Ahmet Çağatay Bayraktar
Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Donald Trump ve Demokrat Parti'nin adayı Kamala Harris’in karşı karşıya geldiği ABD başkanlık seçimleri 5 Kasım’da gerçekleşecek. Seçime son bir hafta kala ABD, ilk kadın başkanını mı seçecek, yoksa ikinci bir Donald Trump iktidarına mı evet diyecek sorusu gündemdeki yerini korurken anketlerde iki adayın oyları birbirine yakın seyrediyor.
Mevcut başkan Joe Biden’in başkanlık yarışını Demokrat Parti adayı Kamala Harris’e devrettiği temmuz sonundan bu yana Demokrat Parti anketlerde önde seyrediyor. ABD seçimleri öncesi bir gelenek haline gelen televizyon tartışması bu seçim için de gerçekleşti. 10 Eylül’de iki adayın karşı karşıya geldiği tartışmayı 67 milyon kişi izledi. Harris’in performansı birçok kişi tarafından beğeni toplarken tartışma günü yüzde 2,5 olan oy farkını bir hafta içinde yüzde 3,3'e yükseltti. Tartışma sonrasında bir hafta içinde ise Trump’ın oylarında yüzde 0,5 düşüş kaydedildi.
ABD seçimlerini belirleyen “salıncak eyaletler” olarak tanımlanan Arizona, Georgia, Michigan, Nevada, Kuzey Carolina ve Pensilvanya’da ise iki adayın arasındaki oyların arasındaki fark ise yüzde 2 civarında seyrediyor. Bu durum seçim sonuçlarına ilişkin net bir tahmini zorlaştırıyor.
Harris ve Trump arasındaki rekabet sadece ABD için de değil dünya için de büyük önem taşıyor. Özellikle İsrail’in Filistin ve Lübnan saldırıları ile Rusya-Ukrayna Savaşı’nda yeni başkanın takınacağı tutum da merak konusu. Önceki ABD Başkanı Donald Trump, "Küreselcilik değil, Amerikancılık" sözleriyle ülkesinin Çin karşısında yeniden güçlenmesini hedeflerken; Harris, Ukrayna-Rusya Savaşı'nda “Amerika'nın geri çekilemeyeceği net" mesajı vererek dış politikada farklı bir perspektif sunuyor.
Geçmiş dönemde ABD Büyükelçiliği ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığı görevini üstlenen Faruk Loğoğlu ABD seçimlerinin iç dinamiklerini, seçilecek başkana göre Türkiye-ABD ilişkilerinin gidişatını ve dünyadaki çatışmalara etkilerini 24 Saat Gazetesi için paylaştı.
Harris'in şansı daha yüksek
ABD basınında seçimin başa baş ilerlediğini kaydeden Faruk Loğoğlu tahminlerin Trump’un kazanacağına yönelik olsa da Kamala Harris’in kazanma şansının da azımsanmayacak oranda olduğunu söyledi:
“İlk defa kazanma şansı olan bir kadından bahsediyoruz. Koyu renkli olmasının yanında dört yıl başkan yardımcılığına da sahip, tecrübeli bir siyasetçiden bahsediyoruz. Benim açımdan arka planına dair en önemli detay ise savcılık geçmişi. Girdiği davaların büyük bir kısmını kazanan bir savcı olan Harris, Amerikan iç siyaseti için daha ölçülü, daha öngörülebilir bir isim.”
Trump'a yönelik silahlı saldırının tekrarlanacağı da ABD gündemindeki yerini koruyor
"Suikast Trump'un oyunu beklendiği gibi artırmadı"
Trump’ın kazanma ihtimalini de değerlendiren Loğoğlu, “Tamamen kazanamaz diyemiyorum. Çünkü Amerikan seçmeninin ters bir damarı vardır: En olmayacak durumlara ve kişilere geçici de olsa itibar ederler” dedi. Suikasta uğraması sonrası “İkinci Kennedy vakası” iddialarının gündeme geldiği Trump için “Bunlar Amerikan seçmenini etkileyecek durumlar değildir” değerlendirmesinde bulunan Loğoğlu, ülkenin iç yapısına işaret etti:
“Amerikan toplumunda silahlı şiddet, sıradışı bir olay değildir. Suikasta uğraması ve bu olayın tekrarlanması Amerikan toplumunu etkilemez, Trump’ı da seçmen gözünde kahraman haline getirmez. Elbette Amerikan halkı cahil değil masumdur ve seçmen bütün dünyayı ABD’den ibaret görür. Ama gerçekleri görebilecek sağ duyuya da sahiptirler.”
"Harris barış, Trump Putin yanlısı"
Her iki başkan adayının Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin görüşlerini değerlendiren Loğoğlu, “Trump, savaşta Rusya yanlısı bir tutum sergiliyor. Hatta Putin ile görüştüğü bile gündemde. Trump’ın seçilmesi durumunda ise hem ABD’nin hem NATO’nun Ukrayna’ya yardımları keseceği söyleniyor. Savaşın sona ermesi sadece böyle bir yaptırımla mümkün değil, Avrupa yardımlarını artırarak sürdürebilir. Kamala Harris ise en kısa sürede barışı yakalayacak şartları inşa etmek için gereken adımları atacaktır” sözlerini kullandı.
