Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı'nda açıklamalarda bulundu.
"Türkiye, Suriye krizine daima vicdan odaklı yaklaşmıştır"
Erdoğan, "Gazze'deki insanlara ve özgürlüğünü geri kazanan kahraman Suriyeli kardeşlerime sevgilerimi gönderiyorum" diyerek şunları kaydetti;
"Aynularab'a DEAŞ'lı caniler saldırdığında bir gecede yüz binlerce Suriyeli Kürdü ülkesine kabul eden Türkiye'ydi, bizim hükümetimizdi. Hem Gazze mezaliminde hem de Suriye krizinde kardeşlerimizi asla yalnız bırakmadık. Kapımıza gelene Türk müsün, Arap mısın, Kürt müsün diye sormadık. Bizden yardım dileyene Müslüman mısın, Hristiyan mısın, Yahudi misin diye sormadık. İlk günden beri bu meselede durduğumuz yer, tutumumuz bellidir, söz ve eylemlerimiz ortadadır. Türkiye, Suriye krizine daima vicdan odaklı yaklaşmıştır.
Suriyeli muhacirleri en güzel şekilde 13 yıl misafir ettik. Biz ensarız. Bir muhacir neyi yapıyorsa biz bunu yapmaya mecburuz dedik. Sizi kovacağız diyen bu ülkedeki ana muhalefete rağmen dedik. Bu süreci zehirlemek isteyenler oldu. CHP'nin eksi genel başkanı nefret söylemleriyle milletimizi galeyana getirmeye gayret etti. Sırf seçimde üç beş oy daha fazla alabilmek uğruna inancımıza yakışmayan yollara tevessül ettiler. Sonuçta vicdan insanlık merhamet dayanışma kazandı."
"Gönüllü geri dönüşler zamanla artacaktır"
"Sednaya hapishanesi gibi işkence ve ölüm merkezlerine baktığımızda nasıl vahim bir felaketin eşiğinden dönüldüğü buıgün çok daha iyi anlaşılıyor" diyen Erdoğan, şöyle devam etti;
"Eli kanlı Baas rejiminin sona ermesiyle inşallah Suriye'de huzura ve güvenliğe giden yolun kapıları açılmıştır. Suriye'de barış ortamı kök saldıkça gönüllü geri dönüşlerin sayısı zamanla artacaktır."
"İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin içi boşaltıldı"
"İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabulünün üzerinden dün itibarıyla tam 76 sene geçti" diyen Erdoğan, şöyle konuştu;
"Zamanla bu beyannameni içi boşaltıldı. Bunun en acı örnekleri bizim gönül coğrafyamızda yaşandı. Bu beyanname 1948 yılında kabul edildi, bu tarih İsrail'in de Filistin'de zulme başladığı yıl olarak tarihe geçti. Beyanname göz göre göre ayaklar altına alınırken, demokrasi havarisi kesilenlerden hiç ses duyulmadı. Sırf bölücü teröre boyun eğmediği için katledilen nice insanımız oldu. 15 Temmuz'da 253 insanımız FETÖ'cüler tarafından alçakça katledildi, şehit edildi. Bu katliamı yapanlar Batı'lı güçler tarafından kollandı. Meselenin bir diğer boyutu ise şudur. İnsan Hakları günümüzde siyasallaştırılmış bir kavramdır. Geldiğimiz noktada insan hakları sadece dünyanın belli bir bölgesine uygulanan imtiyazlı haklar şeklinde algılanıyor. İşin özünde renk, köken ve inanç üzerinden daraltılmış bir insan hakları tanımı yapılıyor"