ANKARA (AA) - ÖMER OLCAY - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi gecesinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde 15 yerinden yaralanan doktor, engellenen ambulansların yerine bir halı yıkama firmasına ait minibüsle hastaneye götürüldü.

Kocaeli'de bir kadın eşi tarafından boğularak öldürüldü Kocaeli'de bir kadın eşi tarafından boğularak öldürüldü

Doktor Mehmet Celal Almaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan darbecilere karşı direnmek için otomobiliyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gitmek üzere yola çıktı.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile Jandarma Genel Komutanlığı arasındaki kavşakta darbecilerin engelliyle karşılaşan Almaz, darbeci askerlere kışlaya dönmeleri konusunda çağrıda bulundu.

Bu sırada helikopterlerden açılan yaylım ateşi sonucunda şarapnel parçalarının vücuduna isabet etmesiyle 15 yerinden yaralanan Almaz'ın sağ dizinin üst bölgesinde de kırık oluştu.

Bacağındaki kırık nedeniyle yürüyemez hale gelen Almaz, kendisi gibi darbe girişimini durdurmak için bölgeye gelen vatanseverlerden yardım istedi.

Vücudunun çeşitli yerlerindeki yaralanmalar nedeniyle kanamasının arttığını fark eden doktor Almaz, darbeciler tarafından engellenen ambulansların ve sağlık ekiplerinin gelmemesi üzerine kendini tedavi etmeye başladı.

Yaralı vatandaşların bir halı yıkama fabrikasına ait panelvan tipi minibüse bindirildiğini gören Almaz, çevredekilerden minibüse binmek için yardım istedi.

Olay yerinde darbecilere karşı direnen tiyatro sanatçısı Mehmet Tahir İkiler'in, yardım çağrısına kulak verdiği Almaz'ı bindirmesinin ardından hareket eden minibüs, alt alta üst üste bindirilen 15 vatanseveri yaralı olarak hastaneye ulaştırdı.

- "Arabama bacağım kırıldığı için yürüyemiyordum"

Sincan ilçesinde Sağlık Müdürü olarak görev yapan Dr. Mehmet Celal Almaz, AA muhabirine, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaşadıklarını anlattı.

15 Temmuz gecesinde darbecilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ele geçirmek istediğini duyması üzerine sokağa çıktığını aktaran Almaz, otomobiliyle darbecilere karşı canlı kalkan olmak için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne hareket ettiğini söyledi.

Helikopterlerin açtığı yaylım ateşinin ayağının dibine isabet etmesi nedeniyle vücuduna aldığı şarapnel parçalarıyla yaralandığını aktaran Almaz, şöyle konuştu:

"15 yerimde şarapnel yaralanması oluştu. Çok trajikomik bir olay oldu. Arabam karşımda ama arabama bacağım kırıldığı için yürüyemiyordum. Arabamın anahtarını sonradan tanıdığım Mehmet Tahir İkiler ağabeyime verdim. O da arabayı, o anki heyecanla ve arabanın yabancısı olmasından dolayı çalıştıramadı. Yardım gelmesini beklerken bir halı yıkama fabrikasının aracı hareketlendi. Alt alta ve üst üste 15 yaralı o araca bindirildi. Onlardan ikisinin hastanede şehit olduğunu öğrendim. 13 gazi de bu vesileyle hayatlarına devam etmiş oldu."

- "Darbeci hainler hiçbir ambulansı olay yerine yaklaştırmıyordu"

Helikopter saldırısı sonucunda şuurunun açık olmasından dolayı mutlu olduğunu ifade eden Almaz, son nefesini verirken kelimeişehadet getirmek istediğini belirtti.

