ZorbaTV-Dergi ile Emin Antik Sanat Merkezi’nin ortaklaşa düzenlediği felsefe forumlarının ilki, Doçent Doktor Fahri Atasoy ile Felsefeci Ceyda Şerife Can’ın katılımıyla gerçekleşti. Emin Antik Sanat Merkezi’nde düzenlenen programda, ZorbaTV-Dergi Genel Yönetmeni ve Sanat Eleştirmeni Ümit Yaşar Gözüm’ün “Düşünce Neyiniz Olur?” başlıklı aforizması kapsamında dinleyicilerle interaktif bir söyleşi gerçekleştirildi. Ayda bir düzenlenecek metin okumaları üzerinden yaratıcı düşünme ve eleştirel tartışma yöntemlerinin uygulanacağı, özgün düşünme yetisini geliştirmeyi amaçlayan “oku-düşün-anla-yaz-eleştir” forumları, her ay periyodik olarak gerçekleştirilecek.
Her ay düzenlenecek olan forumlar, yaratıcı düşünme ve eleştirel tartışma yöntemlerini metin okumaları üzerinden işleyecek. Amacı özgün düşünme yeteneğini geliştirmek olan bu forumlar, "oku-düşün-anla-yaz-eleştir" yaklaşımıyla her ay düzenli aralıklarla devam edecek.
Bir sonraki ayağı 9 Mart Cumartesi günü yapılacak olan program, farklı konuşmacılar eşliğinde 6 Nisan, 11 Mayıs ve 8 Haziran Cumartesi günleri periyodik olarak gerçekleştirilecek.
Toplumu düşünmeye davet eden bir sosyal sorumluluk projesi olarak düzenlenen forumların ilkinde, ZorbaTV-Dergi Genel Yönetmeni ve Sanat Eleştirmeni Ümit Yaşar Gözüm'ün "Düşünce Neyiniz Olur?" başlıklı aforizması üzerine odaklanılarak katılımcılarla etkileşimli bir söyleşi düzenlendi. Moderatörlüğünü Doç. Dr. Fahri Atasoy’un üstlendiği söyleşide, “Düşünmeyi düşünmek” başlığına vurgu yapıldı.
ATASOY, “DÜŞÜNMEYİ ANLAMAK VE TOPLUMA ÖĞRETMEK GEREKİYOR”
Toplumda sorgulayan insanların sayısını artırmak için bir yol bulunması gerektiğini söyleyen Atasoy, konuşmasında “Zihnimizi kullanıp kullanmamak bizim elimizde. Düşünmek, sorgulayabileceğimiz bir konu. Felsefe yolda olmaktır ama bu, bireysel bir yolculuk değildir. Bu yolculukta hepimizin yolu kesişir. Felsefenin kullandığı yöntemlerden biri olan düşünceyi anlayabilmemiz ve topluma sunmamız gerekiyor. Düşünmeyi, arayış içinde olan insanlara bir araç olarak sunmamız gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
Düşünme faaliyetinin bir toplulukla yapılabilmesinin önemine işaret eden Ceyda Şerife Can ise “Bizler, ‘Düşünme’ denilerek büyütülüyoruz. Buna rağmen bugün düşünme faaliyetini hep beraber yapabilmek mutluluk verici. Geçmişte çocuk terlemesin diye tuza yatıran bir jenerasyondan düşünülebilen bir topluma ulaştık, ne mutlu” diye konuştu. Ardından, Can’ın dinleyicilere Ümit Yaşar Gözüm’ün “Düşünce Neyimiz Olur?” başlıklı aforizmasını okuması üzerine, katılımcılarla metin kapsamında bir tartışma yürütüldü.
POYRAZ, “FELSEFE, DÜŞÜNDÜĞÜNÜ DÜŞÜNMEKTİR”
Dinleyiciler arasında bulunan Felsefeci Yazar Prof. Hakan Poyraz, Descartes’ın “Düşünüyorum öyleyse varım” sözüne atıfta bulunarak insanın özbilinç kazanabilmesi için düşünmek zorunda olduğunun altını çizdi. Poyraz, “30 yıldır düşünme üzerine düşünüyorum. Descartes’ın ‘Düşünüyorum öyleyse varım’ sözü, bir simitçinin ‘Elimdeki tüm simitleri satabilir miyim?’ düşüncesiyle aynı eylem.
