Kocaeli'de asırlık çınar ağaçları kitaplarla renklendi Kocaeli'de asırlık çınar ağaçları kitaplarla renklendi

CEMRE POLAT/ANKARA- Yıl boyu sanatsal ve kültürel faaliyetlere ev sahipliği yapan Emin Antik Sanat Merkezi, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında ekim ayını dolu bir programla geçiriyor. Ekimin ikinci haftasında açılan Ressam Mehmet Sağ'ın “Cumhuriyetin Yüzüncü Yılı" sergisiyle devam eden etkinlikler, geçtiğimiz hafta ziyaretçileri Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu eski başkanlarından Eğitim Dostları Vakfı Mütevelli Üyesi Prof. Dr. Sadık Kemal Tural’ın “Bir Ankaralı Gözüyle Atatürk" söyleşisiyle ağırlamıştı. 
Söyleşide, Eğitim Dostları Vakfı kurucularından İş insanı Ayhan Sümer rahmet ve şükranla anılırken Konuşmacı Prof. Dr. Sadık Kemal Tural'a İran Erdebil Türklerinden engelli sanatçı Şahram Mahdavi’nin “Nilüfer Çiçekleri” isimli resmi günün anlam ve önemi anısına armağan edildi. Ziyaretçiler, söyleşinin bir “Cumhuriyet şöleni” gibi olduğunu söyledi. 
Bu haftaki programda ise Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fırat Purtaş’ın katılımıyla “100. Yılında Cumhuriyet ve Türk Dünyası” söyleşisi düzenlendi. Söyleşide cumhuriyete uzanan yolda Türk dünyasının kültürel zenginliği, düşünsel dünyası; dil, din ve milliyetçilik başlıkları üzerinde duran Purtaş, “Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinde kültür yatıyor” diye konuştu. 
Söyleşinin açılış konuşmasını yapan İbrahim Terzioğlu, “Bu programları ekim ayı için seri bir şekilde hazırlamıştık. Etkinlikleri Ankara Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Kale Meclisi ile planladık. Hem belediye tarafından hem de Kale’de ekim ayında cumhuriyet kutlamalarına yönelik birçok etkinlik yapılıyor. Bu çok önemli ve sevindirici bir şey” diyerek cumhuriyet kutlamalarına önem verdiklerini ifade etti. 
P1050222Terzioğlu, “Atatürk, dünyadaki tüm Türklere ve mazlum milletlere ışık olmuştur”
“100. yılında Cumhuriyet ve Türk Dünyası” söyleşisinde çok değerli noktalara temas edileceğinin altını çizen Terzioğlu, İsmail Gaspıralı’nın “Dilde, fikirde, işte birlik” idealine atıfta bulunarak “Osmanlının son dönemlerinde İslamcılık ya da Osmanlıcılık ile dağılma önlenmeye çalışıldı. O dönemden sonra Türkçülük fikri yaygınlaşınca bu fikri kalıcı şekilde inanarak savunanlardan biri de Mustafa Kemal Atatürk oldu. İsmail Gaspıralı’nın ‘Dilde, fikirde, işte birlik’ felsefesiyle tüm Türk dünyasında birlik sağlanması gerektiği fikri, çok kalıcı ve sürdürülebilir bir düşünce olmuş. 
Türk dünyasını sadece Asya olarak görüyoruz ama Türkler dünyanın her yerinde devlet kurup her yere medeniyet taşıdığı için coğrafi olarak birleşmeleri mümkün değil. Lehçe ve kültür farkları var. Bu yüzden kültür milliyetçiliğine dönerek İsmail Gaspıralı’nın fikirlerine dönüyoruz. Atatürk sadece Türkiye’deki Türklere değil, dünyadaki Türklere ve mazlum milletlere de ışık olmuş önemli bir şahsiyet” dedi. 
Konuşmasına Türk dünyasının kültür miraslarından bahsederek başlayan Prof. Dr. Fırat Purtaş, Azerbaycan'ın kültür başkenti Şuşa’ya yaptığı geziden çok etkilendiğini söyledi. Purtaş, “Bir toprağı değerli kılan, vatan yapan oradaki insanlardır. Şuşa’daki insanlar da çok büyük sanatçılar çıkarmışlar. Bu topraklar her ne kadar Ermeni hakimiyetinde kalsa da Ermeni toprağı olması mümkün değilmiş. Orada gördüklerimden yola çıkarak bu düşüncemi paylaşmak istedim” diye konuştu.
