Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Bir meclis var ortada, ama meclisin hükmü yok. Meclis, kendi içinden başkan ya da başkan vekili seçebilir. Kanunda bunun yeri var. Ama bırakın seçmeyi, meclis üyeleri belediye binasına giremiyor. Ve bu konuyu da normalmiş gibi; kamunun bürokratları, mülki amirleri, ne yazık ki tabiri caizse barikatlarla, polisle, belediyeleri sararak, izole ederek uygulamaya gayret ediyorlar” dedi. 

ANKA'dan Edda Sönmez'in haberine göre, İmamoğlu, Yeniden Refah Partisi (YRP) lideri Fatih Erbakan ile kayyım gündemini görüşmek üzere bir araya geldi. Gazeteciler İmamoğlu’na, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutukluğuna yapılan itirazın reddedilmesi yönündeki görüşlerini sordu.

İBB Başkanı İmamoğlu soruyu, “Neresini, hangi kısmını anlatayım, Şahsımla ilgili kısmı mı anlatayım ya da sadece Prof. Dr. Özer'in tutuklanma süreciyle ilgili, daha mahkemeye konu intikal etmeden, daha savcılık iddianamesi çıkmadan atılan manşetleri mi? Hepsi bir garabet. Yani hukuk mahkemede mi görülüyor, yoksa Ankara'da bir başka ofiste mi yazılıp çiziliyor" sözleriyle yanıtladı. 

Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Komisyonda Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Komisyonda

Mardin, Batman ve Halfeti’deki kayyım atamaları ile birlikte sürecin boyutunun yukarı taşındığını kaydeden İmamoğlu, şunları kaydetti:

“Ne yazık ki, iktidara mensup kişilerin, ‘Bu süreçler devam edecek’ tarzında, yetki ve alanları olmamasına rağmen pervasızca birtakım tariflerinin de ülkemiz adına yine büyük bir ayıp olduğunu anlattım. Tabii Sayın Genel Başkanımızı ve diğer genel başkanları da ziyaretimizde, bu meselenin şu anda var olan ilk Anayasa maddesi değil, ama daha sonra oluşan kanun maddesi ve kanun hükmünde kararname maddeleriyle beraber yaratılan, gerçekten kötü bir tasarımla oluşan maddede doğan boşlukla beraber, iki dudak arasında, tabiri caizse süreç işletilmekte. Kayyum ataması olabilir. Bazı hallerde, belediye başkanlıkları görevden alınabilirler. Ama sonraki uygulamalar daha da kötü. Bir meclis var ortada, ama meclisin hükmü yok. Meclis, kendi içinden başkan ya da başkan vekili seçebilir. Kanunda bunun yeri var. Ama bırakın seçmeyi, meclis üyeleri belediye binasına giremiyor. Ve bu konuyu da normalmiş gibi; kamunun bürokratları, mülki amirleri, ne yazık ki tabiri caizse barikatlarla, polisle, belediyeleri sararak, izole ederek uygulamaya gayret ediyorlar.

"Demokrasiye inanan hiç kimsenin kabul edemeyeceği görüntüler"

Düşülen durum, hukuken garabet; çok kötü. Ülkemizin itibarı açısından kötü. Yaşatılan, belediyelerde görünen o ortamlar kötü. Yani hiçbir şekilde, hiçbirimizin, hukuka inanan, adalete inanan, demokrasiye inanan hiç kimsenin kabul edemeyeceği görüntüler. Bu kapsamda, mutlak Meclis’in bu işe duyarlı olmasını ve bir anayasa maddesi düzenlenmesiyle ilgili, kanun maddesi düzenlenmesiyle ilgili bir sürecin çalışılması gerektiğini, TBB encümenimizde böyle bir görüşün ortaya çıktığını kendileriyle paylaştım. Temelde amacımız; bundan sonra, eğer uygun görürlerse siyasi partilerimiz, TBB’nin hazırlayacağı taslağı onlara da sunarak, onların da hazırladıklarını alarak, bütünleşik bir biçimde bütün partilerin imza attıkları bir şekliyle, bu kanun maddesinin düzenlenmesi ve bu hak savunuculuğunun sadece iki partiye değil, bundan sonra hangi partiye ait belediyeye yapılırsa yapılsın, yerel yönetimcilerin, yerel yönetim demokrasisinin, hukukunun korunması adına bir sağlam sürece erişmesini arzu ettiğimizi ifade ettik. Kendileri de olumlu yaklaşımlarıyla bizleri mutlu ettiler.”

