Kahveci: Tüketim frenlenmezse enflas­yonda beklenen seviyelere zor geli­riz Kahveci: Tüketim frenlenmezse enflas­yonda beklenen seviyelere zor geli­riz

A ASuat Gezici
Teknolojinin hızla gelişmesine rağmen, fosil yakıtlardan enerji üretmenin maliyeti yaklaşık bir asırdır değişmiyor. Bu da yenilenebilir enerjiye geçişin “daha maliyetli” olduğu tezini çürütüyor. Bunun iklim ve enerji politikaları üzerinde önemli etkileri oluyor. 
Dünya genelinde gelişmiş birçok ülke, küresel iklim krizine karşı fosil yakıt tüketimini azaltarak, yenilenebilir enerjiye yönelmekte. Söz konusu ülkeler, net sıfır taahhütlerinin yanında fosil yakıtlardan çıkış tarihlerini açıklarken yenilenebilir enerjiye geçiş, hiç olmadığı kadar hızlı arttı. Ancak Birleşmiş Milletler (BM) tahminleri, günümüzde Paris Anlaşması’nın öngördüğü küresel 1,5 derece hedefinden epey uzakta. Yaklaşık 3 derece ısınma yolunda olduğumuzu belirtiyor. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri de fosil yakıtların istenen hızda terk edilmemesi. Dünya genelinde en hızlı bırakılması gereken fosil yakıt olan kömür, hâlâ en büyük enerji kaynağı durumunda. 
Önlem alınmazsa geri dönüşü olmayan sonuçlar ortaya çıkabilir
Uzmanlara göre fosil yakıtlar, hem elde edilmeleri hem de kullanılmaları sırasında doğal düzeni ve insan sağlığını yakından etkileyen birçok zarara sebep oluyor. Bu yakıt türünün kullanımının azaltılması ve böylece zararların en aza indirilmesi için öncelikle risk alanların belirlenmesi gerekiyor. Sürdürülebilir bir geleceğe ulaşılmasını engelleyen fosil yakıtların bazı zararları şunlar: 
Arazi Bozulmaları, Hava Kirliliği, Küresel Isınma, Su Kirliliği, Okyanusların Asitlenmesi, Asit Yağmurları ve Sağlığa Olumsuz Etkiler. 
Uzmanlara göre bu zararlar göz önüne alındığında, eğer önlem alınmazsa geri dönüşü olmayan sonuçlar ortaya çıkabiliyor. 
Çin, dünya kömür üretim ve tüketiminde birinci 
Fosil yakıtlar arasında kömür, günümüzde en fazla kullanılan yeraltı madenlerinden biri. Kömürün çağımızın en önemli ve vazgeçilmez yeraltı kaynaklarından biri olması; elektrik üretimi, demir- çelik ve çimento imalatı, endüstriyel proseslerde buhar üretmek, ısınma amaçlı ve kimya endüstrisinde enerji amaçlı kullanılması gibi nedenlere bağlı. 
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın; BP (British Petroleum), Enerdata ve Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün kömür kullanımı hakkında paylaştığı verilerden hazırlayıp bakanlığın internet sitesinde yayımladığı bazı bilgiler şu şekilde: 
-Kömür, 2021 yılında, dünya birincil enerji tüketiminde yüzde 26,9’luk payla petrolden sonra ikinci sırada yer almıştır. Dünya elektrik üretiminde ise yüzde 35,9’luk payla ilk sırada yer almıştır. 
-2022 verilerine göre, dünyada 2021 yılında toplam 8,17 milyar ton kömür üretimi gerçekleştirilmiş olup Çin, 4,1 milyar ton (yüzde 50,5) üretimle ilk sırada yer almıştır. 2022 verilerine göre, dünyada 2021 yılında toplam 7,86 milyar ton kömür tüketimi gerçekleşmiş olup Çin, 4,1 milyar ton (yüzde 52) tüketimle ilk sırada yer almıştır.  
-2022 yılında Türkiye’de toplam tüvenan kömür üretimi; 102,09 milyon ton linyit, 1,49 milyon ton asfaltit, 1,79 milyon ton taş kömürü olmak üzere toplam 105,37 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.  
Türkiye’nin kömür, üretim ve tüketim istatistikleri… 
Avrupa Birliği (AB) İstatistik Ofisi Eurostat verilerine göre, 2021 yılında genel enerji arzında fosil yakıtların oranının en yüksek olduğu ülke yüzde 96 ile Malta; en düşük ise yüzde 12 ile İzlanda. Türkiye, yüzde 84 ile 38 ülke içinde 7. sırada yer alıyor. AB ortalaması ise yüzde 70. Yeni termik santral projelerini yavaşlatsa da Türkiye, kısa vadede kömürü terk etmeyi planlamıyor. Bu durum, uzun vadeli iklim hedefleriyle çelişiyor. 
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün Türkiye’de kömür kullanımı ile ilgili 2022 yılı verileri ise şöyle:  
-2022 yılında Türkiye’de toplam tüvenan kömür üretimi; 102,09 milyon ton linyit, 1,49 milyon ton asfaltit, 1,79 milyon ton taş kömürü olmak üzere toplam 105,37 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.  
-2022 yılında 119,8 milyon ton kömür (35,1 milyon ton taş kömürü+79,1 milyon ton linyit ve asfaltit + 5,6 milyon ton taş kömürü koku) tüketilmiştir. Taş kömürü ile linyit ve asfaltit tüketimlerinde en büyük pay, sırasıyla yüzde 60,2 ve yüzde 83,5’lik oranlarla termik santrallerin olmuştur. 
