Kültür-Sanat

Etimesgut'un ilk Uluslararası Kent Tiyatro Festivali'ni Övül ve Mustafa Avkıran anlattı

Etimesgut, Uluslararası Tiyatro Festivali’nin ilkine ev sahipliği yapıyor. 8 ayrı ülkeden 26 gösteriyi barındıran festivalin eş sanat yönetmenleri Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran dünya sahnelerindeki oyunları ve büyükşehirdeki güncel tiyatroyu Etimesgut’a taşıyan Uluslararası Kent Tiyatro Festivali’ni 24 Saat’e anlattı.

Abone Ol

Ahmet Çağatay Bayraktar

Etimesgut, yeni bir kültür sanat etkinliğine, Uluslararası Kent Tiyatro Festivali’nin ilkine ev sahipliği yapıyor. 11 Ekim’de başlayan festival Türkiye ve dünyadan farklı tiyatro topluluklarını bir araya getiriyor. Bu yıl belediye başkanı Erdal Beşikçioğlu’nun genel sanat yönetmenliğini üstlendiği Etimesgut Belediyesi Kent Tiyatrosu’nun “Vatan Kurtaran Şaban”ın prömiyeriyle başlayan festival 8 ayrı ülkeden 26 gösteriyi şehirdeki sanatseverler ile buluşturmayı amaçlıyor.

Festivalde 22. İstanbul Tiyatro Festivali’ne de konuk olan Theodoros Terzopoulos’un  İskoçya Kraliçesi Mary Stuart ve kuzeni İngiltere Kraliçesi Elizabeth arasındaki taht kavgasını konu alan üçlemesinin ilk oyunu Alarme’yi, Portekizli sanatçılar Sofia Dias ve Vítor Roriz ile Filiz Sızanlı ve Mustafa Kaplan’ı bir araya getiren NEVER ODD OR EVEИ gösterisini, Fransız sanatçı Vânia Vaneau’nun Blanc isimli gösterisini de bünyesinde barındırıyor. Türkiye, Yunanistan, Almanya, Portekiz, Fransa, Brezilya, İskoçya, Polonya ve Suriye’den onlarca hikâye anlatıcısının 15 oyununu Eryaman’da 100. Yıl Cumhuriyet Kültür Merkezi (CKM) Kent Tiyatrosu Sahnesi’nde buluşturan festivalin eş sanat yönetmenleri Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran 24 Saat'in sorularını yanıtladı.

İlki düzenlenen ve her yıl düzenlenmesini umduğumuz, günümüz tabiri ile “sürdürülebilir” olmasını da temenni ettiğimiz bir festival. Festival programında yer alacak oyunları seçerken hangi etkenleri göz önünde bulundurdunuz?

Farklı disiplinlerden beslenerek üretilen güncel işler ilgimizi çekiyor. Derdi olan, sözü olan, kendi sanatsal dilini çizgisini bulmuş sanatçı ve gruplarla yan yana durmayı istedik. Türkiye'de çağdaş tiyatro ve çağdaş dans denilince akla gelen temsilcilerin, Ankara seyircisi ile buluşmasını istedik. Şahika Tekand, Naz Erayda, Kerem Kurdoğlu, Mustafa Kaplan ve Filiz Sızanlı 90'lı yıllardan bugüne gelen önemli isimler. Elbette buradan bakarak hikâyeyi okumak KentFest’i anlamak için önemli.

Festivalin uluslararası bir özelliği var. Seyirciler, konservatuar öğrencileri ve tiyatro sanatçıları için farklı ülkelerden oyunları izlemenin getirileri nelerdir?

Dünyada sahne sanatlarında sınırlar kalktı. Uluslararası çalışan sanatçılar, elbette içinde bulundukları çağın yeniliklerine etkileşimlerine açık oluyor, üretimlerinde geride kalmıyor. Ama herkes bu imkana sahip olamıyor. Hem oyuncu, yönetmen, öğrenci, hem eleştirmen, yazar, seyirci için geçerli bu. Festivaller bize farklı kültürleri farklı bakış açılarını taşır. Dünyada olup bitenlerle aramızda köprü olur.

Dün, çok uzun yıllar tiyatro festivali direktörlüğü yapmış sevgili Dikmen Gürün'le telefonda konuşurken, kendisine genç bir tiyatrocuyken yaşadığım bir anımı anlattım.

