Karadenizlinin geçim kaynağı fındık ve palamut, bu sezon bölge halkını hoşnut etmeyecek gibi. Bazı bahçelerde fındık yok denecek kadar az. Ağaçların yaşlı olmasından dolayı rekoltede düşüş yaşanıyor. Gerekli bakım da ıskalanınca doğal olarak ürün azalıyor. Sahil kesiminde hasadı başlanan fındıkta taban fiyat, Giresun fındığı için 84 lira, levant fındık için 82.50 lira olarak saptandı. İşçilik ve diğer girdilerdeki artıştan ötürü üretici taban fiyatın en az 100 lira olmasını istiyordu çiftçi. Günlüğü 500 liraya yükselen işçi ücretleri cep yakıyor. Akaryakıttaki artış patoz fiyatlarını da geçen yıla göre oldukça yükseltti. Tüm bu ölçütler dikkate alındığında üreticinin en az 100 lira beklentisi son derece doğaldı. Ancak beklentileri karşılanmadı. Fındık taban fiyatını olumlu karşılayanların yanında tepki gösterenler çoğunlukta. TMO’nun tekel firmaların ön almaması adına hasat dönemi sonlanmadan alım kampanyasının uzun süre devam etmesini istiyor yüz binlerce üretici. Zira piyasa istediği atı oynatan tekel firmalara kalıyor. Denizlerde yeni av sezonu 1 Eylül’de başlıyor. Hazırlıklarını tamamlayan balıkçı tekneleri ve tayfaları “ vira bismillah” nidaları ile 1 Eylül gecesi denizlere ağlarını salacak. Sezon öncesi kıyı balıkçıları avlanmayı sürdürüyor, bol mezgit ve kıraça yakalıyor. Bugünlerde kendini göstermesi gereken çingene palamudu yok. Çingene palamudunun ilaç niyetine bile olmaması bu sezon palamutta kıtlık yaşanacağının işareti olarak değerlendiriliyor. Sinop açıklarında hamsi şimdiden ağlara takıldı. Tüketici bol hamsiye kavuşacağa benziyor. Yeni sezonda palamutta kıtlık olurken, hamsi bereketiyle tezgahlardaki yerini alacak. Zaten bir sezon palamut bol avlanıyor, hamsi suyu ısınan Karadeniz’den erken kaçıyor. Bu sezon tersi olacak hamsi yüz güldürecek. Mezgit, kıraça, çinakopta da beklentiler hayli yüksek. Her şey 1 Eylül’de denizden çıkacak balık çeşidi ve miktarı ile netleşecek. Üç yanı denizlerle çevrili olmasına karşın, Türkiye’de balık tüketimi son derece düşük. Avrupa ülkelerinde kişi başı balık tüketimi 25 kilogram, Japonya’da 90 kilogram iken Türkiye’de 7-8 kilogram düzeyinde. Oysa birçok Avrupa ülkesine balık satıyoruz. Çiftlik ürünü dahil Avrupa balığı bizden alıyor. Buna karşın insanımız yeterince balık tüketmiyor. Fiyatlar da doruğa çıkınca balıktan uzaklaşıyorlar. Bu tabloyu tersine çevirmemiz gerekiyor. Kırmızı etin yanında protein kaynağı balık. Topluma balığa sevdirmemiz şart.