Genel

Eğilmez: “Yargıda bağımsızlığın ve hukukun üstünlüğünün sağlanması ülkemizdeki problemleri çözebilir”

Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen “Çay Sohbetleri”nin son söyleşisi, “Türkiye Ekonomisinin 2024 Falı” konusunda iktisat uzmanı Dr. Mahfi Eğilmez’in katılımıyla gerçekleşti.

Abone Ol

Dicle Kavak Ekmekci / Ankara

Gazeteciler Cemiyeti’nde gerçekleşen “Çay Sohbetleri” söyleşi dizisinin son etkinliği, “Türkiye Ekonomisinin 2024 Falı” başlıklı oturumla iktisat uzmanı, yazar Dr. Mahfi Eğilmez’in katılımıyla gerçekleşti. Deneyimli gazeteci Nursun Erel’in moderatörlüğünü yaptığı söyleşide, Türkiye ekonomisinin tarihsel süreci ele alınarak ekonominin geldiği son durum değerlendirildi. Türkiye’de yaşanan ekonomik sıkıntılar için çözüm önerileri paylaşılırken, yargının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü vurgulandı. İktisat uzmanı Eğilmez, Türkiye’nin faiz politikası, dış borçları ve merkez bankası kararlarıyla ilgili bilgilendirmelerde bulundu. 


Gazeteciler Cemiyeti Basın Evinde gerçekleşen hibrit katılımlı etkinlikte, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Anayasa Mahkemesi Onursal Başkanı Yekta Güngör Özden, Eski Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay ile çok sayıda duayen gazeteci, ekonomi muhabiri ve Gazeteciler Cemiyeti üyesi yer aldı.  Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin açılış konuşmasında, Gazeteciler Cemiyeti olarak Türkiye’nin en önemli iktisat uzmanlarından biri olan Mahfi Eğilmez ile beraber olmaktan mutluluk duyduklarını belirtti. Bilgin “Bugün Türkiye’de ekonomi konusunda çok yetkin bir konuğumuz var. Türkiye’de en zor şey ekonomiyi konuşmak. Önümüzdeki ekonomik tabloya baktığımızda tünelin ucunu göremiyoruz. Yakın gelecekte Türkiye’nin ekonomik anlamda nasıl bir yolda ilerleyeceğini sayın Eğilmez’den dinleyeceğiz” diye konuştu.


Nursun Erel, Dr. Eğilmez’den, bürokraside görev yaptığı dönemlerde Yüksek Planlama Kurulu, Bütçe Plan Komisyonu gibi kurullardaki çalışma sistemiyle bugünkü bürokratik çalışma sistemi arasındaki farkı değerlendirmesini rica etti. Yüksek Planlama Kurulu gibi karar alıcıların günümüzdeki bürokratik sistemde artık yer almadığını vurgulayan Eğilmez, şimdilerde bürokratların yukarıdan gelecek kararı beklendiklerini söyledi. Eğilmez konuyla ilgili değerlendirmesinde, “Hem mecliste hem bürokraside bir önceki dönem daha sağlam ve daha demokratikti. Mevcut iktidar 21 önce göreve başladığında başarılı ve sağlam adımlar atmıştı. Fakat Başkanlık sisteminin ardından çok büyük geriye gidişler oldu. Özellikle son üç yıldır faiz meselesi başta olmak üzere atılan birçok yanlış adım sebebiyle geriye gidişler oldu. Ekonomik, siyasal, hukuksal ve sosyal anlamda düşüşler yaşandı” diye konuştu. Bütün bunların nedenini siyasetin teknik konulara müdahale etmesi olarak açıklayan Eğilmez, “Siyasetin Merkez Bankasından (TCMB), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’ndan, adliyeden, üniversiteden elini çekmesi lazım” dedi. Demokrasinin güçler dengesi olduğunu hatırlatan Eğilmez, yürütmenin tek başına ilerleyemeyeceğini ve yargının tam bağımsız olması gerektiğini vurguladı. 
“'Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur' yaklaşımı bugünkü ekonomik sıkıntıya zemin hazırladı”

Türkiye’nin ekonomik gidişatını faiz meselesi üzerinden değerlendiren Eğilmez, “Faiz İslam’da açıkça yasaktır” şeklinde yorumlandığından ‘faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur’ meselesine girildi. 2021 yılı Ağustos ayında enflasyon yüzde 19, faiz yüzde 19’du ve enflasyonda artma eğilimi vardı. O zaman TCMB faizi yüzde 19’dan 21’e çıkarsaydı bugünkü sıkıntıların hiçbiri olmayacaktı. TCMB ‘faiz sebeptir enflasyon sonuçtur’ yaklaşımıyla faizi sekiz buçuğa kadar indirdi, enflasyon yüzde 50’lere kadar fırladı. İnsanlar dövize yöneldi. Para tutmak vatandaşa zarar verince insanlar gayrimenkule ve otomobile yöneldi. Bankaların vermesi gereken faiz merkez bankasının sırtına yıkıldı. Sonuçta TCMB 2023 yılında 818,2 milyar TL zarar ettiğini açıkladı. 2023 yılında kâr değil 818,2 milyar TL zarar söz konusu olduğu için ihtiyat akçesi ayrılması mümkün olmadığı gibi hissedarlara ve çalışanlara kârdan pay verilmesi ve Hazine’ye kâr devri söz konusu olmadı” açıklamasında bulundu.  