İKSV Tiyatro Festivali'nde uzun yıllar önce Robert Wilson'ı ilk kez Türkiye'ye getirmişti. Kimse tanımazdı Wilson’ı. O gece Rumeli Hisarı'nda oyunu izledik. Ve kimler kimler protesto etti, "Bu tiyatro mu?" diye. Ben gençtim. Ama o günün büyük isimleri bağıra bağıra gitmişti. Bugün dünya tiyatrosunun en önemli isimlerinden biri olan Robert Wilson'ın işini izlemiş olmakla övünenler, o gün bu tiyatro mu diye bağıranlardı. Bizler İKSV ile büyüdük. Tiyatro Festivali büyük bir gelişime, dönüşüme öncülük etti, aracılık etti.

KentFest de dileriz uzun ömürlü olur. Sanat üretiminde, seyir kültüründe, eleştiri kültüründe gelişime katkı sunar.

Theodoros Terzopoulos Alarme ile 13-14 Ekim'de festivalde yer aldı

Festival “Meselemiz Ankara” ana başlığı ile çeşitli söyleşileri de barındırıyor. Bu başlığa ve içeriğe baktığımızda festival izleyiciye Ankara’nın hangi meselesine odaklanmasını işaret ediyor?

‘Kent Kültürü'nü konuşmak istedik. Geniş bir pencere bu. Konuklarımız da farklı açılardan yaklaşıyorlar. Elbette bizim bu başlığı seçme itkimiz bir tiyatro insanının, bir sanatçının, belediye başkanı olması oldu. Erdal Beşikçioğlu tam da bizim ifade etmeye çalıştığımız gibi, sanatı olması gerektiği haliyle bir kentin alt yapı çalışmaları içinde görerek, Kent Tiyatrosu’nu kurdu. Ardından da Uluslararası Tiyatro Festivali yapmayı istedi. Bunu da bize emanet etti. Biz de Kent Festivali olsun ve Kent Kültürünü de tartışmaya açalım dedik.

 Etimesgut Kent Tiyatrosu, ilk oyunu Vatan Kurtaran Şaban ile prömiyeri festivalde yaptı

GORDION projesi sadece yeni oyuncular değil, yeni tiyatro metinleri de kazandırdı tiyatromuza. GORDION projesinden bahseder misiniz?

Gordion, Ankara ili sınırları içinde, merkezin yaklaşık 94 kilometre güneybatısında bulunan antik bir yerleşim alanı. M.Ö. 2500 yıllarında başlayan yerleşim, bugün hala Antik Kentin bitişindeki Yassıhöyük’te devam ediyor. Frig ve Hitit uygarlıklarına ev sahipliği etmiş Gordion, Unesco Dünya Mirası listesine giren özel yerlerden biri.

Yeşim Özsoy yıllardır kendi tiyatrosu Galataperform’da ‘Yeni Metin Yeni Tiyatro’ adını verdiği bir proje yönetiyor. Hem Türkiye hem de dünya tiyatro edebiyatına yeni yazarlar ve yeni eserler kazandırıyor. Gordion üzerine de yeni eserler kazandırmak amacıyla bizim davetimiz ile festivalin bu özel bölümünün hem küratörlüğünü hem de yönetmenliğini üstleniyor. Yeşim Özsoy’un davetiyle üç yazar; Polonya’dan Arthur Palyga, İskoçya’dan Peter Arnott, Suriye’den Wael Kadour’un KENTFEST için yazdığı üç kısa oyun Kent Tiyatrosu oyuncuları tarafından ilk kez okuma tiyatrosu olarak seyirci karşısına çıktı.

Festival, GORDION projesi ile yeni metin ve sanatçılara alan açacak

Uluslararası yapımlar, genellikle İstanbul’a aşina. Teklifinize şaşırdılar mı?

Şaşırmadılar çünkü onlar aşina, biz şaşırdık. Erdal Beşikçioğlu seçildikten sadece 6 ay sonra Kent Tiyatrosu kuruldu. Ve hemen Uluslararası bir festival isteği ile bize geldi. Çok az zaman vardı. Bu özellikle yurt dışı yapımlar için mümkün değil. Programlar 2 yıllık yapılıyor. 3 ay sonra “festivale katılın” demek imkânsız. Ama Erdal Beşikçioğlu'nun, bir tiyatro insanının başkan olduğunu ve bu festivalin ilk kez gerçekleşeceğini duymaları çok etkili oldu. Bizim de uzun yıllardır süregelen ilişkilerimiz bir referanstı. Festivalde yer alan grupların programları da uygundu, hayat da bize o noktada yardım etti diyelim...

25 Ekim'de sahnelenecek 'Ama'  İstanbullu sanatçıların özel hayatlarına ve kariyerlerine odaklanıyor