“Enflasyon ahlak bozar, devlet yıkar”

Enflasyon ya da halk ağızıyla hayat pahalılığı, sirkülasyondaki para miktarıyla, mal ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesinden kaynaklanan, fiyatların toptan yükselip paranın değerinin düştüğü sıkıntılı bir durumdur. Yüksek enflasyonda tüm mal ve hizmetlerde yaşanan anormal fiyat toplumun tamamında rahatsızlık yaratsa da bu artıştan en çok sabit ve dar gelirli etkilenir.

Abone Ol

Utku Şensoy

Türkiye'de enflasyon, sürekli yapısal problemlerden kaynaklanmaktadır. Yakın dönem tarihimizde yıllık enflasyonda 1971 yılından başlayarak 34 yıl süren çift haneli verileri yaşadık. Bu enflasyonist sürecin ardından, enflasyon 2000'li yıllarda tek haneli oranlara düştü. Ancak 15 yılın ardından, döviz kuru ve pahalılık nedeniyle enflasyon yeniden ciddi bir problem halinde gelip, son beş yıldır dar gelirli ve emeklinin belini iyice bükmeye başladı.  

Türkiye Cumhuriyeti'nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, özellikle Cumhurbaşkanlığı dönemini, yurtiçi ve yurt dışındaki temaslarında yakından izlemiş bir muhabir olarak, bürokrasiden gelen kurt siyasetçinin, olgunluk yıllarında tarafsız, her kesimi kucaklayan devlet adamı vasfının tüm niteliklerini taşıdığını ifade edebiliriz. Süleyman Demirel'in 1991 yılında yaptığı enflasyon hakkındaki konuşması son dönemde sosyal medyada hayli ilgi çekiyor. Demirel yeniden gündem olan o konuşmasında, enflasyonun ülkenin birinci sorunu olduğuna dikkat çekip, halkın günlük yaşayıp, başat sorununun geçim sıkıntısı olduğuna vurgu yapıyor. 

Bundan 32 buçuk yıl önce 20 Ekim 1991’de yapılan erken genel seçimlerden önce, bugün aramızda olmayan, Anavatan Partisi lideri Mesut Yılmaz, Sosyaldemokrat Halkçı Parti lideri Erdal İnönü, Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan ve Demokratik Sol Parti lideri Bülent Ecevit ile birlikte Doğru Yol Partisi lideri olarak katıldığı TRT’de yapılan siyasi parti liderleri açık oturumunda, Süleyman Demirel, enflasyonun devletleri yıkan bir olay olduğuna vurgu yapıp, tarihe mal olan ders çıkarılması gereken şu sözleri söylemişti;

“Enflasyon, milletleri içinden bozan bir olaydır. Enflasyon sadece pahalılık olayı da değildir. Ahlakı bozar, borcu olan borcunu ödemez, alacağı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan, soygundan, fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar. Toplumun içini bozan bir olaydır. Onun için batılılar, enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler. Tek kollu canavar derler. Batı enflasyondan fevkalade çekinir.''

Merhum Cumhurbaşkanının bu sözlerine katılmamak mümkün mü? 

Not: 1991 erken genel seçimlerinden Demirel’in Doğru Yol Partisi, yüzde 27’lik oy oranıyla birinci parti olarak çıktı. Yüzde 20,7’lik oy oranıyla ikinci sırayı alan SHP ortaklığıyla 20 Kasım 1991’de 164 red oyuna karşı 280 kabul oyuyla güven oyu alarak 49’ncu Türkiye Hükûmeti kuruldu.

 Ekonomistlere göre enflasyon

Eski hazine müsteşarlarından iktisat uzmanı Mahfi Eğilmez’in uzun yıllar önce Türkiye’deki enflasyona ilişkin ifade ettiği şu sözlere kulak vermekte yarar var. Eğilmez, bir ülkede maliyet enflasyonu yaşanıyorsa o enflasyonun nedenlerinden birinin faiz olabileceğine vurgu yapıp şöyle diyor:

“Bizdeki durum nedenin kur artışı olduğunu gösteriyor. Önce risk artıyor sonra kur artıyor sonra enflasyon ve sonra da faizler artıyor. Bazen kur artışını frenlemek için faizi artırınca olayın başını sonunu kaçıranlar faiz artışının enflasyon artışına neden olduğunu sanıyor. Neyin neye sebep olduğunu anlayabilmek için sabırla Smith ve Keynes'i okumak lazım. Onları atlayıp küçümseyince nedenler ve sonuçlar karışıverir.”

Not: Mahfi Eğilmez’in işaret ettiği iki büyük ekonomiste ve görüşlerine kabaca göz atalım;
Adam Smith (1723-1790), Ekonominin ve Kapitalizmin Babası olarak anılan İskoç ekonomist, filozof.  
John Maynard Keynes, (1883-1946) Ekonomik durgunlukla mücadelede müdahaleci para ve maliye politikalarını savunan Britanyalı iktisatçı. 

150 yıl farkla yaşamış olan Smith ile Keynes, birbirine zıt iki görüş olarak ekonomik akımda önemli yere sahiptir. Ana hatlarıyla, “Smith, devletin ekonomiye karışmaması halinde dengenin sağlanacağını, Keynes ise, devlet ekonomiye karışmadan denge sağlanamayacağını savunuyor.” 

Bu iki büyük ekonomistin dışında tüketim analizi, para tarihi ve teorisi ve istikrar politikasının karmaşıklığı üzerine yaptığı araştırmalarıyla 1976 Nobel Ekonomi Ödülü'nü alan Amerikalı ekonomist Milton Friedman’ı (1912-2006) da unutmamak lazım. Monetarist görüşün önde gelen ismi Friedman'ın ekonomi bilimine yaptığı en büyük katkı, tamamen yeni bir ekonomik model oluşturmasıdır. Monetarist yaklaşım, enflasyon konusunu teorik ve ampirik (deneysel) çalışmalarla incelemiş ve enflasyonun temel nedeni olarak para arzının hükümetlerce gereksiz yere ve aşırı ölçüde artırılmasından kaynaklandığı sonucuna varmıştır. Monetaristlere göre, ekonomideki istikrarsızlıkların çoğu parasal kökenlidir.

Kısaca aktarmaya çalıştığımız bu görüşler ışığında sizce Türkiye’deki enflasyonun sebepleri ne olabilir?