Çetin Sak/Gaziantep
6 Şubat 2023’te sabaha karşı 04.17’de merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7,7 ve 9 saat sonra da Elbistan ilçesinde 7,6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. “Asrın felaketi” olarak nitelendirilen depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen enkaz kaldırma ve yıkım çalışmaları devam ediyor. Enkaz kaldırma ve yıkım çalışmaları, “asbest” riskini gündeme getirdi.
Asbest konusundaki merak edilenleri, Medicana Ataşehir Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Celalettin Kocatürk’e sorduk. 24 Saat’e konuşan Prof. Dr. Kocatürk, kesin bir tedavisi bulunmayan asbestin Türkiye’de 2010’dan beri kullanımının yasaklandığını, ancak daha önce kullanılan ürünler nedeniyle asbest temasının devam ettiğini söyledi.
Türkiye coğrafyasının yüzde 25’inde asbest bulunduğuna dikkat çekip “Her insan, asbestle temas eder. Asbestle temas etmeyen hiç kimse yoktur” diyen Prof. Dr. Kocatürk hastalığın, yüksek miktarda ve uzun süreli temasta meydana geldiğini anlatıp depremde yıkılan yapıların birçoğunun 2010 öncesine ait olduğunu bu nedenle bölgede yaşayan yaklaşık 15 milyon kişinin asbeste yoğun bir şekilde maruz kaldığı uyarısında bulundu.
-Asbest nedir?
-Asbest, bir grup minerale verilen ortak isimdir, 6 çeşidi vardır. Aktoprak, Ceren Toprağı, Höllük Toprağı… gibi isimlerle de anılmaktadır.
-Asbest hangi hastalıklara yol açar?
-Başlıca 4 hastalıktan sorumludur. Bunlar şunlardır: Akciğer zarı kanseri (Mezotelyoma), Akciğer kanseri, Akciğer zarında kalınlaşma ve Solunum yetmezliği. Asbest, bu hastalıklara hemen, kısa sürede yol açmaz, sinsi bir hastalıktır. Örneğin mezotelyomaya, 10-40 yıl geçtikten sonra yol açar. Mezotelyoma tedavisi son derece zor olan bir kanser türüdür. En sık göğüs kafesinde bulunan akciğer zarlarının kanseri olarak görülür, nadiren karın ve kalp zarında da görülür. Asbest temaslı kişilerde, akciğer zarı kanseri riski, temassız popülasyona göre yaklaşık 800 kat, akciğer kanseri riski ise 6-10 kat daha fazladır.
-Hastalık belirtileri nelerdir?
-Nefes darlığı, göğüs ağrısı, kilo kaybı, halsizlik gibi bulgular olabilir. Genellikle hastalıklı taraftaki göğüs kafesinde sıvı birikimi ve akciğer zarında kalınlaşma mevcuttur.
-Tedavisi var mı?
-Ne yazık ki kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Erken dönemde tanı konulabilirse cerrahi, kemoterapi, immünoterapi ve radyoterapi tedavisi ile başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
-Hangi meslekler risk altında?
-Asbest, çok dayanıklı bir malzemedir, bu nedenle sanayide yoğun olarak kullanılıyor. Asbest yapı malzemeleri başta olmak üzere 3.000’den fazla ürünün yapımında ve inşaat sanayii, balata, gemi sanayisinde oldukça yoğun kullanılmıştır. Günümüzde kullanımının hâlâ serbest olduğu ülkeler vardır. Ülkemizde, 2010 yılından beri kullanımı yasaklanmıştır, ancak daha önce kullanılan ürünler nedeniyle asbest teması devam etmektedir.
-Kişi asbest riski altında olup olmadığını nasıl öğrenecek?
-Asbest ile temas süresi ve miktarı ile doğru orantılı olarak risk artmakta. Ancak kansere yol açan en az doz ve en az süre kesin olarak belli değildir. Hastaların birçoğu 50 yaşın üzerindedir ve bu kişiler çocukluk dönemi boyunca yaklaşık 10 yıl çevresel asbeste maruz kalmış kişilerdir. Mesleki asbestte de benzer şekilde uzun yıllar asbestle ilgili işlerde çalışmış ve yoğun asbest temasına maruz kalmış kişiler, ne yazık ki akciğer zarı kanserine yakalanabilmektedir.
-Asbestle kimler temas ediyor?
