Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı.
Eğitim Sen Genel Sekreteri Zülküf Güneş, Eğitim Sen Genel Merkezi'nde konuya ilişkin basın toplantısı düzenledi. Güneş, şunları söyledi:
"Milli Eğitim Bakanlığı'nın, eğitimin bileşenlerinin görüşlerini almadan masa başında hazırladığı Öğretmenlik Mesleği Kanunu, AYM'nin daha önce verdiği iptal kararına rağmen, ÖMK'nın muhatapları olan eğitim sendikaları, ataması yapılmayan 1 milyonu aşkın öğretmen, eğitim fakültelerindeki akademisyen ve öğrencilerin tüm eleştiri ve itirazlarına rağmen TBMM Genel Kurulu'nda görüşülerek, Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran iktidar partilerinin oylarıyla dün gece itibarıyla kabul edilerek yasalaşmıştır.
Eğitimin temel bileşeni olan eğitim ve bilim emekçilerini yok sayan, taleplerine ısrarla kulak tıkayan Milli Eğitim Bakanlığı, sürecin başından bu yana bildiğini okumayı sürdürmüş, bizlerin eleştirilerini, talep ve önerilerini görmezden gelmiştir. Eğitim sendikalarının, görevde bulunan öğretmenlerin ve atama bekleyen 1 milyonu aşkın öğretmenin taleplerini yok sayan Öğretmenlik Mesleği Kanunu'nun yasalaşmış olması bu düzenlemenin meşru olduğunu göstermediği gibi itirazlarımızın haklılığını ve geçerliliğini de ortadan kaldırmamaktadır. Öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran ve emeğimizi değersizleştiren, ekonomik, sosyal ve mesleki sorunlarımıza çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, özlük haklarımızı zayıflatan, eğitim emekçileri arasında ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştirecek içeriğe sahip olan bu kanunun, bir milyonu aşkın eğitim emekçisi ve ataması yapılmayan öğretmen nazarında bir anlamı yoktur."
"Yasalaşmış olması bu kanunun meşruluğunu göstermez"
Öğretmenleri kariyer basamaklarıyla sınıflandırarak buna göre bir ücret uygulamasına geçilmesinin eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldırdığını dile getiren Güneş, şöyle devam etti;
"Öğretmenlik mesleğini ve öğretmenleri itibarsızlaştırmak için her gün yeni bir açıklama yapan MEB'in bu kadar sığ bir kanun taslağıyla eğitim emekçilerine yönelik şiddeti önlemeyi hedeflediğini varsaymak için çok iyi niyetli olmak gerekir. Amaç şiddet olduktan sonra cezalandırmak değil şiddeti önlemek olmalıdır. Bu kanun gerek hazırlanış biçimi gerekse sınırlı içeriği açısından meslek kanunu olmaktan çok uzaktır. 17 milyonu aşkın öğrencinin eğitim hakkını ve bir milyonu aşkın öğretmenin mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarının böylesine sığ ve dar bir çerçevede ele alınması kabul edilemez. TBMM'de yasalaşan Öğretmenlik Mesleği Kanunu kapsamı itibarıyla son derece dar ve yetersizdir. ILO ve UNESCO ortak belgesi olan; 'Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi' metnini esas almayan bir meslek kanununun taleplerimize yanıt vermesi ve sorunlarımıza çözüm üretmesi beklenemez.
Bu kanun tasarısı AKP iktidarı döneminde gündeme getirilen öğretmenlik mesleği ile doğrudan ilgili üçüncü yasa tasarıdır. Her defasında sendikamızın içeriği ve hazırlanış biçimiyle itirazlarını en güçlü bir şekilde kamuoyuyla paylaştığı bu yasa tasarıları daha önceki süreçlerde AYM'ye götürülmüştür. AYM'nin daha önce verdiği iptal gerekçelerini dikkate almadan hazırlanmış bu kanunun tekrar AYM'ye götürülmesi durumunda verilecek olası iptal kararıyla yeni mağduriyetler ve hak kayıpları doğuracağı kesindir. Bu nedenle Eğitimin tüm bileşenleriyle tüm eğitim ve bilim emekçilerinin hak ve taleplerini kapsayan yeni bir meslek kanunu hazırlanmalıdır.
Çok küçük düzeltmeler yapılarak kabul edilen bu meslek kanununda özel sektörde çalışan 300 binin üzerindeki öğretmen arkadaşımızın taban maaş talebi görmezden gelinmiştir. Bu kanun gerçek anlamıyla bizi temsil etmiyor. Yasalaşmış olması bu kanunun meşruluğunu göstermez. Mücadelemiz kararlılıkla sürecek."