Kamala Harris’in Ukrayna yanlısı bir barışı mı yoksa objektif adımlar mı atacağına ilişkin Loğoğlu, “Barış elbette orta yol demektir. Savaştan sonra bir tarafın tamamen teslim olması, diğer tarafın ise tüm meyveleri toplaması da söz konusu olmaz. Tabii burada Avrupa’nın görüşleri de önem taşıyor. Harris, kararını müzakere ve barıştan yana koyarsa bu durum Avrupa Birliği’nde Ukrayna’da ve hatta Rusya’da ses getirebilir” değerlendirmesinde bulundu.
Alman kamuoyu, ülke ile özdeşleyen markanın yaşadığı krizi kötü ekonomi yönetimine bağlıyor
Çin’in elektrikli otomobil atılımının Avrupa mobilite pazarını etkilemesinin yanında Almanya’nın ucuz olan Rusya gazını almak yerine daha pahalı olan Hindistan ve ABD’ye yönelmesi ülke sanayisini olumsuz etkiliyor. Bu durum ise en fazla Alman otomotiv devi Volkswagen’i sarsmış durumda. Frankfurter Allgemeine (FAZ) gazetesinin haberine göre VW'nin kârı yüzde 63,7 oranında düştü. VW'nin çarşamba günü açıkladığı üzere, üçüncü çeyrek kârı geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 42 düşerek 2,9 milyar euroya geriledi. Volkswagen çalışanlarını temsil eden Volkswagen İş Konseyi Başkanı Daniela Cavallo, Alman üreticinin merkezinin bulunduğu Wolfsburg'da işçilere yönelik bilgilendirme etkinliğinde yönetim kurulunun Almanya’daki en az üç Volkswagen fabrikasını kapatmak istediğini açıkladı. Bu durum markanın Çin karşısında rekabette elinin zayıflaması olarak değerlendirilmesinin yanında Rusya-Ukrayna savaşının Avrupa en somut etkisi olarak gösteriliyor. Savaşa yönelik Avrupa ülkelerinin farklı tutumlar içinde olduğunu söyleyen Loğoğlu, “Avrupa'da savaş nedeniyle sanayisi en çok zayıflayan ülke Almanya oldu. Fransa ve İngiltere ise direkt olarak etkilenmedikleri için tutumları Rusya karıştı. Avrupa Birliği dışarıdan bakıldığında bir bütün olarak görülse de ülkeler birbirinden apayrı yaklaşımlara sahip. Ama bu farklı yaklaşımları savaş ekseni üzerine bir araya getirmek mümkün değil. Ancak bir barış ekseni oluşturulursa tüm Avrupa ülkeleri bir araya gelebilir" dedi.
Washington Post’tan Bob Woodward’ın Trump Kasetleri isimli kitabında Trump'ın Erdoğan için “İlişkilerim ne kadar sert ve acımasız olursa, o kadar iyi anlaşırım" ifadesi yer alıyor
Türkiye-ABD ilişkileri ne yönde etkilenecek?
Başkan adayların seçilmesi durumunda Türkiye’ye yönelik olası yaklaşımlarını değerlendiren Loğoğlu, Kamala Harris’in nötr, Trump’un ise belirsiz bir tavır takınacağını işaret etti:
“Kamala Harris’in seçilmesi durumunda ilişkilerde hemen gözlenebilir bir iyileşme olmayacaktır. Öteki taraftan Harris, Biden gibi Ermeni iddialarını tanıyan bir isim. Buna rağmen beklenmedik iyileşmeler olmadığı gibi gerilemeler de olmayacaktır. Trump ise Rahip Brunson krizinden de hatırlanacağı gibi ne yapacağı belli olmayan biri. Türkiye gibi jeopolitik açıdan hassas bir ülke için üzerinde ince düşünülmüş politikalar izlemeyeceğini düşünüyorum.”
Temmuz'da gerçekleşen Netanyahu görüşmesine ilişkin Harris "samimi ve yapıcı" yorumunda bulundu
"İki adayın ortaklaştığı nokta: İsrail"
Loğoğlu’na göre iki adayın tek ortak noktası İsrail’e yönelik tutumları. İsrail’in Filistin ve Lübnan’a saldırılarının hangi aday seçilirse seçilsin devam edeceğini söyleyen Loğoğlu, “İsrail ABD’nin 51. Eyaleti olarak görülür. Bu da Amerika’daki siyasi yapıda Yahudi lobisinin güçlü olmasından kaynaklanıyor. O bakımdan ABD’nin İsrail’e desteği kim seçilirse seçilsin kayıtsız şartsız devam edecektir” dedi.