-Ülkemizin 2018-2022 yılları arası ortalama kömür (taş kömürü, taş kömürü koku, linyit ve asfaltit) tüketimi yaklaşık 118 milyon ton olmuştur. 
-2022 yılında kömüre dayalı santrallerden üretilen elektriğin toplam elektrik üretimi içindeki payı yüzde 36,18 olurken, yerli kömürün (linyit+ taş kömürü+asfaltit) payı ise yüzde 15,89 olmuştur. 
-2022 Aralık itibarıyla ülkemizde; 1 adet asfaltit, 46 adet linyit, 4 adet taş kömürü ve 16 adet ithal kömürle çalışan olmak üzere toplam 67 adet kömürle çalışan elektrik üretim santrali bulunmaktadır. 
-2022 Aralık itibarıyla, ülkemizin kömüre dayalı santral kurulu gücü toplam kurulu gücün yüzde 21’ine karşılık gelmektedir. Yerli kömüre dayalı kurulu gücün toplam kurulu güce oranı ise yüzde 11 olmuştur. 
A A1Kömür kullanımı neden zararlı? 
Uzmanlara göre fosil yakıtlar arasında kömür, karbon emisyonu kaynağı olmasının yanı sıra, çevreye verdiği diğer zararlar nedeniyle en kirli enerji türlerinden biri. Modern teknolojiler sayesinde kömür işleme tesislerinde atık oranı azaltılmış olsa dahi jeotermal elektrik santralleri, her yıl ortalama 1,2 milyon ton miktarlarda atık üretiyor. Bu atığın  yaklaşık yüzde 40’ı geri dönüştürülebiliyor. Kömür kullanımının canlı yaşamı ve tabiata verdiği zararlar şu şekilde sıralanabilir: 
-Kömürün yanması, karbondioksit, nitrojen oksitler, sülfürik asitler ve arsenik gibi zararlı atıklar üretiyor. 
-Dünya genelinde kömür yakılarak elde edilen enerji esnasında ortaya çıkan karbondioksit, atmosferdeki karbondioksitin yüzde 65’ini oluşturuyor. Kömür gibi fosil yakıtların ürettiği metan ve karbondioksit gibi sera gazları, yüksek hacimleriyle havadaki partiküllerle birleşerek güneş ışınlarının yansıtma gücünü artırıyor. Sıcaklığın dağılmasını sera etkisiyle önleyen, dünya genelinde sıcaklık artışlarının en önde gelen sebebi. Kömür yanarken açığa çıkan kükürt dioksit dolayısıyla asit yağmurları da tetiklenmekte. 
-Kömür madenciliği, yaban hayatına, bitkilerin doğal yaşam alanlarına, yeraltı sularına ve doğal tabiata zarar veriyor. Kömür rezervleri bitkiler, nehirler, ormanlar gibi yeryüzünü örten tabiatla kaplı. Kömür madeni inşaatında bitki ve hayvan örtüsü kaldırıldığı gibi enerji üretim tesisleri çevresinde de toprak ve hava kirliliği dolayısıyla yaşam alanları olumsuz etkileniyor. 
-Yeraltı sularına atıklar bulaşabiliyor veya yanıcı maddeler yangınlara yol açabiliyor. Madencilikte kullanılan mekanik cihazların oluşturduğu, hem insanları hem diğer canlıları rahatsız edecek boyutlarda gürültü kirliliği de cabası. Baş ağrılarına, uyku sorunlarına, tansiyon yüksekliğine yol açabiliyor. 
-Kömüre doğrudan ve uzun süreli maruz kalmak, muhtemel olarak ölümcül kabul ediliyor. Özellikle maden işçileri için koruyucu ekipman giymek bile hastalık risklerini ortadan kaldırmaya yetmiyor. Maden işçileri kronik yorgunluk ve sürekli uykusuzluktan muzdarip. Uzun süre konsantre karbon dioksite doğrudan maruz kalan işçilerde akciğerlere kömür tozu çökmesinden kaynaklı kara akciğer hastalığı görülebiliyor. 
-Pek çoğu sadece bununla değil, astım, zatürre, oksijen yetmezliği gibi akciğer ve solunum yolu rahatsızlıklarıyla, ağır metal maruziyeti kaynaklı sinir sistemi hasarıyla, kalp yetmezliğiyle karşı karşıya kalabiliyor. 
-Zaman zaman ülkemizde de meydana gelen maden patlama ve çöküntüleri, kalıcı kronik hastalıklara, zehirlenmeye, yaralanmalara ve ölüme yol açabiliyor. Benzeri sağlık sorunları yalnızca maden işçilerini değil, aynı kirli havayı soluyan, rüzgârla taşınan madeni toz parçacıklarının ulaştığı çevre işletme çalışanlarını ve yerleşim sakinlerini de etkiliyor. 
-Kömür madenleri bol miktarda sera gazının yanı sıra radyasyon da üretiyor. Radyoaktif maddeler hücrelerde mutasyona sebep olarak kansere ve diğer bazı hastalıklara yol açabiliyor. 
-Bazı araştırmalarda kömür santrallerinin yakınında çalışan veya yaşayan birçok kişinin yüksek karbon emisyonlarına bağlı felçler; astım, akciğer kanseri ve radyasyona bağlı diğer hastalıklardan etkilendiği belirtilmekte.

Editör: Ramazan Atabey