bilgiyi sosyal medyada paylaştığım için ben de hukuki bir süreç yaşadım. Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterdiğimiz iddiası ile tüm bilgisayar ve ekipmanlarımıza el konuldu. Halbuki bu bilgi Hakimler Savcılar Kurulunun internet sitesinde kamuya açık bir şekilde yer alıyordu. Ve buna rağmen hiçbir yorum içermeden yaptığım bu paylaşım nedeniyle evim basılarak tutuklandım.”

"Baskı zihniyeti devam ediyor"

Söyleşi geniş katılımla gerçekleşti.

Söyleşide konuşan Yazar ve Avukat Fikret İlkiz, gazetecilerin tutuklanması için neden gösterilen kanun maddelerini ve içeriklerini paylaştı. 141 ve 142. Maddelerin kaldırılmasından sonra 1991 yılında Terörle Mücadele Kanununun yürürlüğe girdiğini söyleyen İlkiz, bu kanundan hükümetler tarafından asla vazgeçilmeyeceğini vurguladı. İlkiz Osmanlı döneminde Matbuat Kanunundan örnekler vererek aynı baskı zihniyetinin geçmişten günümüze devam ettiğinin söyledi. Kitapta azınlık medyasının durumunu ele alan Gazeteci Yetvart Danzikyan, kurucuları arasında yer aldığı Agos Gazetesi'nin azınlık basını anlamında bir dönüm noktası olduğunu söyledi. Türkiye toplumuyla diyalog kurmak amacıyla gazetenin Türkçe olduğunu belirten Danzikyan, bu tercihlerinin iyi ve kötü geri dönüşler yarattığını ekledi. Hrant Dink’in yazdığı bir yazıdan ötürü uğradığı soruşturmayı anlatan Danzikyan, yazıda suç unsuru olmamasına rağmen kanaatin önceden bildirilerek mahkumiyet kararının uygulanmak istendiğini söyledi.

"LGBT'ye karşı farklı kesimler birleşebiliyor"

Kitapta LGBT+ bireylerin yaşadığı hak ihlallerini kaleme alan Gazeteci Yıldız Tar, yaptığı ilk haberin 2012'de trans bireylere yönelik linç girişimi olduğunu hatırlatarak aradan geçen 10 yıl içinde LGBT+ bireylere yönelik tehdidin devam ettiğini vurguladı. Tar, "Farklı siyasi görüşlerden kişiler bile söz konusu LGBT+ bireyler olunca şiddet gösterme konusunda birleşebiliyor. İktidardakiler kadar muhalefettekiler de aynı düşünce yapısına sahip. Bundan dolayı yaptığım LGBT bireylere mikrofonu uzatmak, onların sesini toplumun her kesimine ulaştırmak gerekiyor" dedi.