Genel

T24 Yazarı Tolga Şardan'ın tutuklanması Ankara'da protesto edildi

Gazeteci Tolga Şardan'ın "sansür yasası" kapsamında tutuklanması T24 Ankara Bürosu önünde protesto edildi. Tutuklama kararının tüm gazetecilere gözdağı verme amacı taşıdığının vurgulandığı açıklamada, "Şardan’ın bir buçuk gün boyunca dezenformasyon olarak değerlendirilmeyen yazısının, tutuklama kararıyla birlikte yalanlanmasını inandırıcı bulmuyoruz" denildi.

Abone Ol

Haber MerkeziT24 yazarı, gazeteci Tolga Şardan, önceki gün yayınlanan "MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu 'yargı raporu'nda neler var?" başlıklı yazısı gerekçe gösterilerek çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe dün akşam saatlerinde tutuklandı. 

Şardan'ın sansür yasası kapsamında tutuklanmasını protesto etmek için bugün T24 Ankara Bürosu önünde basın meslek örgütleri ve gazetecilerin katılımıyla ortak açıklama yapıldı. Yapılan ortak açıklamadan sonra T24 Ankara Bürosu ziyaret edildi. 

Açıklamayı okuyan Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener, "Biz gazeteciyiz, gazetecilik yapmaya devam edeceğiz" diyerek sansür yasasının uygulamalarıyla basının susturulmaya, korkutulmaya, hizaya getirilmeye çalışıldığını belirtti. 

Şener, "Biz gazeteciyiz, gazeteciliğin suç olmadığını haykırmaya, baskı ve tehditlere rağmen yolsuzlukları dile getirmeye, bütün istibdat baskılarına rağmen gazetecilik yapmaya, halkın haber alma hakkı için çalışmaya devam edeceğiz" dedi. 

Bildirinin devamında, "Şardan söz konusu yazısında yargıda son günlerde ortaya saçılan usulsüzlük iddiaları üzerine devletin ilgili kurumlarının da inceleme yürüttüğü bilgisini paylaşmıştır. Ancak bu yazı bazı yetkililer tarafından tepkiyle karşılanmış ve sonuç olarak meslektaşımız tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir" denildi. 

"Biz gazeteciyiz, gazetecilik yapmaya devam edeceğiz"

Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:

Adalet sistemindeki sorunları araştırıp kamuoyunun bilgisine sunmak gazetecinin görevidir. Hakimler Savcılar Kurulu’na yazılan dilekçelere ve MİT raporlarına kadar giren çarpıklıklar karşısında yargıçlar, bu sorunları gündeme getiren gazetecileri tutuklamak yerine adalet sisteminin iyi işlemesine odaklanmalıdırlar. Gazeteci Tolga Şardan’ın bu sorunları yazdığı için tutuklanması sorunları örtme çabasından başka bir anlama gelmez.

İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Tolga Şardan’a tutuklama kararı verilmesinden 10 dakika sonra Şardan’ın yazdığı gibi bir MİT raporu olmadığını, yazının dezenformasyon içerdiğini duyurmuştur. Yayınlanmasının üzerinden 43 saat geçmesine karşın ilgili kurumlar tarafından yalanlanmayan yazının, tutuklama kararıyla eş zamanlı olarak dezenformasyon merkezince yalanlanması manidardır. Biz gazeteciler bu tür haberlerde yanlış bir bilgi olduğunda ilgili kurumların jet hızıyla yalanlama yaptığını gayet iyi biliyoruz. Şardan’ın bir buçuk gün boyunca dezenformasyon olarak değerlendirilmeyen yazısının tutuklama kararıyla birlikte yalanlanmasını inandırıcı bulmuyoruz.

Yalan haber en başta gazetecilik suçudur. Şardan bu suçu hiç işlememiş, dürüst ve saygın bir meslektaşımızdır. Türkiye’de son 35 yıldır içişleri, emniyet, yargı bürokrasisi ve ilgili siyasetçilerle her zaman gazetecilik çerçevesinde ilişki kuran Şardan, işlediği konuları titizlikle kaleme alan, yazdığı haber ve kulis bilgileriyle kurumlardaki sorunlara büyüteç tutan kıdemli  ve saygın bir gazetecidir. Meslektaşımız Şardan’a ve gazeteciliğine kefiliz.

Şardan’la aynı gün İstanbul’da meslektaşımız Dinçer Gökçe de aynı suçlamayla gözaltına alınmış, ifadesinin ardından serbest bırakılmıştır. Halkı bilgilendirme faaliyeti gerçekleştiren, sadece gazetecilik yapanlara yönelik bu sistematik gözdağı asla kabul edilemez. Bu son örneklerle bir kez daha görünür olan gazetecilere yönelik hukuk dışı çabalar düşünce ve ifade özgürlüğüne indirilen birer darbe haline gelmiştir ve ülkemize büyük zarar vermektedir.

Gazetecileri tutuklanması halkın haber alma hakkının önlenmesine ve basın aracılığıyla kamuoyu denetiminin sakatlanmasına yol açar. Gazeteciler, sansür yasası dediğimiz “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunu ceza kanunumuza ekleyen yasaya da işte bu nedenle karşı çıkmıştır. Bu yasa Anayasa’ya aykırılıktan Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştır ve aylardır yüksek mahkemenin vereceği karar beklenmektedir. Bu karar çıkana kadar pek çok meslektaşımızın çerçevesi belli olmayan bu suçlama ile demir parmaklıklar arkasına gitmesi işten bile değildir. Anayasa Mahkemesi bir an önce sansür yasasıyla ilgili kararını vermelidir.

Bizler basın meslek örgütleri olarak Tolga Şardan’ın ve tüm tutuklu gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

Tolga Şardan arkadaşımızın tutuklandıktan sonra söylediği gibi: Biz gazeteciyiz, gazetecilik yapmaya devam edeceğiz.

"Gazetecilerin her yazdıklarını kişisel ikballerine tehlike olarak görüyorlar"

Yapılan ortak basın açıklaması sonrası konuşan T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu, "Cumhurbaşkanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı bir yazıyı yalanlamak için 43 saat hiç beklemiş mi? Ben bunun hiç örneğine rastlamadım" dedi.

Tahincioğlu, "Tutuklama kararından sadece 10 dakika sonra bununla ilgili açıklama yapmış olmasının nedenini bilmek istiyoruz" diyerek, "Tolga Şardan'ın yazısında hata varsa bile bunun yanıtı tutuklanmak mıdır?" ifadelerini kullandı. 

"Sadece Tolga Şardan değil birçok gazeteci meslektaşımız bugün farklı nedenler gerekçe gösterilerek tutuklanıyor" şeklinde konuşan Tahincioğlu, "Gazetecilerin her yazdığını kendi kişisel ikballerini tehlike olarak görüp harekete geçen hakim ve savcılar hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu bir işlem yapacak mı bilmek istiyoruz" dedi.