En temel, en acil sorun

Markette, pazarda, sokakta, gittikçe yüzümüze daha keskin çarpan toplumsal eşitsizlik nerede başlıyor? Açılan makasın vidası, nerede gevşiyor? Anne karnında.

Abone Ol

Gökçen Çamlıyurt

Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün internet sitesindeki bilgiye göre, Türkiye’de gebelik öncesi ve gebelik döneminde yetersiz ve dengesiz beslenme, anne-bebek ölümlerinde önemli rol oynuyor.

Beslenmenin altyapısı anne karnında başlıyor

Her yıl ortalama 1 milyon 400 bin doğum meydana geliyor ve beslenme bozukluklarına bağlı olarak, hamile kadınların yüzde 58’inde “demir yetersizliği anemisi (kansızlık) ile kan hücrelerinin yapımında gerekli olan folik asit, fiziksel ve zihinsel gelişimde etkili iyot ve kemik gelişiminde rol oynayan kalsiyum yetersizlikleri” görülüyor.

Her yıl yaklaşık 154 bin bebek, düşük doğum ağırlığıyla dünyaya geliyor. Düşük doğum ağırlığının en temel nedenlerinden biri; hamile kadınlarda görülen beslenme bozuklukları.

Peki hamile kadınların, nasıl beslenmesi gerekiyor? Aynı yazı içinde bilgi mevcut; peynir, süt, yumurta, et, balık, sebze, baklagil. 

İhtiyaç karşılanmazsa bebeğin yaşamının riske girebileceği, fiziksel ve zihinsel geriliğin oluşabileceği ve annenin kendi dokularının zarar görebileceği yazıda detaylarınca aktarılıyor. 

Milyonların derdi, mücadelesi; açlık

Buradan hamile kadınlara sesleniyoruz; iyi beslenin!

Bu bir gazetede köşe yazısı dili olabilir. Ama bir Bakanlık, yerine getirilmesi mümkün olmayan, olmadığını bildiği bir duruma dair uyarı veya çağrı yapamaz. Çare üretmesi, politika geliştirmesi gerekir.

Nasıl mı?

Türk-İş’in Ağustos ayı açlık sınırı: 19 bin 271 lira.

Asgari ücret: 17 bin 2 lira.

Kaba bir hesapla; 10 milyon asgari ücretli, yaklaşık 10 milyon işsiz, 10 milyondan fazla asgari ücretten az kazanan emekli, 5 milyonu bulan kayıtdışı işçi, çiftçiler, sığınmacılar, hasılı bugün hanelerin çoğunda açlıkla mücadele var. 

10 çocuktan 6’sı ekmek ve makarnayla karın doyuruyor

TÜİK’in Çocuk Araştırması’na göre, 7 milyon 24 çocuk, temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. 

Ülkede 22 milyon çocuk olduğu düşünülürse; 3 çocuktan 1’i “resmen” yoksul.

Resmi veri, bununla sınırlı değil. Yine TÜİK’e göre, karnı doyan çocuklar da büyük ölçüde ekmek ve makarna yiyor. 

6 aylık ve daha yukarı yaştaki çocukların yüzde 62’si her gün ekmek veya makarnayla karnını doyuruyor. 10 çocuktan sadece 1’i her gün et, tavuk, balık yeme şansına sahip. Sebze yiyebilenlerin oranı yüzde 33, meyve yiyebilenler yüzde 50.

6 aylık kısmındaki vurgu şu açıdan önemli; çocukların beyin gelişiminin çok büyük bölümü 2 yaşına kadar tamamlanıyor. İlk 2 yıl doğru beslenememek çocukların, bilişsel gelişimini etkiliyor, boy büyümesinde geri kalıyor ve bağırsak mikrobiyotası olması gereken şekli alamıyor. 

Tek bir öğün sağlıklı yemek yiyemeyen on binlerce çocuk var

Anne karnından başlayan hikaye, 2 ve hatta 4 yaşına kadar önemli bir altyapı oluşturuyor.

Sonrasında da çocukluğun gelişim atağı yaşadığı yıllar; okul çağı geliyor.

Yine politika oluşturmakta esas alınan resmi kaynaklar üzerinden gidelim; 

En son açıklanan OECD PISA 2022’ye göre, Türkiye’de üç öğrenciden 1’i kahvaltı yapmıyor. Öğrencilerin yüzde 2’si okuldan sonra “hiç”, yüzde 10’u haftada bir gün “akşam yemeği yemediğini” ifade ediyor.

“Geçen 30 günde yiyecek alacak paranız olmadığı için kaç kere yemek yiyemediniz?” sorusuna, Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 19’u en az bir gün, yüzde 2’si “neredeyse her gün paraları olmadığı için yemek yiyemedikleri” cevabını veriyor.

En temel, en acil sorun…

PISA sınavındaki düşük performansımıza, eğitim müfredatındaki temelsiz, tutarsız değişikliklere, sınav sistemindeki yap boz kararlara, özel okullara mecbur bırakan politikalara, okul tuvaletlerinin hijyen sorununa velhasıl eğitimdeki hiçbir probleme girmeden, en acil, en temel sorunun çözümü gerekiyor; çocuklarımız aç.

Okul bahçelerinden geçerken içimizi dolduran o cıvıltılı seste, bazı çocukların açlığı var, yoksulluğu, yoksunluğu var.

Toplumun en sesiz, en kırılgan ve en ümitvâr kesimi olan çocuklara, devlet elinin uzanması gerek.

Okullarda “bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek”le başlayıp, anne karnından ergenliğe kadar tüm çocuklarımızın sağlıklı beslenmesi, sosyal devletin sorumluluğudur.

Sosyal devlet bunun için değilse, ne için var?!

____________________

https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/component/content/article/gebelik-döneminde-beslenme.html?catid=199&Itemid=432

https://www.turkis.org.tr/turk-is-agustos-2024-aclik-ve-yoksulluk-siniri/

https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Cocuk-2023-53679)

https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Turkiye-Cocuk-Arastirmasi-2022-49744

https://tusiad.org/tr/basin-bultenleri/item/11618-gelecegin-dunyasina-hazirlanirken-egitime-bakis-pisa-2022-bulgulari-isiginda-turkiye-de-egitimin-durumu-arastirmasi