Beypazarı'ndaki Adaören Kalesi'nde yüzey araştırmaları devam ediyor Beypazarı'ndaki Adaören Kalesi'nde yüzey araştırmaları devam ediyor

I M G 7705NAZ AKMAN/ANKARA - Yıl boyunca başkentin kültür ve sanat yaşamına ev sahipliği yapan Ankara Kalesi’nin önemli merkezlerinden Emin Antik Sanat Merkezi, sanatçılar Atalay Mansuroğlu, Ercan Gülen ve Gülin Demirtaş’ın eserlerinin yer aldığı üç serginin açılışını gerçekleştirdi. Çok sayıda sanat izleyicisinin katılım gösterdiği sergide, Antakyalı sanatçı Atalay Mansuroğlu’nun Hatay depremine ilişkin eserleri yoğun ilgi gördü. Sanatçıların eserleri 10 Ocak Çarşamba gününe kadar ziyaret edilebilecek. 
Sergilerin açılış konuşmasını yapan Emin Antik Sanat Merkezi kurucusu İbrahim Terzioğlu sanatçılar hakkında bilgiler vererek, “Ercan Gülen, 1960 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun oldu, uzun yıllar Amerika’nın değişik şehirlerinde kaldığı sırada resim öğretmenliği yaptı. Bilkent Üniversitesi’nde resim dersleri verdi. BRHD Başkanlığı yaptığı dönemde Sanat Gazetesi çıkardı. Ermenistan, Kazakistan, Atina'da Türk sanatçıların içinde olduğu sergiler düzenledi. 34 Sergi açan sanatçı, değişik baskı tekniklerin de baskı, karışık teknik ve yağlı boya resimler yaptı. Birçok ödül alan sanatçı 2013 yılında aramızdan ayrıldı. Atalay Mansuroğlu da 1993’te Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldu. 2002 yılında Almanya’daki Bremen Üniversitesi’nde resim bölümünü bitirdi. İstanbul Haliç Üniversitesi’nde Tekstil ve Moda Tasarımı dalında yüksek lisans yaptı. Hacettepe Üniversitesi’nde Prof. Dr. Hasan Pekmezci’den dersler aldı. Sanatta yeterlilik programını bitirdi, 2023’te doçent oldu. Doğuş Üniversitesi Resim ve Grafik Bölümü’nde öğretim üyesi olarak kariyerini sürdürüyor. Gülin Demirtaş ise ‘Dünden Kal’AN sergisi ile geleneksel el sanatlarını sanatseverlerle buluşturuyor. Biz sadece ticari bir kuruluş değiliz, amacımız toplumu bilinçlendirmek, özellikle tarihi bölge olan Kale’de neler yapılabileceğini göstermek” dedi. 
Yahnici, “Ankara Kalesi’ni UNESCO kültür mirası listesinde görmeyi diliyoruz”
Ankara Kalesi’nin şehrin kültürel ve sanatsal yaşamındaki önemine değinen Ankara Kent Konseyi Kale Meclis Başkanı eski milletvekili Şevket Bülend Yahnici ise “Julian Sütunu, Başkent Ankara’nın üçüncü UNESCO listesine girecek olan değeri. Dördüncü değerimiz ise inşallah açık hava müzesi dediğimiz kale bölgesi olacak. Ankara Kalesi’ni bir UNESCO kültür mirası listesinde görmek dileğiyle” dedi. 
I M G 7710Atatürk Bulvarı’nın korunması için UNESCO’ya başvuruldu
Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanı ve Çankaya Belediyesi Başkan aday adayı Bekir Ödemiş de Başkentin önemli bulvarlarından biri olan Atatürk Bulvarı’nın UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınması için başvuruda bulunduklarını duyurarak, “Ankara’nın UNESCO Dünya Miras Listesi’nde beş yeri var. Bunların ikisi kesin listeye girdi. Türkiye UNESCO Milli Komite Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz ile bir yer daha önerdik. Ulus meydanından Çankaya Köşkü’ne kadar Atatürk Bulvarı’nın UNESCO’ya alınması için dosyayı hazırladık, UNESCO’ya gönderdik. Ulus’tan Çankaya kadar Atatürk’ün, Cumhuriyetin kuruluş felsefesini okumak mümkün. Finans politikası bankalardan, parlamenter sistem milli egemenlik meclisten, meydanlar demokrasiden, radyo iletişimden, türk hava kurumu ulaşımdan, kültür operadan, dışişleri sağlıktan idari alanlardan Çankaya Köşkü’ne kadar bir cumhuriyet felsefesini dosyada işledik. UNESCO ön listesine girmek bile bu eserlerin ebediyete kadar korunması demektir, cumhuriyet mirasının gelecek nesillere aktarılması, korunması gerekiyor” sözlerine yer verdi. 
