Depremler canımızı ve malımızı yok etti
Orhan GÜRDİL Asrın felaketi olarak vasıflandırılan 7,7 ve 7,6 şiddetindeki 10 ilimizi harabeye çeviren 6 Şubat Depremi, 500 atom bombası gücünde olup 500 metrekare alanda...
Orhan GÜRDİL
Asrın felaketi olarak vasıflandırılan 7,7 ve 7,6 şiddetindeki 10 ilimizi harabeye çeviren 6 Şubat Depremi, 500 atom bombası gücünde olup 500 metrekare alanda çok büyük can ve mal kaybına sebep olmuştur. Peş peşe gelen yer sarsıntıları ile koca blok apartmanlar oldukları yerlerde çökerken kara yolları, havaalanları ve tren rayları şekil değiştirmiştir. Bütün bunların ötesinde açılan yarıklar, bağ ve bahçeleri de kullanılmaz hale getirmiştir.
Şayet bu asrın felaketi, nüfusu 10 milyon, yüzölçümü 90 bin kilometrekare olan Portekiz’de meydana gelseydi; nüfusu 11 milyon, yüzölçümü 130 bin kilometrekare olan Yunanistan’da, yüzölçümü 110 bin kilometrekare, nüfusu 2,7 milyon olan Bulgaristan’da, yüzölçümü 90 bin kilometrekare, nüfusu 10 milyon olan Macaristan’da, yüzölçümü 83 bin kilometrekare, nüfusu 2,9 milyon olan Avusturya’da, yüzölçümü 44 bin kilometrekare, nüfusu 6 milyon olan ülkelerde veyahut Afganistan, Pakistan, Hindistan, Bangladeş gibi ülkelerde meydana gelseydi, dünya coğrafyasının şekli değişmiş olacaktı. Türkiye'de 80 ila 100 bin kilometrekarelik alanı etkileyen doğanın acımasız bu gücü, 13,5 milyon vatandaşımızı da etkilemiştir.
Türkiye, deprem konusunda çok çekmiş, çok can vermiş bir ülkedir. Türkiye'nin son 100 yılına bakacak olursak meydana gelen yer sarsıntıları sonucu son felaketi de katarsak yüz binin üstünde vatandaşımızı kaybettiğimiz acı gerçeği ortaya çıkmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti ilk kez, 27 Aralık 1939 yılında Erzincan’da meydana gelen 7,9 büyüklüğünde depremle karşılaştı. Civar illeri de etkileyen bu korkunç zelzelede 33 bin kişi ölürken, 100 bin kişi yaralandı. Erzincan depremini takiben 1942’de tokat Erbaa, 20 Haziran 1943’te Adapazarı Hendek, 26 Kasım 1943’te Samsun Ladik, 1 Şubat 1944’te Bolu Gerede, 31 Mayıs 1946’da Muş Varto, 17 Ağustos 1949’da Bingöl Karlıova, 19 Ağustos 1966’da Muş Varto, 28 Mart 1970’te Gediz, 22 Mayıs 1971’de Bingöl, 6 Eylül 1975’te Diyarbakır Lice, 24 Kasım 1976’da Van Çaldıran, 30 Ekim 1983’te Erzurum, 13 Mart 1992’de Erzincan, 17 Ağustos 1999’da Gölcük, 12 Kasım 1999’da Düzce, 1 Mayıs 2003’te Bingöl, 23 Ekim 2011’de Van, 24 ocak 2020’de Elazığ, 30 Ekim 2020’de İzmir Seferihisar merkezli depremlerle ve son olarak Kahramanmaraş depremiyle Türkiye, 200 binin üstünde insan kaybı vermiştir.
Dünya genelinde afet olarak vasıflandırılan, 10 ilimizde kasaba ve köylerimizi etkileyen doğanın acımasız bu gücü karşısında Türkiye tek yürek olarak kalacak ve en kısa zamanda büyük yaralarımızı saracağız. Bundan sonra bizler elbirliği ile bu yaralarımızı sarmaya çalışacağız. Dış ülkelerin acımızı paylaşmalarının yanı sıra, yurt içinde yapılacak her türlü yardım amaçlı etkinlikler; yıkılan binaların, fabrikaların, okulların, resmi devlet dairelerinin; camilerin, kiliselerin, yolların yerine çok daha güzeli ve modernin yapılacaktır. Başın sağ olsun Türkiye…