Rakamların makyajlanması ve TÜİK işlemleri hakkında Eğilmez’in görüşlerini almak isteyen Erel konuğuna, rakamlar arasındaki farklılıkları da sordu. Eğilmez, verilerin farklılığı ve Gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) konusunda açıklamalarda bulundu. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGRUP) TÜİK’e alternatif olarak alternatif enflasyon hesabı yaptığını ve rakamlar birbirini tutmadığını söyleyen Eğilmez bu grubun internet üzerindeki fiyat listelerini de ele alarak hesaplamalar yaptığını ve TÜİK verileri ile farklı sonuçlar elde ettiklerini belirtti. Eğilmez devamla, “GSYH hesaplanırken içerisine enflasyon da katılıyor. GSYH ülkede yaşayan nüfusa göre bölünmüyor. GSYH 1 trilyon 119 milyar dolar çıktı. Bunu kişi başına bölerken sığınmacılar yok sayılıyor. Dolayısıyla nüfus 95 milyon olacağına 85 milyona bölünmüş oluyor” ifadesinde bulundu. Önümüzdeki dönemlerde enflasyonun geleceği son durum hakkında da tahminlerde bulunan Eğilmez şunları kaydetti: “Baz etkisiyle enflasyon yazın düşecek. Baz etkisiyle düşüş, hiçbir politika uygulanmasa da gerçekleşecek bir düşüştür. O nedenle bu gerçekleştiğinde uygulanan programla ilişki kurulması yönündeki açıklamaların gerçeği yansıtmayacağını şimdiden söyleyeyim.”

Ülkemizin içinde bulunduğu buhran döneminin sona ermesi için yapısal reformlar yapılmalı

Ülkemizin dış borçlarıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Eğilmez, “Kamunun dış borcu düşük, özel sektörün dış borcu daha yüksek fakat hepsini toplarsak yüzde 45’ler civarında bir borcumuz var. Yüzde 45  çok yüksek bir dış borç yükü değil. Esas sorun bu borcu ödemek için geleceğe dair büyük atılımların olmaması. Türkiye’nin bir yıldan kısa vadeli ödemesi gereken dış borcu 225 milyar dolar, fakat bunun içinde bankalar da var ve yenileniyor. O durumda maliyet önemli. Yüzde 8 yüzde 9 dolar faiziyle borçlandığımız için yenileme sürecinde artarak çoğalıyor” dedi. 

Deneyimli gazeteci Erel konuğuna, “Türkiye’deki olumsuz ekonomik tablonun içinden çıkmak için neler yapmak gerekiyor” diye sordu.  Eğilmez, meselenin sadece ekonomik sıkıntının çözülmesiyle düzelecek kadar basit olmadığını belirterek yapısal reform ve hukukun üstünlüğünün sağlanmasının ekonomik problemlerin aşılmasındaki temel zorunluluklar olduğunu vurguladı. Eğilmez konuyla ilgili açıklamasında, “150 yıl öncenin yapısal reformunu konuşuyoruz. İş ekonomiden farklı bir yerde. Hukuk Türkiye’de hiçbir zaman dört dörtlük olmadı fakat 2001 krizi geldiğinde ekonomik önlemler alınınca bu işin içinden çıkıldı ve hukukun üstünlüğü devam etti. Bugün öyle değil. Ekonomi bir şekilde yola koyulsa bile hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığının önündeki engeller kalkmadan refaha ulaşamayız” dedi.

Eğilmez yapısal reform üzerinden çözüm önerilerinde bulunarak, “Hukukun üstünlüğü  her anlamda çok önemli. Öncelikle bağımsız bir yargı olacak ve hukukun üstünlüğü sağlanacak. Anayasa Mahkemesi varsa onun kararları dinlenecek. Adalet bağımsız olacak ve demokratik sistemin tüm gereklilikleri uygulanacak. Birinci öncelik yargının bağımsızlığı. İkinci olarak teşvik sistemi düzenlenmeli. Turquality sistemiyle her marka içeri alınıyor. Dünya çapında rekabet edilecek alanlar neyse buralarda teşvik verilmeli. Ekonomi alanındaki en büyük sorunlardan biri de ülkemize yabancı yatırımcıların gelmemesi. Çünkü hali hazırda bir program ve kararlı bir ilerleme yok. Yabancı yatırım bu nedenle gelmiyor. Yerli yatırımcı ise hukuk sisteminin sorunlu olması sebebiyle yatırım yapmaktan kaçınıyor. Eğitim sistemi de elden geçirilmeli, bu alanda oldukça sorunlu. Yapısal reformlardan biri de kamuda tasarruf ama tasarrufa en yukarıdan başlayacaksın” diye konuştu.