Denizlerdeki milli sınırlar: Türkiyenin ilk deniz üstü rüzgar santralleri
Haber: Erva Gün
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, ilk deniz üstü rüzgar enerji santrali (DRES) için aday Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları’nı geçtiğimiz günlerde ilan etti.
Bakanlık tarafından yapılan açıklamaya göre, ilk deniz üstü rüzgar enerjisi santrali için yenilenebilir enerji alanları Bandırma, Bozcaada, Gelibolu ve Karabiga açıkları olarak belirlendi.
Dünya Bankası'da projeyle ilgileniyor
Dünya Bankası’nın Ekim 2019 tarihinde yayınladığı "Küreselleşmek: Deniz Üstü Rüzgarın Büyüyen Piyasalara Genişletilmesi Raporu"na göre, Türkiye’de açık deniz rüzgâr enerjisi potansiyelinin en fazla olduğu bölge rüzgar hızının saniyede 9 metreyi bulduğu Ege Bölgesi’nin kuzeybatısı olarak belirlendi. Marmara ve Karadeniz Bölgeleri dahil tüm potansiyel sahalarla birlikte Türkiye’nin toplam açık deniz rüzgar potansiyelinin yaklaşık 75 gigawatt olduğu belirtildi.
İhaleye talep olmadı
Deniz rüzgar enerji santrali için karasal yenilenebilir enerji kaynak alanları RES ihaleleri ile paralel olarak Haziran 2018’de ilk DRES projesine ihale ilanı açılmış ve tavan fiyat 8 ABD Dolar cent/kWh olarak belirlenmişti. Proje kapsamındaki yerli ekipman oranının en az yüzde 60, projede çalışacak kişilerin ise en az yüzde 80’inin Türkiye uyruklu olması öngörülmüş ancak bu ihale, yeterli talebin olmaması sebebiyle iptal edilmiş.
Riskli ve kritik bir proje
DRES yatırımları karasal RES yatırımlarına göre yüksek kurulum ve işletme maliyetleri gerektirdiği için birçok yatırımcı için riskli ve kritik finansmanlar gerektiriyor. 2021 yılı Ocak ayında yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararnamesi ve mevzuatta yapılan değişikliklerle YEKA ihale ilanlarında tavan fiyatın Türk Lirası üzerinden belirlenmesine ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (“YEKDEM”) ve yerli katkı fiyatlarının da Türk Lirası üzerinden uygulanmasına geçildi.
“Denizlerin bize ait olduğunu gösterir”
[caption id="attachment_388054" align="alignright" width="150"] Murat Durak[/caption]
Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Durak, Türkiye’nin ilk DRES’lerini 24 Saat’e değerlendirdi.
Üç tarafı denizlerle çevrili olan bir ülkede mutlaka deniz üstü rüzgar santrallerinin olması gerektiğini vurgulayan Durak, “Deniz üstü rüzgar santralleri sadece enerji üretmek amacıyla değil aynı zamanda tersane, gemi, denizcilik sektörlerini de çok geliştirdiği için denizlerimizin bize ait olduğunu gösterir” dedi.
“Denizlerdeki sınırlarımızı çizer”
Durak, deniz üstü rüzgar türbinlerinin denizdeki sahil güvenlik botlarına benzeterek, “Bizim orada sınırlarımızı çizer ve burası bizim anlamına gelir” ifadelerini kullandı.
DRES’lerin önemini vurgulayan Durak, enerji üretimi haricinde stratejik bir tarafı da olduğunu belirtti. Durak, “Denizlerimize sahip çıkmamız lazım. İngiltere 150-200 km arasındaki mesafede, okyanusun ortasında deniz üstü rüzgâr santralleri yapıyor. Niye? Kıta sahanlığını arttırmak için. Almanya 140 km açığa yaptı çünkü ülkesi denizi kapatıyor” diyerek ülkelerin kıta sahanlığını büyütmeye çalıştığını söyledi.
“Termik santrallerin kapasitesi ile eşittir”
Enerji üretiminde DRES’lerin katkısını anlatan Durak, “Herhangi bir deniz üstü rüzgar türbini, karadaki bir rüzgar türbinin 4 katı daha yüksek kurulu güçtedir. Kapasite faktörüyle karadakinin 2 katıdır ve kurulu güçleri yaklaşık 15-16 MW olabiliyor. Karadaki türbinlerin ise 5 MW en fazla” dedi.
Çin’in şu an da 18 MW’lık türbinleri diktiğini söyleyen Durak, Avrupa’da genelde 15 MW olduğunu söyledi. DRES’lerin her birinin termik santral gibi çalıştığını da değinen Durak, “Termik santrallerdeki kullanım ve kapasite faktörü deniz üstü rüzgar türbinine eşittir. Ana yük birimi olarak kullanılabilir” ifadelerini kullandı.
“Projeye çok geç kalınmadı”
Dünyada birçok ülkede DRES’ler kullanılmaya başlanmışken Türkiye’nin yapımına yeni başlaması hakkında çok geç kalınmadığını belirten Durak, “Avrupa’daki ülkelere baktığımızda birçoğu 2015-2016 yıllarından sonra üretimlerini hızlandırdı. 20-30 yıl bir gecikmeden bahsetmiyoruz burada. Kaldı ki geç kalmanın şöyle bir avantajı da olur; en son teknolojiyi kullanırsınız” açıklamasında bulundu.
“Sürdürülebilir enerjide en önemli güç”
Deniz üstü rüzgar türbinlerinin sürdürülebilir enerjide en önemli güç olduğunu aktaran Durak, şunları söyledi:
“Kara üstündeki bir rüzgar santrali yüzde 30-35 kapasite, kara üstündeki bir güneş santrali yüzde 12-13 kapasite faktörü ile çalışır. Kara üstündeki bir HES ise yüzde yüzde 35-40 kapasite ile çalışır. Doğalgaz kaynaklı termik santraller yüzde 60-65 kapasite ile çalışıyor. Deniz üstü rüzgar türbinleri ise yüzde 60 civarında bir kapasite çalışmaktadır. Kara üstündeki doğalgaz santrali gibidir. Avrupa, bu doğalgaz ve nükleerden çıkarken yerine ikame olarak deniz üstü rüzgâr santrallerini kullanacak.”
Bunlar da ilginizi çekebilir