Pekmezcioğlu, “Sanatımızda toplumsal sorunlara duyarlılık konusunda ciddi bir aksama var”
Emin Antik Sanat Merkezi Danışma Kurulu Üyesi, Sanatçı Hasan Pekmezcioğlu serginin açılışına katılamayan Antakyalı sanatçı Atalay Mansuroğlu adına yaptığı konuşmada, sanatçıların toplumsal olaylara yönelik duyarlılığının önemine değindi. Pekmezcioğlu, “Politik anlamda önemli olduğu kadar sanatsal anlamda da çoklu katılım oldukça önemli. Burası bir sanat ve kültür merkezi, bu birlikteliğin gelecekte de çeşitli boyutlarda devam etmesini diliyoruz. Bizim sanatımızda toplumsal sorunlara duyarlılık konusunda ciddi bir aksama var. Sanatçılar ‘çiçeğimi böceğimi çizerek resmimi yaparım, gerisiyle ilgilenmem’ düşüncesinde. Sanat, sanatçı ve toplumsal duyarlılık tüm dünyada üzerine durulan konulardan biri. Ülkemiz sanatçıları geçmişte de döneme damgasını vuran Balkan Savaşları, Kurtuluş Savaşı, Atatürk devrimleri, Cumhuriyetin ilanı ve günümüze kadar olan sürece ilişkin olayları göz ardı ediyor. Toplumsal yıkımlara ilişkin konular işlenmiyor” diye konuştu. 
“Depremi hissetmemek, yansıtmamak duyularda bir aksama olduğunu gösteriyor” 
Pekmezci sanatçıların toplumsa duyarlılığına ilişkin kitap hazırlığı içinde olduğunu belirterek devamla, “Sanatçılarımız kendini bir yere konumlandırıp kendilerince bir imza belirleyip o konunun dışına çıkmıyor. Deprem gibi bir travma, trajedi yaşıyoruz, bu akıl almaz bir olay, sanatçılar buna ilişkin bir şiir, bir öykü kaleme almıyor veya bir resim çizmiyorsa orada bir sorun vardır. Bunu hissetmemek bir anormallik olduğunu, bir ölmüşlüğün var olduğunu gösteriyor. Bu depremi hissetmemek, yansıtmamak duyularda bir aksama, bir duymazlık, bir sağırlık demektir. Çünkü bu insani veya vicdani değil. Sanat, sanatçı ve toplumsal duyarlılık üzerine hazırlamaya çalıştığım kitabım da tam da bu konuları ele almaya çalışıyorum. Atalay’ın deprem resimlerini özellikle incelemenizi isterim. Bir deprem konusunun sanatçı için ne denli uyaran, yaratmaya yönlendiren konu olabildiğinin örneklerini vermiş” sözlerine yer verdi. 
Emin Antik Sanat Merkezi Danışma Kurulu Üyesi, felsefeci yazar Ümit Yaşar Gözüm de açılış konuşmasında “Bugün burada birbirini tamamlayan üç sergi açıyoruz. Kaleyle ilgili söylenecek şeyler söylendi. Ercan Gülen’i rahmetle anıyoruz, 1992 yıllarından tanışıklığımız vardı. Atalay bir sonraki kuşağın geleceğe kalabilecek sanatçılarından biri olarak duruyor. Gülin Hanım’ın sergisini de izlediğimizde zaman sanatı hayatımızın bir yanıyla yönüyle bir yerinde olmamız gerektiğini görüyoruz” dedi. 

Editör: Ramazan Atabey