Erken seçim tartışması

31 Mart yerel seçimlerin üzerinden üç buçuk ay geçti. Bu sürecin son 2 haftası ise "erken seçim" tartışmaları ile geçiyor. CHP'nin birinci parti olması, anketlerde yükselişte olması bu tartışmalarda etken. CHP ne kadar yükseliş eğilimindeyse AK Parti'nin ise düşüş eğiliminde olması da elbette muhalefetin "erken seçim" söylemini artırmasına yol açıyor.

Abone Ol

Kıvanç El

Şu ana kadar kamuoyuna açıklanan anketlerin bir çoğunda CHP'nin birinci parti çıktığı görülse de önemli bir detay daha var. Aslında "kararsızlar" şu an için "iktidar" durumunda. Kararsız seçmenin anket teknikeri uyarınca parti oylarına eşit dağılması bilimsel bir teknik olsa da siyaset bazen bilimsel tekniklere uygun davranmayabiliyor. 

"Erken seçim" gündemi şu ana kadar AK Parti tarafından reddedildi, seçimlerin zamanında yapılacağı vurgulandı. Ancak AK Parti içerisinde de "Erdoğan yeniden aday olabilmesi için" seçimlerin 2027'ye çekilebileceği konuşuluyor. Bu noktada AK Parti içerisinde de erken seçim aslında gündem. Ancak "gerekçeler" muhalafet ile oldukça farklı. 

Reform Enstitüsü de "Üç ay sonra: 31 Mart tablosu kalıcı mı?" başlıklı bir araştırma yayınladı. Her ne kadar anketlerde CHP'nin yükselip AK Parti'nin geriye gittiği gündemde konuşulsa da araştırma bunun o kadar öyle olmadığını ortaya koyuyor. Araştırma "CHP'ye kulak verenlerin" arttığını doğruluyor.  Ancak çalışma "Cumhur İttifakı’na kızıp sandığa gitmeyen seçmen sebebiyle CHP'nin kazandığı" görüşünün altının oldukça dolu olduğunu gösteriyor. İktidardan kopan 10 milyona yakın seçmenin CHP'ye entegre edilmesi için CHP'nin dış politikadan güvenlik alanlarına kadar birçok başlıkta daha "iyi" ve "organize" çalışması ve seçmeni ikna etmesi şart. 

Ana akım siyaset "erken seçim" konuşsa da Meclis'in sosyalist güçleri ise bu başlığa biraz daha farklı yerden bakıyor. EMEP milletvekilleri Sevda Karaca ve İskender Bayhan ile Meclis'te gazetecilerle siyasi gündeme dair sorularını yanıtladı. Bayhan'a göre CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "2,5 yıl sonra seçim olur, 1,5 yıl kaldı" tezi "tehlikeli" bir formül. Bayhan bunu, "Üzerine de çok düşünüldüğü kanaatinde değilim. Bir bilek güreşi, meydan okuma ki bence bu burjuva siyasetin en büyük hastalığıdır. Türkiye’de 31 Mart'ta beklemediğiniz bir seçim zaferini götüren halk kitlelerinin mücadelesini ve geleceğe dair hayallerini bir kez daha getirip seçme sandık seçim üçgenine hapsedeceksiniz diye bir gerçeği ifade etmektir" sözleriyle gerekçelendiriyor. 

Bayhan'a göre Erdoğan 2026-2027'ye kadar ekonomide Şimşek politikalarını uygulayacak. Bu süreçte de "normalleşme" adımı ile rejimi tartıştırmayacak. Bayhan, "Erken seçim Erdoğan için manasızdır. Çünkü önce Şimşek-Erdoğan programının sonuçları alınacaktır ve hedef odur. Burada siz erken seçimi siyasetin gündemi yaparsanız sakız gibi çiğnersiniz demektir. Yani halk açısından hiçbir yararı olmaz" görüşünde. 

Özetlersek; bir yandan erken seçim konuşurken bir yandan halkın gerçek dert ve gündemleri "öteki gündem" haline getiriliyor. Örgütsüz toplum, geçim derdi bile denemeyecek düzeyde açlık sorunları yaşayan toplum artık "seçim" değil sorunlarının çözümü için somut, ileri ve net adımlar bekliyor. Muhalefetin görevi de bu kesimler için realist ve gerçekçi politika ve çözümleri gündeme taşıyarak gerçekten bir alternatif olduğunu ortaya koymak olmalı. Diğer konuda sadece "seçim olsun sorun çözülecek" demenin halkta net bir karşılığı yok gibi görünüyor.