Çevresinde parçalanmış insanları görünce doktor olduğunu hatırladığını dile getiren Almaz, durumun ağır olmasından dolayı kimseye yardım edemediğini dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:

"Yaralanmam fazla olduğu ve kan kaybının yüksek olması nedeniyle hayatımı kaybedebileceğimi öngördüm. Bu sebeple kanamaları durdurarak hastaneye bir önce gitmem gerektiğine karar verdim. Fakat darbeci hainler hiçbir ambulansı olay yerine yaklaştırmıyordu. Mehmet Tahir İkiler'in yardımıyla minibüse bindirildim. Olayın vahametini yol kontrol noktalarındaki polislerin sert yüz ifadesi ile minibüsün kapısını açmasıyla karşılaştıkları manzaranın çok feci bir şey olduğunu, onların yüzlerinin aniden değişmesinden ve birden 'devam et' diye bağırmasından anlayabiliyorduk. Minibüsteki inlemeler ve diğer olaylar tam bir mahşer meydanını andırıyordu.

Yolların kapanması nedeniyle 5 dakikada ulaşacağımız hastaneye, 45 dakikada varabildik. Allah bir daha yaşatmasın. Çok kötü bir manzaraydı. Bir siyasi parti başkanı demişti ki 'Oy namustur' biz de hem verdiğimiz oylara hem namusumuza sahip çıkmak için meydanlara indik. Seçilmiş meşru liderimize, Türkiye'nin geleceğine, bekasına ve demokrasisine karşı bir darbe yapılıyordu. Bizde bu darbeye karşı var gücümüzle elimizde hiç bir imkan olmamasına rağmen en azından safımız belli olsun diye meydanlara koştuk. Tabiri caizse oyumuza yani 'namusumuza' sahip çıktık."

- "İsimsiz kahramanlara şükranlarımı iletiyorum"

Darbe gecesi cuntacıların engellediği ambulansların görevini yerine getiren halı yıkama minibüsünün şoförünü 8 yıl sonra bulabildiğini kaydeden Almaz, "O gece sokağa çıktığımızda doktor sıfatıyla da 'insanlara yardımcı olur muyuz?' diye de düşünüyordum ama kendim yardıma muhtaç bir hale geldim. Benim mecburi hizmetim 112 Ambulans hekimliğiydi. Meslek hayatım boyunca yüzlerce hastanın taşınmasına vesile oldum ama ambulansa en çok ihtiyaç duyduğum an hain FETÖ'cüler tarafından ambulans gönderilmedi. Benim için bir halı yıkama aracı ile hastaneye yetiştirilmek aslında çok trajikomik bir olay. Halı yıkama aracının şoförü Mahmut beye o gayreti için teşekkür ediyorum. Bizi yine o minibüse taşıyan Mehmet Tahir İkiler'e ve isimsiz kahramanlara şükranlarımı iletiyorum." ifadelerini kullandı.

- "O günleri bir daha yaşamak ve hatırlamak istemiyorum"

Halı yıkama minibüsünün şoförü Mahmut Sağlam da evinde uyurken dışarıdan gelen eşinin kendisini uyandırarak darbe girişimi olduğunu söylemesi üzerine, halıları taşıdığı yıkama fabrikasının aracına binerek Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne doğru hareket ettiğini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Külliye'si güzergahında ilerlerken helikopterlerin bazı noktalara ateş açtığını ama aracının isabet almadığını anlatan Sağlam, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önüne gittiğimde karşımda tank vardı. İnsanlar yerde parçalanmış durumdaydı. Ağlayan ve bağıran insanlar çoktu. İnsanları aracımıza bindirdik. Arabam panelvandı, arkada koltuk yoktu. Karga tulumba insanları üst üste yığdık. O yaralılardan bazılarıyla görüşüyorum, arayıp soranlar var. Araç bende değil. Sabaha kadar hastanede bekledim. Bir kaç yıl sonra İstanbul'da birine sattım. O günleri bir daha yaşamak ve hatırlamak istemiyorum. Ama güzel arkadaşlıklarım oldu. Karşılıksız, menfaatsiz dostluklar oluştu."

Kaynak: aa