Haber Merkezi - Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Ulucanlar Cezaevi'nde düzenlenen "Yeni Anayasa Sempozyumu"nda açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, 12 Eylül askeri darbesinin yıl dönümüyle ilgili, "Bugün 12 Eylül. Bundan tam 43 yıl önce Türkiye, en karanlık günlerinden birini yaşadı. Ulucanlar, Mamak, Diyarbakır Cezaevi'nin dili olsa da o günleri anlatsa. Hüseyin Kulmahmut gibi öldürülen gençlerin vebali darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacaktır. Dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamı serbest kaldı. Sadece bu örnek bile yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir" diye konuştu.
Konuşmasında yeni anayasa vurgusu yapan Erdoğan, şunları söyledi:
"Ülkemizi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedefimizden vazgeçmedik" "Ülkemizi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedefimizden vazgeçmedik. Teklifimiz muhalefetin uzlaşmaz tavrı nedeniyle hayata geçemedi. MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan teşekkül çıkmadı. Muhalefet, istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde dümeni kırıp ortadan kayboluyor. Yeni bir anayasa yerine tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya fırlatıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga, yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Kendi kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek, birikim gerektiren biri konuyla kim, niye uğraşsın ki? "Yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, mücadeleyi asla bırakmayacağız" Yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, mücadeleyi asla bırakmayacağız. 27 Mayıs 1960'tan itibaren anayasalarımız maalesef darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konulmuştur. Türkiye çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor. Elbette anayasalar değişmez metinler değildir. Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmesine rağmen ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayamıyor. İngiltere gibi yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kağıt üstünde iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden uzak uygulamaların sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. "Bizi darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile çalışmaları kıymetli kıymaya tek başına kafidir" 1924, 1960 ve 1982 Anayasalarının her birinin kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikayeleri var. Bugün bize düşen göre, cumhuriyetimizin 100. yılında bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikayemizi yazıp gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır. Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile çalışmaları kıymetli kıymaya tek başına kafidir. Kuşkusuz sihirli bir değnek gibi, Türkiye'yi bir masal diyarı haline getirmeyecektir ancak milletin ortak değerlerini, ortak geleceği, devletin bekasını, insanların hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını, tüm bunları meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye'ye çok şey katacağı açıktır. "En ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım" Türkiye'nin demokrasi ve hukuk pratiği bize şunu söylüyor. Bize lazım olan lafzı, ruhu ve hacmiyle milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da olumlu bakarlarsa yoluma devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz. Bize düşen kapıları çalmak. Buradan tüm siyasi partilere, STK'lara, akademi mensuplarına sesleniyorum. En ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa çalışmasından rahatsız olmasına gerek yoktur."