Saat 18.30'da, Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında yapılan MYK toplantısı devam ederken, Parti Sözcüsü Deniz Yücel toplantı gündemine ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Yücel'in açıklamalarında öne çıkan konulardan birisi de 'yenidoğan çetesi' oldu.
19 hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesi sanki birer ticari işletmeymiş gibi kiralanıyor, bazıları hasta bile olmayan bebekler, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) para alabilmek için birer mal gibi, emtia gibi özel hastanelerin bu kiralanan yenidoğan ünitelerine sevk edildiğini ve 12 bebeğin bile isteye ölüme terk edildiğini dile getiren Yücel, şunları kaydetti;
"Bu iğrenç olayda ismi geçen hastanelerden birinin sahibi olan eski Sağlık Bakanı ve yine eski Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, ‘Vicdanım rahat’ diye açıklama yapıyor. Bütün bu olayların yaşandığı dönemde, İstanbul İl Sağlık Müdürü olan, şimdiki Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, çıkmış, hiç utanmadan ‘Kamuoyu yenidoğan çetesiyle meşgul ediliyor’ diyor. Olayların başladığı, yoğun bir şekilde yaşandığı, CİMER şikayetlerinin yapıldığı dönemde Sağlık Bakanı olan Fahrettin Koca’nın ise gıkı dahi çıkmıyor. Be insafsızlar, be vicdansızlar, be Allah’tan korkmaz, kuldan utanmazlar: O bebekler siz ve sizin gibiler görevinizi yapmadığınız için öldüler. Dönemin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan, ondan önceki Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na, dönemin İstanbul İl Sağlık Müdürü, şimdiki Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’na kadar hepiniz bu bebeklerin ölümünden sorumlusunuz.
Sizin büyük bir pişkinlikle kendinizi sorumluluktan kurtarmaya çalıştığınız bu rezil ortamda, olan küçücük bedenlere ve o bedenlere, evlatlarına kavuşamadan onları toprağa vermek zorunda kalan ailelere oldu. Halk sağlığını korumadığınız için, devlet hastanelerine yatırım yapmadığınız için, kamucu sağlık anlayışını parası olanın sağlık hizmeti alabildiği, parası olmayanın ölüme terk edildiği bir sisteme dönüştürdüğünüz için sorumlusunuz. Nitelikli, namuslu, donanımlı sağlık çalışanlarını bu ülkede tutmayı beceremediğiniz için, herkese eşit, parasız sağlık hizmeti sağlamadığınız için, sağlık hizmetlerinin niteliğini düşürdüğünüz için, ‘Sağlıkta devrim’ yalanlarıyla bu ülkede sağlık sistemini bitirdiğiniz için, küçücük bebekleri koruyamadığınız için sorumlusunuz."
“İl müdürlerinin heyetimizle görüşmüyor olmaları gizlemeye çalıştıkları bir şeyler olduğunu düşündürüyor”
Bu olayın iktidarın toplumda, bürokraside ve kurumlarda yarattığı yozlaşmanın somut bir sonucu olduğunu ifade eden Yücel, şöyle konuşru;
"Sağlık sistemini ticarileştiren, hastayı müşteri, hastaneyi ise ticarethane olarak gören; insan hayatını, insan sağlığını rant ve kazanç odaklı bir hale getiren. Bu olayın İstanbul’daki 19 hastaneden ibaret olmadığını sosyal medya üzerinden yükselen şikayetlerden görüyoruz. Kocaeli, Sakarya, Niğde ve Antalya’dan da benzer ihbarlar yapılıyor. Bunun yanında diyaliz merkezleri, yetişkin yoğun bakımları, özel bakım merkezleri ve yaşlı bakım merkezleriyle ilgili de benzer iddialar var."
Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, bu vahim olay ortaya çıktığında olayı araştırmak, incelemek ve sorumlulukları olanları belirlemek üzere derhal bir heyet oluşturulması talimatı vermiş, Genel Başkan Yardımcımız ve Gölge Sağlık Bakanımız Zeliha Aksaz Şahbaz ve Genel Başkan Yardımcımız ve Gölge Çalışma Bakanımız, Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer ile milletvekillerimiz Aylin Yaman, Kayıhan Pala, Gamze Akkuş İlgezdi, Turan Taşkın Özer, Murat Çan ve Ali Karaoba'nın olduğu bir heyet oluşturulmuş ve bu heyet derhal çalışmalarına başlamıştır. Genel başkan yardımcılarımız ve milletvekillerimizden oluşan heyet, konuyla İstanbul Tabip Odası, Eczacılar Odası ile görüşmüş, bu akşam İstanbul Valisi ile görüşülecektir. Ancak Bakırköy Savcılığı, İl Sağlık Müdürlüğü ve Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü heyetimizin görüşme talebine olumsuz dönüş yapmıştır. Gölge bakanlarımızın bakanlarla, Valiyle görüştüğü bir ortamda, il müdürlerinin heyetimizin görüşmüyor olmaları ister istemez çekindikleri, saklamaya ve gizlemeye çalıştıkları bir şeyler olduğunu düşündürüyor."
“Yarın suç duyurusunda bulunacağız”
Yarın, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci'nin parti adına dönemin il sağlık müdürü hakkında suç duyurusunda bulunacağını duyuran Yücel, şu ifadeleri kullandı;
"2023 Mart ayında Cimer şikayeti yapılmış, bu şikayet Mayıs’ta il sağlık müdürlüğüne ve emniyete bildirilmiş, Eylül 2023’te teknik takip yapılmış, bundan altı ay önce operasyon yapılmış ancak geçtiğimiz hafta Cumhuriyet Savcısı’nın tehdit edildiği görüntüler ortaya çıkana kadar bahse konu hastanelerde ne ruhsat iptaline gidilmiş ne de hastaneler kapatılmış. Tam bir vurdumduymazlık örneği. Bu kokuşmuşluğun üzerinin örtülmesine asla izin vermeyeceğiz. Bu pisliğin içinde yer alan, buna göz yuman, görevini gereği gibi yerine getirmeyerek, görevini savsaklayarak, ihmal ederek bu bebek ölümlerinde dahli ve payı olan kim varsa hak ettikleri cezayı alıncaya kadar peşini bırakmayacağız. Yarın, Genel Başkan Yardımcımız Gül Çiftci, partimiz adına dönemin il sağlık müdürü hakkında suç duyurusunda bulunacak."
“Bakan Memişoğlu’nu da bir kez olsun sorumlu davranmaya ve istifa etmeye davet ediyoruz”
Cumhuriyet Savcısı Yavuz Ergin ve gazeteci Emrullah Erdinç'in sağlık skandalını ortaya çıkaran kişiler olduğunu hatırlatan Yücel, sözlerine şöyle devam etti;
"Bu organize kötülüğe karışmış olan bütün hastanelerin tamamının ruhsatları askıya alınmalı. İşine geldiğinde her yere kayyım atayan AKP iktidarı, elini korkak alıştırmasın. Ayrıca kayyım ataması için gereken yasal düzenleme salı günü Meclis’e getirildiği taktirde, tüm desteğimizi vereceğimizi de buradan ifade etmek istiyorum. Böyle bir düzenlemenin Meclis’ten oy birliğiyle geçeceğinden hiçbir kuşkumuz yok. Yeter ki iktidar, ‘Bu işin ucu bana dokunur mu’ diye düşünmeden üzerine düşen görevi yapsın. Büyük bir yüzsüzlükle koltuğuna yapışan ve bu yaşananlardan hem İl Sağlık Müdürü hem de Sağlık Bakanı olarak sorumluluğu olan Kemal Memişoğlu’nu da bir kez olsun sorumlu davranmaya ve istifa etmeye davet ediyoruz."