-Yaşayan her insan, asbestle temas eder. Asbestle temas etmeyen hiç kimse yoktur. Günde ortalama 10 ilâ 15 bin asbest lifi soluruz. Suda da asbest vardır, onu da içiyoruz. Peki, bu kadar asbest herhangi bir hastalığa yol açar mı? Hayır. Bahsettiğimiz bu hastalıklar, çok daha yüksek miktarda ve çok daha uzun süreli temasta meydana geliyor…
-Deprem, asbest riskini nasıl arttırdı?
-2010 yılından önce neredeyse bütün yapı malzemelerinde asbest kullanılmaktaydı. Güney Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki depremde yıkılan yapıların birçoğu da 2010 yılından öncesine aitti. O nedenle asbest, o bölgede doğada bulunan da bir mineraldi ve oluşan yığıntı sebebiyle bölgede yaşayan yaklaşık 15 milyon kişi, asbeste yoğun bir şekilde maruz kalmış oldu.
Deprem sonrası oluşan enkaz ile ilgili en popüler konu, asbest maruziyetidir. Yerkabuğunu oluşturan kayaların yapısında 2/3 oranında asbest minerali vardır ve Türkiye coğrafyasının yüzde 25’inde asbest bulunmaktadır.
Asbest maddesi, volkanik aktivitelerin ve depremlerin fazla olduğu bölgelerde daha fazla. Eskişehir, Kütahya, Nevşehir, Bilecik, Yozgat, Sivas, Diyarbakır, Adıyaman, Gaziantep, Malatya, Şanlıurfa, Hatay yörelerinde sıktır ve lifli yapıdadır. Kimyasal maddelere ve aşınmalara karşı oldukça dayanıklı olduğundan günlük yaşamda ve sanayide uzun süre kullanılmıştır.
-Beklenen riskler nedir?
-Depremler sonrasında, havadaki ve maddedeki (enkaz, bina vb.) asbest düzeyi ölçümü yapılmadığından maruziyet yükü hakkında bilgimiz bulunmamaktadır. Bu konuda benzer bir olay sonrası yaşananlar ile bir tahminde bulunmak mümkün olabilir.
11 Eylül Amerika’daki saldırılardan 20 yıl sonra yayınlanmış verileri örnek alabiliriz ve bu saldırılarda 1.8 milyon ton enkaz açığa çıkmış, 2.000 ton asbest lifi havaya karışmış ve 500 bin kişi olaydan etkilenmiş, bunlardan 1.366 kişinin akciğer ve benzeri kanserlerden hayatını kaybettiği görüldü. Kurtarma çalışmalarına katılan itfaiyecilerin ise kansere yakalanma oranı %19 artmıştı. Ülkemizde 6 Şubat’ta meydana gelen deprem sonrasında oluşan yıkım ve enkaz onlarca kat daha fazladır. 150 milyon ton enkazın açığa çıktığı tahmin edilmektedir (1999 Marmara Depremi’nde 13 milyon tondu). 15 milyon kişi depremden etkilenmiştir. Bu verileri göz önünde bulundurduğumuzda riskin çok yüksek olduğu tahmin edilebilir.
Not: Depremin ilk günlerinde havanın yağışlı olması nedeniyle asbest lifleri havaya daha az karıştı ancak takip eden günlerde gerekli tedbirler alınmadı, halen de alınmıyor. Hasarlı binaların yıkımı sırasında gerekli tedbirler alınmadığı için asbest ve diğer zararlı maddeler solunmaya devam ediyor.
-Asbest riskini nasıl önleyebiliriz?
-Bu konuyla ilgili çok güzel hazırlanmış bir yönetmeliklerimiz mevcut ancak uyum konusunda büyük sorunlar var. Asbestin yol açtığı sorunlar hemen görülmediği için ne yazık ki önemsenmemektedir.
Deprem bölgesinde asbest riski devam ediyor
Oluşan yığıntı nedeniyle yaklaşık 15 milyon kişinin, asbeste maruz kaldığına dikkat çeken Prof. Dr. Kocatürk, depremler sonrasında, asbest düzeyi ölçümü yapılmadığından maruziyet yükü hakkında bilgi olmadığını belirtti. Konuyla ilgili hazırlanmış yönetmelikler bulunduğunu ancak uyum konusunda sorunlar yaşandığını bildiren Prof. Dr. Kocatürk, asbestin yol açtığı sorunlar hemen görülmediği için önemsenmediğinin altını çizdi
Editör: Ramazan Atabey
Yorumlar