Erbakan: Hukuki olmadığını kendilerine ifade ettik

“Türkiye'de, son birkaç gün içerisinde özellikle yaşadığımız bu belediyelerdeki gelişmeler ve kayyum atamaları konusunda bir istişare ve görüşme oldu” diyen Erbakan ise sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Kendilerinin de belirttiği gibi, dün Ankara'da siyasi parti genel başkanlarıyla görüştüler. Bugün de burada, biz kendileriyle görüştük. Biz de kendilerinin bu endişelerine katıldığımızı ve bu yapılan kayyum uygulamalarıyla ilgili, biz de YRP olarak bu uygulamaların uygun olmadığına, hukuki olmadığına, bir haksızlık içerdiğine inandığımızı kendilerine ifade ettik. Bizim YRP olarak söylediğimiz; bir defa bir belediye başkanı, tabii ki bir suç işlerse, bunun bir karşılığı olacaktır. ‘Belediye başkanları hiçbir zaman suç işlemez’ demek doğru bir yaklaşım değildir. Ancak, bir suç işlendiği zaman, onun bir yargı kararıyla, kesin bir hükümle sabit hale gelmesi ve bunun arkasından bu yargı kararı verilip de kesin hüküm ortaya çıktıktan sonra da bu belediye başkanı görevinden alındığı takdirde, orada yine seçilmiş olan, milletin iradesiyle, halkın iradesiyle seçilmiş olan belediye meclis üyelerinin yapacağı bir seçimle bir belediye başkan vekilinin, belediye meclis üyeleri tarafından seçilmesi. Millet iradesine saygı bakımından, hukuka uygunluk bakımından daha uygun olacağını düşünüyoruz.

“Gerekli yasal düzenlemenin yapılması gerektiğine inanıyoruz"

“Hatta bununla ilgili, İstanbul milletvekilimiz Doğan Bekin Bey de bir yasa teklifini Meclis’e sundu. Sayın Başkan’ın da ifade ettiği gibi; diğer siyasi partilerin de görüşleri alınarak, TBB hukukçularının da tavsiyeleri, görüşleri alınarak bir ortak zeminde buluşulabilir. Ve hep birlikte, ortak bir teklif olarak da bu sunulabilir. Ama bu 2016’da yapılan, eklenen madde, burada millet iradesine maalesef haksızlık yapıyor, millet iradesini çiğniyor. Ve hukuka aykırı bir yaklaşım oluyor. Bundan sonra da bu doğrultuda yapılacak olan çalışmalara destek olacağımızı kendilerine ifade ettik. Ve burada aslında, özellikle doğu ve güneydoğudaki atılan adımlar, burada DEM Parti’nin daha da güçlenmesine, daha da büyümesine yol açacak adımlar oluyor. Ayrıca malum örgütün de aslında arayıp bulamadığı bir, tabiri caizse malzemeyi de kendilerine vermiş oluyoruz. Onlara da diyorlar ki, ‘Efendim işte görüyorsunuz siyasi yollar bize kapalı. Siyaset yapılmasına müsaade edilmiyor. Öyleyse biz silahlı mücadele yapalım. Gelin siz de dağa çıkın’ demesine fırsat sağlamış oluyoruz. Bu bakımdan da son derece sakıncalı. O nedenle bu kanunun düzenlenmesi, gerekli yasal düzenlemenin yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bundan sonra da bu hedef doğrultusunda atılacak olan adımlara da destek olacağımızı ifade ediyoruz.”

Editör: Esin Özdemir