Ekonomi

ÖTV ve güvenlik düzenlemesi sonrası otomotiv piyasasını neler bekliyor?

Otomotiv piyasası, temmuzdan itibaren uygulanacak AB Genel Güvenlik Yönetmeliği öncesi satışlarını hızlandırmaya çalışırken Çinli markalara getirilecek olan yüzde 40'lık ÖTV zammına da hazırlanıyor. Ekonomi gazetecisi Memduh Taşlıcalı, otomotiv piyasasını bekleyen "Temmuz Rüzgarı"nı 24 Saat için değerlendirdi.

Abone Ol

Ahmet Çağatay Bayraktar

Avrupa Birliği'nin yeni otomobillerde zorunlu hale getirdiği "Genel Güvenlik Yönetmeliği" 7 Temmuz’dan itibaren Türkiye’de de uygulamaya geçecek. Düzenleme kapsamında Avrupa Birliği'nin regülasyonunda araçlarda “Acil durum frenleme yardımcısı, yorgunluk algılama sistemi, alkol kilidi hazırlığı, kaza veri kaydedici, ani frenlerde otomatik yanan flaşörler, ön çarpışmada yayayı korumaya yönelik güvenlikli ön can, şerit takip asistanı, geri görüş kamerası ve akıllı hız yardımı” standart hale gelecek. Bu zorunluluk kapsamında 7 Temmuz’a kadar otomotiv firmalarının elindeki yaklaşık 200 bini bulan aracı kısa sürede elden çıkarması gerekirken firmalar yüzde sıfır faizli krediden indirime kadar uygun satın alma seçeneklerini tüketicilere sundu. Otomotiv sektörünü yakından ilgilendiren bir diğer gelişme ise temmuz ayı itibarıyla Çin’den ithal edilecek araçlara yüzde 40 ÖTV zammı getirilmesi oldu. Çin Ticaret Bakanlığı ise yapılan zamma tepki göstererek gözden geçirilmesini talep etti.

İkinci el ve sıfır araçlarda görülen yüksek fiyatlar Çinli markaların Türkiye pazarına girmesine neden olmuş ve tüketiciler de bu markalara fiyat performans uygunluğu gerekçesiyle rağbet etmeye başlamıştı. Otomotiv sektörü için iki köklü yenilik yaşanacak temmuz ayında tüketicileri ve markaları nelerin beklediğine ilişkin ekonomi gazetecisi Memduh Taşlıcalı 24 Saat'in sorularını yanıtladı.

7 Temmuz’daki düzenlemenin otomotiv sektöründe canlılık yarattığını söyleyen Taşlıcalı, “Özellikle dövizde ani hareketlerin yaşanmaması da yapılan kampanyaların yanında etkili oldu. 20-30 yıl öncesinde bayram ve yaz tatilleri öncesinde sektörde bu hareketliliği görürdük. Pandemiden itibaren ekonomideki belirsizlik, bu hareketliliğin önüne geçse de şimdi benzer durumu tekrar yaşıyoruz. Araç kiralamalar da alternatif olmaktan çıktı zira aylık 45 bin liradan başlıyor kiralamalar. Bu yüzden satın almalar daha avantajlı bir seçenek haline geldi” dedi.

Artan donanım fiyatlara yansıyacak

Düzenlemenin geçerli olacağı tarihten itibaren araç fiyatlarının artacağını öngören Taşlıcalı, “Araçlarda bulunması zorunlu olan güvenlik donanımları mutlaka fiyatlara yansıyacaktır. Gelecek dönemde döviz kurunun sabit seyrine devam edeceğini düşünerek fiyat artışlarının çok fazla olmayacağını umuyorum” yorumunda bulundu.

