Haber: Ahmet Çağatay Bayraktar
Müzik Yazarı Murat Meriç
Dijital müzik platformları sayesinde her an binlerce müziğe istediğimiz an uygun bir abonelik ücreti karşılığında ulaşabiliyoruz. Aynı zamanda bu platformlara, cep telefonlarında yer alan basit uygulamalarla müzik yüklemek oldukça kolay. Önceden müzik endüstrisine girmek, yıllar ve yoğun çabalar gerektirirken dijital çağın imkânlarıyla yıllar saniyeye, çabalar ise birkaç ekran dokunuşuna indirgendi. Örneğin Spotify’ın açıkladığı verilere göre, 2022’de platforma günde 100 bin parça yüklendi. İşin global boyutunda ise sayılar çok daha yüksek. Uluslararası internet araştırmaları kuruluşu Luminate, 2022’de dünya çapında 158 milyon parçanın dijital müzik platformlarına yüklendiğini duyurdu. Dijital müzik platformlarına yüklenen 158 milyon bu parçaların yüzde 42’si yani 67 milyonu 10 kez veya daha az dinlenmişken, yüzde 24’üne denk gelen 38 milyon parça ise hiç dinlenmemiş. Bilgisayar ve cep telefonu uygulamalarıyla artan müzik üretimine rağmen platformlardaki müzik parçalarına olan genel ilginin neden düşük olduğu ve müzik üretiminde nicelik artışının niteliğe etkisini Müzik Yazarları Murat Meriç, Murat Beşer ile Caz Eleştirmeni Burak Sülünbaz, 24 Saat Gazetesi için değerlendirdi.
“Sayının artışı ile kalitenin düştüğü yorumu yanlış”
Dijitalleşmenin yaygınlaşması ve artışı ile müzik endüstrisindeki içeriklerin sayısının arttığına işaret eden Müzik Yazarı Murat Meriç, şunları söyledi: “Müzik araştırmalarının yanında belgesel sesleri de araştırıyorum. Örneğin dijital platformlarda Atatürk’ün sesinden tutun, kuş cıvıltılarına kadar müzik dışında farklı ses türleri var. Bununla birlikte önceden albüm çalışmalarında bir prodüktör sanatçıyı yönlendirirdi. Teknolojinin sunduğu durumla birlikte insanlar, prodüktörler olmadan kendi yaptıkları müzikleri dijital platformlarda paylaşmaya başladı. 1970’lerde tek bir şarkının yer alacağı bir plak için bile günlerce çalışılırdı. Günümüzde de bu şekilde çalışan sanatçılar var ki onlar da farkını belli ediyor ve dinleyicisini buluyor. Fakat sayının artışı ile kalitenin düştüğü yorumu yanlış olur. Çünkü bu yığının içinden cidden yetenekli sesler ve güzel müzikler yer alabilir. Ama bir insanın dinleme alışkanlıkları, hemen hemen aynıdır ve bir gün içerisinde dinlediği şarkılar da bellidir. Bu sayıyı kat be kat aşan sayıda şarkı yayınlandığı için de kişi, yeni çıkan tüm şarkıları dinleyemeyebilir.”
“Yeni parçaları keşfedecek bir ortam yok”
1970 ve 1980’li yıllarda Hey ve Ses gibi müzik dergilerini anımsatan Meriç, günümüzde güncel müziğin takip edilebileceği bir yayının olmadığına dikkat çekerek sözlerini şöyle bitirdi: “Geçmişteki dergilerde yeni çıkan albümleri veya sanatçıları okuyabiliyor takip edebiliyorduk. Bu şekilde hoşumuza gidebilecek müziği de öğreniyor ve buna şans veriyorduk. Fakat günümüzde, bu gibi yayınlar olmadığı için yeni parçaları keşfedecek bir ortam yok. Ancak dinlediğimiz bir sanatçının sosyal medya hesabından yeni çalışmalarını görebiliyoruz. Dijital müzik platformlarında da yeni sanatçıları keşfetme olanağı var. Ama bir şarkı veya sanatçının ismini bile bilmiyorsak onu nasıl keşfedebiliriz.”
Fiziki müzik alışkanlığı, varlığını koruyacak Müzik Yazarı Murat Beşer de müziğin dijital platformlarda yer alıyor olmasının bütün müzisyenler için adil ve demokratik bir ortam sağladığı görüşüne katılmadığını belirterek konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Dijital müzik platformlarının her zaman daha çok öne çıkardığı ve reklamını yaptığı sanatçılarla belli başlı dinlenme listeleri var. Bu listede yer alan, manşetten haberi yapılan isimler, çok fazla dinleniyor. Kimi sanatçıların, dijital platformların televizyon ve billboard (askı) reklamlarında yer aldığı görülüyor. Bu durum, platformların sanatçı ile yaptığı anlaşmaya dayalı olarak gerçekleşiyor. Platformlar, bu sözleşmeler ile sanatçılara yatırım yapmış oluyor. Ve bu sanatçılar, dinlendikçe kâr ediyorlar. Bu da fırsat eşitsizliği yaratıyor. Bunu 2000’li yılların başında oldukça popüler olan müzik televizyon kanallarına benzetebiliriz. Onlara da parasını veren sanatçı, klibini istediği kadar döndürüyordu. Dolayısıyla dijital müzik platformlarına isteyen herkesin parçasını yüklemesi de müzikte genel bir kalite artışını getirmiyor. Çünkü pazarlamada da eşit rekabet koşulları söz konusu değil. Dinlenmeyenler, listede yer alamıyor. Dolayısıyla dijital dünyada da adil olmayan bir rekabet ve reklam eşitsizliği var. Bu durum, dijital platformların müzisyeni ve müziği özgürleştirdiği düşüncesini de yanlış kılıyor. Dijital platformların artmasına rağmen müzikseverler, geleneksel müzik dinleme alışkanlıklarını bırakmayacak. Dünya çapında da plak ve kasetten müzik dinleyenlerin sayısı azımsanamayacak kadar fazla. Dijital müzik platformları varlıklarını devam ettirse de fiziki müzik alışkanlığı varlığını koruyacaktır. Örneğin plaklar tekrar gündeme geldi ve popülerleşti.”
Caz Eleştirmeni Burak Sülünbaz
“Bilinçli müziksever, kaliteli müzik talep ediyor”
Dünya genelinde, fiziki müzik dinleme alışkanlığının hâlâ yüksek olduğunu bildiren Caz Eleştirmeni Burak Sülünbaz, özellikle caz türünde CD ve plak satışlarının, dijital müzik platformlarına rağmen fazla olduğunu söyledi. Sülünbaz, şu açıklamayı yaptı: “Amerika, Kore, Çin gibi ülkelerde müzikseverler, CD satın alarak sanatçıya destek olmak istiyor. Bu durum, müzik kültürü konusunda hassasiyeti ileri seviyede olan Avrupalı caz dinleyicisi için de geçerli. Fiziki materyal koleksiyonerliği hem CD hem de plakta geçerliliğini koruyor. Buna ek olarak FLAC ve WAV dosyaları gibi kayıpsız ses formatlarında da satın almalar gözlemliyorum. Genç müzikseverler ise Spotify ve YouTube üzerinden abone olarak, müzikleri beğenerek sanatçıyı desteklediğini düşünse de bu şekilde vereceği destek, sanatçıya 1 dolar bile kazandırmıyor. Oysaki fiziksel CD alımıyla sanatçı en az 20 dolar kazanıyor. İki tarafın da kazanç elde edemediği bir işin sürdürülebilirliği yoktur. Dijital müzik platformlarındaki artışa rağmen bilinçli müziksever, kaliteli müzik talep ediyor. Müzik prodüktörleri, sanatçılar için verimli bir yönlendirme sağlıyor. Her müzik türünde prodüktörler, müzik eserlerinin geliştirilmesi için çalışırlar. Burada prodüktörler, yönlendirmeleri ve tercihleri ile bir nevi filtre görevi görür. Maalesef caz dışı türlerde dijital müzik platformlarında müzik yükleyen çoğu kişinin prodüktörlerle çalışmak için bütçesinin yettiğini düşünmüyorum. Ya da böyle bir vizyona sahip değiller. Bu da çıkan ürünün kalitesini etkiliyor. Caz albümlerinde genelde parçalar, bütünselde bir tema meydana getirir. Bundan dolayı sadece bir parçayı dinlemek değil tüm albümü dinlemek gerekir. Buna önem veren müzikseverler, caz albümlerini fiziki olarak ediniyor. Baştan sona dinlemeyi doğru buluyor. Kaliteli müzik mecralarından, müzik dergilerinden edindikleri yönlendirmeler ile bilinçli müzikseverler dijitalde de fiziki albümlerde de kaliteli bulduğu parçaları ve tavsiyelerle öğrendiği müzisyenleri tercih ediyor.”