Haber Merkezi - Hürriyet'ten Fulya Soybaş'ın yazısında sosyal medya fenomenlerinin aylık kazançlarını, gelir kaynaklarını ve vergi verip vermedikleri sorularını kaleme aldı. Yazıda fenomenlerin kazanç oranlarının yüksek olmasının toplumsal ve psikolojik etkilerine de yer verilirken, " Kimseyi aklamak gibi bir derdim yok. Ama veriler gösteriyor ki influencerlar, hele de popüler ve takipçi sayısı ile etkileşimleri fazla ise ayda rahatlıkla 1-2 milyon kazanabilir. Bu noktada asıl konuşulması gereken onların ne kazandıklarından çok böylesi eşit olmayan bir kazanca tüketici olarak nasıl alet olduğumuz
ve dahası bu kazançlarının ne kadarının vergilendirildiği olmalı" sözlerine yer verdi
Yazının tamamı şu şekilde:
Sosyal Güvenlik Müşavirleri Derneği Başkanı Emin Yılmaz, 2021’de fenomenlerin vergilendirilmesi için bir yasal düzenleme yapıldığını söylüyor ve diyor ki: “Buna göre fenomenler bir devlet bankasına gidip, adlarına özel hesap açtırıyorlar. Banka da bu hesaba yapılan ödemelerden yüzde 15 oranında stopaj kesiyor ve kalan bakiyeyi hesaplarına yatırıyor. 2022 yılı için elde edilen kazançların 880 bin lirası vergiden istisnaydı. Ancak bu tutar 2023’te 1 milyon 900 bin liraya çıkarıldı.”
Elbette bu kadar para kazanmak fenomenlerin suçu değil, piyasa bu ise haklarını alacaklar. Ama bu saatten sonra bir genci okuyup, diresek çürütmeye ikna etmek ne kadar mümkün? Psikiyatrist, Doç. Dr. Veysi Çeri, sosyal medya kullanımının yükselişe geçtiği son 10 yıldır, kendisine danışan gençlerin zaten nerede ise yüzde 90’ının okumak istemediği, ‘YouTuber’ olma hayali ile olmayacak işlere kalkıştıklarını söylüyor, şöyle anlatıyor: “Para insan için elbette önemli bir yönlendirici ve motivasyon kaynağı. Ancak bir öğretmenin, avukatın ve şiddete uğrama ihtimali altında çalışan bir doktorun ne kadar kazandığı ortadayken, ‘bir video’ ile milyonları cebe indirenlerin, kendilerini aklama adına ya da daha çok takipçi kazanmak için fütursuzca banka hesaplarını, hayatlarını, evlerini, arabalarını sergilemeleri aramızdaki uçurumu derinleştiriyor. Haydi biz yaşımızı aldık. Peki ya çocuklarımız? Bu yanlış yönlendirmeler nedeni ile yorulmadan, hızlıca, zengin olabilecekleri, bu zenginliğin de onlara güç getireceğine inanıyorlar. Okumak, kültürlü insan olmak, üretmek, ülkesine, kendisine, ailesine faydalı olmak boş geliyor. Oysa bu uğurda harcanıp giden çok var. Bu tip eşitsizliklerin uzun dönemde toplumu yozlaştırıcı, gençlerin umutlarını kıran ve çıkmaza sokacak etkileri muhakkak olacaktır.”