P1050171Purtaş, “Türk kültürü, herkesi birleştiren bir harçtır”
Birleştirici ve kapsayıcı bir fikir olarak Türk kültürü üzerine konuşan Purtaş, “Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinde kültür yatıyor. Cumhuriyetin en çok önem verdiği konu, dil, tarih ve Türk kültürüdür. Türk kültürü, herhangi bir ırk ve etnik gruba ait kültürden öte, etkileşim içinde bir arada yaşayan halkların paylaşımı neticesinde ortaya çıkan ve herkesi birleştiren bir harçtır. Buna sınır çizmek mümkün değildir” dedi.
Türk kültürünü Türk devletlerinden örnekler vererek açıklayan konuşmacı, “Türk kültürünün en değerli hazineleri Kaşgar’dadır. Türkistan’ı doğu ve batı olarak ayırıyoruz ama Karahanlı Devleti’nin merkezi Balasagun’un kalıntıları hala sergilenmekte. Bir yerin tapusunun kimde olduğunu mezarlıklara bakarak anlıyoruz. Ahlat’taki Selçuklu mezarlığı Anadolu’nun Türklere ait olduğunu kanıtlayan bir tapu niteliğinde. Türkistan’ın doğusunda ve batısında birçok kültürel miras, bu toprakların Türklere ait olduğunu kanıtlıyor” sözlerini aktardı.
“Kültürel zenginliğimiz, Türk toplumlarının birbirine yakınlaşmasına sebep oluyor”
Türkçülük akımının ayrıntılarından bahseden Purtaş, “Türkçülük fikri ortaya çıktığı andan itibaren Rusya’yı hep endişelendirmiştir. 1948 tarihli bir belgede ‘Türkçülük ideolojisini savunanlar hedeflerini Rus imparatorluğunun parçalanması üzerine inşa etmişlerdir’ yazıyor. Bu durum tarihi süreç içerisinde böyle şekillenmiş ama şu an bu konuyu Karabağ zaferinin hemen ardından Rus dış işleri bakanına sormuşlar. ‘Türkiye’nin Türk devletleri teşkilatı çatısı altında yaptığı iş birliği bir turan devleti kurmaya yönelik bir şey mi?’ demişler. O da Rusya olarak Türksoy’un bazı projelerine katıldıklarını ifade ediyor. Bugün Rusya’yı parçalama gibi bir hedeflerinin olmadığını Rus yetkilileri de kabul ediyorlar. 
Bugün Özbekistan topraklarında Harzemşah mirası Türkiye ile Özbekistan’ı yakınlaştırıyor. Harzemşah Moğol istilasında Cengizhan’a karşı mücadele vererek Anadolu’ya sığınmak üzere yola çıktığında Türkiye topraklarında hayatını kaybetmiş. Bunun üzerinden Türkiye ile Özbekistan ortak bir dizi yaptı. ‘Celaleddin’ isimli dizi, Türkiye ve Özbekistan’da gösterildi. Basit gibi görünen bu hadise, zihniyetlerin ve ortak aidiyetin güçlendirilmesi için çok önemli. 
Bu kültürel zenginlik, diziye ya da başka sanatsal etkinliklere dönüştürülerek toplumların birbirilerine yakınlaştırılmasına sebep oluyor. Veya spor oyunlarıyla uluslar bir araya geliyor. Geleneksel spor oyunları ulusal bütünlüğü sağlayabiliyor. Geçtiğimiz yıl dünya oyunlarıyla Türk dünyası Bursa’da birleşmişti. Kırgızistan’daki çadırlar bu yıl depremzedelere gönderilmişti. Bu ortaklıklar, binlerce yıldır yaşanan geleneğin devam ettirilmesini sağlıyor. Türk dünyasının yükseldiği zemin bu ortak kültürdür” diye konuştu. 

Editör: Ramazan Atabey