Felsefe, düşündüğünü düşünmektir. ‘Düşündüğümü düşünmüş olur muyum?’ dediğimizde başka türden bir düşünme edimini faaliyete dökmüş oluyoruz, yani varlığımızı tefekkür ediyoruz. Buradaki tefekkür, Descartes’ın dediği gibi varlığını idrak etmektir. Düşünmek, kendi varlığımızı fark etmektir. Eylem ve düşünmenin buluşabileceği en temel zemin, kendi varlığımızı, benliğimizi, bilincimizi düşünmektir. Kendini bilmek, insan olarak davranışlarımızı bilmektir” diye konuştu.
GÖZÜM, “FELSEFE, İNSANA BİR DÜŞÜNME METODU KAZANDIRMAKTIR”
Ardından söz alan Ümit yaşar gözüm ise dinleyicilere felsefe kavramı üzerine tartışmaya davette bulundu. Felsefenin okullarda öğretilenden çok farklı olduğunu söyleyen Gözüm, aslen bir düşünme eylemi olan felsefenin, felsefe tarihi ile karıştırıldığını ifade etti. Gözüm, konu üzerine “İnsanın algısını canlı tutmasının yolu düşünmekten geçiyor. Derdimizi anlatmanın yolu düşünmektir. ‘Felsefe’ dediğinizde lise çağlarında okutulan felsefe tarihi anlaşılıyor ama felsefe, insana bir düşünme metodu kazandırmaktır. Toplumun üreten insanlara ihtiyacı var. Sıradan olanın topluma faydası olmaz” sözlerini aktardı.
TERZİOĞLU, “GELİŞMİŞ VE GELİŞMEMİŞ ÜLKELER ARASINDAKİ FARK, DÜŞÜNMEYİ BECEREBİLMEKTİR”
Son olarak söyleşiye katkı sunan Emin Antik Sanat Merkezi Kurucularından İbrahim Terzioğlu ise konuşmasında toplumun gelişiminin düşünebilen ve sorgulayabilen insanlara bağlı olduğunu kaydetti. Gelişmemiş ülkelerde yaşayan insanların kendi hayatlarına dair kararları belli otoritelere bıraktığını söyleyen Terzioğlu, “Toplumun katmanlarına bir şeyler öğretmek peşindeyiz. Gelişmiş ülke ve gelişmemiş ülkeler arasındaki fark düşünmeyi becerebilmektir. Türkiye’de maalesef düşünmeyi başkasına havale etmiş birçok insan var.
Ülkenin ekonomik, kültürel, sosyolojik durumu, eğitim sistemine bakmamız gerektiğini ortaya koyuyor. Korkak nesiller yetiştiriliyor ama farkında değiliz. Düşünmesinler diye eğitilen katmanlardan oluşan bir dünyada yaşıyoruz. Toplumun her kesimine ayna tutamayız ama her insan bulunduğu yerde bir meşale yakarak farkındalık oluşturabilir” diye konuştu. Forumun aforizması ise şu şekilde:
DÜŞÜNCE NEYİNİZ OLUR?
“Genellikle sokak diliyle konuşanlar ‘Nihayetinde insanız, düşünürüz’ derler ya da ‘Derin düşünüyor, bunda bir bit yeniği vardır’ gibi söylemlerle mutlaka karşılaşmışsınızdır. Oysa düşünme, kendi metodolojisi olan insana özgü yetinin eseridir. Neyi, nasıl ve ne kadar kullandığınıza bağlı olarak varlığını hissettiren bir eylem.
Bir aydın olarak daha metodik düşünerek, daha üretken bir yaşama kavuşabilir, toplumsal aydınlanmaya destek olabilirsiniz. Kişiliğin gelişmesinden, toplumsal iletişime uzanan etkili teknikler üzerine yoğunlaşabilirsiniz.
Kavramları anlayıp derinliği olan kavramsal tasvirler yapabilir, çok katmanlı anlatım tarzı oluşturabilirsiniz.
Beden diliniz buna göre şekillenir, az ve yerinde hareketle görsel anlatımdan sembolik tanımlamalara odaklanabilirsiniz. Bütün bunları ve daha fazlasını düşüncenin ışığında yapabilirsiniz.
Başlıktaki ironik göndermenin farkındasınızdır. Kimi insanlarla karşılaştığınızda ‘Sahi, düşünce neyiniz olur?’ diye haykırmak istersiniz. Çünkü kitle, varlıkla hiçlik arasında arafta kalmış düşüncenin eseridir.”