“Çinli markalar Türkiye’den vazgeçmez”

Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) verilerine göre Türkiye otomotiv pazarında Skywell, MG, Chery, Leapmotor, Seres, Maxus, Hongqi, DFSK, BYD ve NETA olmak üzere 10 Çin menşeli marka bulunuyor. Yaklaşık 2 yıldır aktif bir şekilde satışlarına başlayan markalar alışılagelen “kalitesiz Çin malı” düşüncesini yıkmak için üst düzey kalitede araçlarını Türkiye pazarında satışa sundu. Türkiye’de pazar payını giderek artıran Çinli üreticilere yönelik ilk tedbir ise 2023 yılında Çin menşeili elektrikli araçlara yönelik getirilen ÖTV zammı oldu. Otomotiv Sanayi Derneği (OSD)  Başkanı Cengiz Eroldu Çin’den ithal edilen otomobillerin yüzde 78’inin içten yanmalı yüzde 20’sinin elektrikli olduğunu belirterek düzenlemenin içten yanmalı araçları da kapsaması gerektiğini savunmuştu. Haziran başında ise Ticaret Bakanlığı temmuz ayı itibarıyla Çin’den gelen tüm araçlara yüzde 40 ek ÖTV uygulanacağını açıkladı.

Çin Ticaret Bakanlığı (MOFCOM) ''Türkiye’nin kararından şiddetli bir memnuniyetsizlik duyduklarını ve bu karara karşı olduklarını söyleyip bu uygulamadan acilen geri dönülmesi” çağrısı yaptı. Bakanlık, Türkiye’nin kararının Dünya Ticaret Örgütü kurallarını ihlal ettiğini'' vurgulayarak yaptırımın Türkiye’nin bu kararla hem Türkiye’deki yerli alıcının çıkarlarına zarar verdiğini hem de Çinli firmaların Türkiye’deki ticaret ortamına yönelik endişelerini artırıp, Türkiye’ye yatırım yapma konusundaki güvenlerini sarsmış olduğunu'' vurguladı.

Çin’den ithal edilecek araçlara getirilen ek vergi hakkında konuşan Taşlıcalı, “Çinli markalar Türkiye’den kolay kolay vazgeçmez. Bunu bilen ekonomi yönetimi de rahatlıkla vergi artışını getirerek daha çok kazanç sağlamaya çalışıyor” dedi. Türkiye pazarına daha önce giren fakat daha sonra çekilen markaların artık daha kaliteli araçlar ürettiğini söyleyen Taşlıcalı, “Örneğin Chery’nin Türkiye pazarına ilk girdiği 2008 yılında markanın fabrikasını gezme imkanım olmuştu. Fakat o döneme göre markanın günümüzde daha kaliteli araçlar ürettiğini de görüyoruz. Sadece tek bir marka üzerinden değil. Çin, dünya ekonomisi için artık bir realite. Yılda 25 milyona yakın pazar büyüklüğü, 30 milyona yakın üretim büyüklüğü ile ABD, Avrupa ve Japonya otomotiv sektörünün üzerinde rakamlar ortaya koyuyorlar. Otomotiv sektörünün tüm dünyada yıllık üretiminin 90 milyon olduğunu düşünürsek Çin’in bu alandaki etkisini daha net görebiliriz. Böylesine devasa oranda üretim yapan bir ülke Türkiye gibi dünyanın ilk 20 ekonomisinde yer alan bir ülkeyi es geçmez. Daha önce Çin araçları için uygulanan yüzde 10 verginin üzerine yüzde 40 eklenmesi de fiyatlara yüzde 36.4 oranında bir yük anlamına geliyor” şeklinde konuştu.

"Markalar zamları doğrudan yansıtmaz"

“Yüzde 36.4’lük fiyat artışı markaların satış rakamlarına olumsuz etkileyebilir” diyen Taşlıcalı, “Özellikle Türkiye’de satış miktarları yüksek olan Chery, MG ve BYD Türkiye’de bir pazar oluşturmuştu. Chery, Türkiye pazarına girdiği 1,5 yıllık süre içerisinde 50 bin satışa ulaştı. Son 5 aylık satışı 26 bin ile beşinci marka oldu. Bunu ele alırsak fiyat artışlarının markaların Türkiye’den çekilmesine neden olacak boyutta olacağını düşünmüyorum. Markalar da ek vergilendirme karşısında yüzde 36’lik artışı doğrudan fiyatlarına yansıtmak yerine yüzde 15-20 bandında gösterebilir. Nitekim doğrudan fiyat artışlarını yansıtırlarsa satış rakamları olumsuz etkilenecektir. Çünkü Avrupalı markalardan daha pahalıya gelecektir. Çinli markaların yaratacağı boşluğu ise Türkiye pazarında mutlaka başka markalar doldurmak için hazır bekleyeceklerdir" yorumunda bulundu.