“İnfaz Kanunu tam 40 kez değiştirildi”
Mevcut İnfaz Kanunu'nın 2004 yılında, AKP iktidarı döneminde çıkarılıp bugüne kadar 40 kez değiştirildiğini hatırlatan Yücel her bir değişiklikle infaz sisteminin zayıflatıldığını ifade ederek şöyle konuştu;
"İyi bir ceza ve infaz sisteminde olması gereken hükümlünün ıslah edilip topluma yeniden kazandırılması amacı tamamen rafa kaldırıldı. İnfaz sonrasında denetim ve destek mekanizmaları işletilmedi. Bugün, hüküm giyen kişiyi ıslah ederek topluma yeniden kazandıracak bir infaz sisteminden söz etmemiz mümkün değil. İşte tam da bu nedenle evde, okulda, sokakta, iş yerinde hiç kimse kendisini güvende hissetmiyor. Çeşitli adlar altında, neredeyse iki-üç yılda bir getirilen örtülü aflarla oluşan cezasızlık hali, pek çok suçluyu cesaretlendirdi, pek çok suçu da daha kolay işlenebilir hale getirdi. Diğer yandan AKP’nin ülkeyi mahkum ettiği yoksulluk ve hayat pahalılığı, toplumsal dokuyu çözerken yaşamın bir bütün olarak değersiz görülmesine, kişilerin aileleriyle, toplumla ve kendileriyle bağlarının zayıflamasına, yabancılaşmasına neden olmakta; hayata dair umudu, ideali, hayali olmayan gençler suça, uyuşturucuya yönelmektedir. Ya suç faili olmakta ya da suçun mağduru olmaktalar."
“Meclis’te ‘etki ajanlığı’ maddesinin geçmemesi için en sert muhalefeti yapacağız”
‘Etki ajanlığı’ maddesine de değinen Yücel, şunları kaydetti;
"Türk Ceza Kanunu’nda yeni bir madde ihdası şeklinde düzenlenen etki ajanlığına aslında yabancı değiliz. Bundan beş ay önce böyle bir düzenlemenin Meclis gündemine asla getirilmemesi gerektiği uyarısında bulunmuştuk. Ancak AKP, Anayasa’ya tamamen aykırı bir düzenlemeyi getirip bu torba yasanın içine ekledi. ‘Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleme’ şeklinde bir suç tanımlanmış. Hangi ihtiyacı karşılamak için yapıldığı belli olmayan bu düzenlemede öncelikle suçun tanımı muğlaktır. Suç tipi somut, belirli ve öngörülebilir değildir. Bu yönüyle düzenleme, Ceza Hukuku’ndaki ‘suç ve cezaların kanuniliği’ ilkesine doğrudan aykırılık teşkil etmektedir. Aynı zamanda, suç ve cezalarda eşitlik, orantılık ilkelerinin ihlal edildiği bu düzenleme Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yedinci, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 15’inci maddelerine de açıkça aykırıdır. AKP, bu düzenlemeyle kendi hedefine koyduğu kişiler açısından bu maddeyi elbette bir baskı aracı olarak kullanacaktır. AKP iktidarı, etki ajanlığıyla kendisine muhalif olan herkesi susturmak için hukukun bütün evrensel ilkelerini ayaklar altına alarak suç oluşturma, suç uydurma çabasındadır. Meclis’teki bu maddenin geçmemesi için en sert muhalefeti yapacağımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. AKP’nin yaratmaya çalıştığı korku iklimine temel hak ve özgürlükleri kurban etmeyeceğiz."
“Özgür Özel’in Doğu ziyaretleri öncesinde, bugün Selahattin Demirtaş ile bir araya gelmesi oldukça önemli”
Özgür Özel’in Doğu ve Güneydoğu ziyaretleri öncesinde, Selahattin Demirtaş ile bir araya gelmesi oldukça önemli ve anlamlı olduğunu kaydeden Yücel, şöyle konuştu;
"Biz, CHP olarak toplumun tüm kesimleriyle buluşup onların dertlerine derman olmak, onların sorunlarına çare ve çözüm üretmek için büyük bir kararlılıkla çalışıyoruz. Ülkemizin demokratikleşmesi için, toplumun tüm kesimlerinin hiçbir inanç, etnik kimlik ve köken farkı gözetilmeksizin eşit yurttaşlık temelinde, eşit haklara sahip olarak huzur, refah ve barış içerisinde yaşamaları için üzerimize düşeni yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın”